" Tüm aşkım, Anastasia Anastasia
Bu belkide son vedamız olabilir.
Beni kurtaramazsın, gittikçe soluyorum.
Bu gece, ellerim kanlı
... * "
Luke ve Michael'ın geride kalan seslerinin aksine Calum'un çatallı sesi Slash'in şarkısını yoğun bir duyguyla söylüyordu sahnede. Tellere basan parmakları bir usta gibi hızla inip kalkıyordu. Anastasia, oturduğu bar taburesinde rahatsızca kıpırdanarak gözlerini tekrar sahneye dikti. Calum'un kahve bakışları, içine işlerken adını bağıran şarkı onu tedirgin ediyordu. Kulağına dolan sözlerinden hoşlanmıyordu. Kafasını iki yana sallayarak içini kemiren bu hislerden uzaklaşmayı denedi. Michael'ın attığı efsane soloya kulak kesilerek gülümserken gözleri yine onunla buluştu. Asık suratı bir kez daha onu tedirgin ederken gülümsemesi yüzünde soldu. Artık şarkının keyfini çıkarmak yerine bir an önce bitirmeleri için dua ediyordu. Calum, onu diğerleriyle tanıştıralı haftalar geçmesine rağmen bu geldiği ilk gösterileriydi. Zaten bu barda yalnızca iki haftadır çalıyorlardı. Yine de toplamda 3-4 kez sahne almalarına rağmen çoktan bu bölgenin müşterilerinin sempatisini kazanmışlardı. Kazanmamaları mümkün değildi zaten, onlar çok cana yakın insanlardı. Anastasia'yı kısa sürede aralarına kabul ederek ona sanki yıllardır arkadaşlarıymış gibi davranmaya başlamışlardı bile.
Anastasia'ya göre Calum daha iyiydi, daha iyi olduğuna inanmak istiyordu. Yemek yiyor ve arkadaşlarıyla görüşüyordu. Müzik gruplarını yeniden kurmuşlardı, güçsüz vücudu toparlanıyordu. Anastasia onun iyi olduğuna gerçekten inanmak istiyordu. Çünkü kendinin iyi olduğuna inanıyordu. Onun kollarının arasında güvende olduğuna inanıyordu. Ailesinden korkmuyordu, yeterince iyi olamamaktan korkmuyordu. Kendi zihnindeki engelleri aştığı sürece her şey elinde gibi hissediyordu.
" ...
Bu gece ellerim kanlı.
Anastasia Anastasia,
Onurun için bir hayat sür.
Beni kurtaramazsın, gittikçe soluyorum.
Bu gece ellerim kanlı. "
Şarkı son dakikasını yaşarken Anastasia'nın yanağından süzülen bir damla barın tahta parkelerine düştü. Ellerinin titremesine hakim olamıyordu. Gözlerini korka korka başıyla ritim tutarak parmaklarını gitarda dans ettiren Calum'a çevirdi. Koyu gözleri ona karanlık geceleri anımsatıyordu. Calum Hood karanlık geceler gibiydi; elbet zaman zaman parıldayan yıldızları vardı ama geceydi işte. Ne beklenirdi ki? Ne denli aydınlanırdı güneş doğmadan?
Parça Michael'ın penasını tellere sertçe vuruşuyla bittiğinde Anastasia hızla tabureden kalkarak sahne yanındaki merdivenlere yöneldi. Çocuklar nemli saçları ve alınlarından süzülen terlerle teker teker sahneden indiklerinde onlara gülümsemeye çalıştı. Ama tedirgin gözleri Calum'u arıyordu. Diğer üçü barın arka tarafına doğru dağılırken Anastasia, Calum'un kolunu sıkı sıkı kavrayarak onu barın arka kapısına doğru çekiştirdi. Dışarı çıktıklarında hafifçe esen akşam rüzgarı genç kızın eteğini havalandırarak narin bacaklarının titremesine neden olmuştu. Calum üzerinden çıkardığı kot ceketi ona doğru uzattıktan sonra derin bir nefes aldı.
" Nasıldı? "
" Son çaldığınız şarkı hoşuma gitmedi Calum. "
" Senin içindi. " genç adam elini ensesine götürerek başını aşağı eğdiğinde Anastasia üşümüş ellerini onun yanaklarına koydu. Üzerine bol gelen kot ceketin kolları Calum'un yüzünü tırmalarken parmakları onun sıcak ve nemli teninde gezinmeye başladı.