düşüyorum,
kim olduğunu bilmediğim bir insan için.
uçurumun dibindeyim, bu öyle bir uçurum ki sonu yok.
tekrar tekrar düşüyorum sanki sonsuzluğa.
her seferinde onun beni tutacağı düşüncesi zihnimde.
tutmuyor.
herkes gibi o da gitti,
geri gelmiyor.
-
Calum gözünden önündeki beyaz kağıda damlayarak mürekkebi dağıtan yaşa küfrederek yanağını sildi. Önündeki kağıdı katlayıp masasının üzerinde duran siyah dosyasının içine yerleştirdikten sonra ayaklanarak odasının kütüphanesine doğru ilerledi. En üst rafta tozlanmaya bırakılmış fotoğraf albümünü eline aldığında gözlerinden hızla süzülen yaşlara engel olamıyordu. Anonim ona cevap vermeyeli yaklaşık bir hafta olmuştu ve endişeleniyordu. Tekrar yemek yememeye başlamıştı, zaten sadece hastanedeki günlerinde yemişti. Yine de o, ona harika olduğunu söyledikçe yerken hissettiği suçluluk duygusu azalıyordu. O, Calum'a iyi geliyordu.
Ve şimdi gitmişti.
Aynı diğer herkes gibi.
Calum onun farklı olduğunu düşünmüştü, kalacağını düşünmüştü. Yardım etmek isteyenler böyle yapardı değil mi? Kalırlardı. Ama o gitmişti. Kendi isteğiyle mi bilmiyordu, öyle olmasını istemiyordu. Yine de içten içe kendi isteğiyle terketmiş olmasını istiyordu onunla konuşmayı. Çünkü diğer türlüsü onun başına bir şey geldiği gerekçesiyle olurdu. Ve bu Calum'u kahrederdi.
Tozlu fotoğraf albümünün üzerindeki tozları silkerek yatağına oturdu. Kapağını açtığında ilk gördüğü fotoğrafı hatırlamıştı.
Sidney'de yine güneşli bir sabahtı, Luke ve o plaja gideceklerdi.
O zamanlar hayat güzeldi, endişelenecek şeyler yoktu. Toplumda sahip olması gereken bir yer yoktu; güzel olmak zorunda değildi veya zayıf. O zamanlar sadece Calum'du. İstediği gibi olabilirdi, çocuktu.
Şimdiyse olması gereken Calum'dan fazlasıydı.
Kendi olmamalıydı, iyi olmalıydı.
Yeterli.
Güzel.
Başarılı.
Zayıf.
Toplumda kabul gören tüm değerlere uymalıydı o.
Luke ve onun gülen suratlarına baktığında gözlerinden süzülen yaşlar dahada hızlandı. Arkadaşını özlüyordu, sahi niye gitmişti? Arkadaşlar kötü günlerde birbirini bırakmazdı değil mi? Luke niye bırakmıştı? Ya da Ashton? Michael?
Onlar sonsuza dek dost kalacaklardı, bir müzik grupları olacaktı. Kendilerine yazın 5 saniyesi diyeceklerdi. Ünlü olacaklardı ve turlara çıkacaklardı.
Gerçi bu hayalleri gerçekleştirilmemiş sayılmazdı, en azından yarım yamalakta olsa onlar bir grup olmuştu. Bir yerlerde sahne alıp kendi müzikleri için uğraşmışlardı. Yani tüm bu gelecek kaygısı Calum'u sarmadan önce.
Calum'un bass gitarından çıkan sesler onun hıçkırıklarıyla yer değiştikçe onlarda değişmişti. Ve en sonunda yollarının ayrılması ile bitmişti tüm her şey.
Grup ve arkadaşlıkları.
Siktiğimin biten arkadaşlıkları.
Pekala, anonim hakkında endişelendiğinizi biliyorum. Kötü bir insanım ben, o yüzden neler olduğunu hala açıklamıyorum^^
Yorumlarınızı, beğenilerinizi en çok da mesajlarını bekliyorum.
Multimedya parçası tabi ki sizin için; Sarah Jaffe - Better Than Nothing
Bu arada ithafları yorumlarda gözüme çarpanlar okuyuculardan seçiyorum, eğer ithaf istiyorsanız belirtmeniz yeterli^^
Sizleri seviyorum,her biriniz iyi ki varsınız xx