Lanet olası anonim, -ona böyle diyordu- onu engellediğinden beri her şey içinden daha da çıkılmaz bir hal almıştı kafasında. Zaten aydınlanmayan düşünceleri zifiri karanlıktaydı. O da öyle. Odasının ışıkları kapalı bir şekilde yatağında uzanıyordu. Gözleri karanlığa alışmıştı fakat beyni değil.
O hep kimsenin onu umursamadığını düşünürken içinde bir yerlerde birilerinin onu umursuyor olmasını dilerdi. En azından ailesinin, en azından annesinin. Ama hayır, onu umursayan tek kişi kim olduğu belirsiz aptalın tekiydi. Hatta o bile onu umursamıyordu, umursasa yanında olurdu değil mi?
Gözlerini haftalar önce bir hastane odasında açtığında, kollarında sargılar ve kalbinde dayanılmaz bir ağrı ile, içten içe ailesinin her şeyi öğrenip ona kızmasını umuyordu. Çünkü bu, onların onu umursadığını gösterirdi. Zarar görmesini umursadıklarını. Ama tek karşılaştığı hemşirelerin onu onaylamayan bakışları iken bir şeyler umut etmek zordu.
Ailesi onu bulduğunda hastaneye kaldırmışlarsa da onunla bu konuda hiçbir şey konuşmamışlardı. Rehabilitasyon görmesi gerektiğini söyleyen doktora onun iyi olduğunu yalnızca dikkat çekmek istediğini söylemişlerdi, aynı tüm diğer gençler gibi. Ailesine göre o iyiydi, bir an önce eve ve okula dönmeliydi. Dersleri kaçırmamalıydı.
Bu sözler çoktan kırık olan kalbinin daha da küçük parçalara ayrılmasını sağlamıştı. O dikkat çekmek istemiyordu, lanet olası dikkatlerin üzerinde olması son isteğiydi hatta. O ölmeyi istiyordu, aynı zamanda da yaşamayı. O gitmek istiyordu ve kalmak.
Kendi düşünceleri arasında sıkışmıştı. Yalnızca kurtulmak istiyordu.
Boğazında bir yumrunun yükseldiğini hissetti, çığlık atmak istiyordu. Ama ağzını açtığında hiçbir şey çıkmamıştı ortaya. Baş ucunda duran telefonunu eline aldı. Onun numarasını bulduğunda, engelin gitmiş olduğunu gördü. Yüzüne yayılmış hafif bir tebessüm ile numarayı pek de kalabalık olmayan rehberine ekledi.
Calum: hey, küfürler için üzgünüm
Anonim: Problem değil, engellediğim için üzgünüm.
Calum: problem değil
Anonim: İyi misin?
Calum: bilmiyorum
Anonim: *göz deviren emoji*
Calum: bu emojilere olan takıntın ne *göz deviren emoji*
Anonim: Onlar sevimli.
Calum: onlar iğrenç
Anonim: HEY
Anonim: HEMEN LAFINI GERİ AL
Calum: pekala emoji kız, lafımı geri alıyorum
Anonim: Bir kız olduğumu da nereden çıkardın?
Calum: tanrım, yoksa sen bir emoji oğlan mısın?
Anonim: Hayır tanrı bir emoji oğlan değil. #doğrunoktalama
Calum: seni engelleyeceğim
Anonim: Bugün neşeli gibisin. *gülümseyen emoji*
Calum: bana iyi geliyorsun
Calum, son yazdığına inanamayarak telefonunun ekranına baktı. Söylediği bir yalan değildi, anonim ona gerçektende iyi hissettiriyordu. İçindeki karanlık noktalara titrek bir mum ışığı tutuyor gibiydi ve Calum o mumun sönmesini hiç istemiyordu.
Anonim: TANRIW BUNU CİDDEN SEDİN Mİ
Calum: Tanrı değil, ben dedim. Calum.
Anonim: Bu espriden önce mutlu mu mutlu bir emoji kızdım.
Anonim: Yine de..
Anonim: Espri yapabiliyormuşsun.
Anonim: Bunu duymak güzel.
Telefonunun ekranına baktığında gülümsüyordu. Midesinde uzun süredir hissetmediği bir şeyler dönüyordu. Sanki örümceklerin ördüğü ağlara takılmış kelebekler kanat çırpmaya çalışıyor gibiydiler. Deniyordular. Calum, deniyordu. Ama kalbinin derinliklerinde duyduğu acı hiç gitmiyordu. Midesi ne kadar kelebeklerin kanat çırpmalarıyla dalgalansada kalbi ağlamaya devam ediyordu. Telefonunu kilitleyerek baş ucuna bıraktı.
Tüm bu duygular bünyesine o kadar yabancı kalmıştı ki tek istediği biraz uyumaktı.
Tamam, tahminen bu bölüm en iğrenç olanlardandı.
Fakat arada onunda içinde bir yerlerde küçükte olsa bir sevinç duyması gerek. En azından bir tebessüm. Çünkü diğer türlü Calum'un inandırıcılığının gideceğini düşünüyorum.
Ve, bu kelebekleri yanlış anlamayın. Calum, anonime aşık falan değil. Yalnızca onun için biri olduğu gerçeği ruhunu okşuyor.
Multimedyadaki şarkıyı dinleyebilirsiniz, gif ise Breakfast Club adlı bir filme ait. İzlemenizi öneririm, güzel bir filmdir.
Okuyan herkese teşekkürler, sizi seviyorum! xx
