Calum ilk iki kabinin boş olduğunu gördüğünde hayal kırıklığına uğramamaya çalışarak üçüncü kabine yöneldi. Kapıyı tıklatarak arkasından bir ses gelmesini umdu ama aldığı cevap bir boşluktu. Derin bir nefes alarak kapı kolunu zorladı. En sonunda kirli beyaz kapı ardına kadar boş kabinde açıldığında sanki biri kalbine ardı ardına bıçaklar saplıyormuş gibi hissetmişti. Duyduğu öfkeyle karışık hayal kırıklığını dışa vurmamaya çalışarak derin nefesler aldı ve saniyeler içinde tuvaleti terketti. Cebindeki telefonunu çıkardı.
Calum: beni bir kez daha bu şekilde hayal kırıklığına uğratırsan yemin ediyorum ki seni engellerim
Calum: o siktiğimin aklından neler geçiyor
Calum: beni parmağında oynatma
Anonim: geleceğini sanmıştım
Calum: geldim?
Anonim: Kızlar tuvaletindeydim Calum, sen gelmediğinde çıktım. Bir kaç saniye önce falan.
Ona şaşkınlıkla bakan gözleri görmezden gelerek arkasında bıraktığı tuvalete döndü. Bakışları koridorun başındaki koca C harfine takıldığında bir küfür savurarak telefonuna geri döndü.
Calum: siktir
Calum: c koridorundakindeymişim
Anonim: C koridoru diğer blokta?
Calum: üzgünüm
Calum: blokları hesaba katmadım
Calum: sikeyim iyi misin
Calum: çok üzgünüm
Calum: neredesin
Calum: şimdi gelebilirim
Anonim: Derse gitmeliyim, başka bir gün Calum.
Calum: HAYIR
Calum: başka bir gün falan değil
Anonim: Pekâla..
Calum: ciddi misin?
Anonim: Evet, resim atölyesinde buluşalım.
Calum: SİKTİR CİDDİ MİSİN
Anonim: Bir kez daha sorarsan hayır diyeceğim.
Calum: geliyorum.
Calum, parçalanmaya artık oldukça müsait kalbiyle ikinci bloktaki resim atölyesine gitmek için merdivenlere yöneldi. Okul binasından çıkarak tam karşıdaki bloğa doğru yürürken içi içine sığmıyordu. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi hızlanmıştı. Sonunda binadan içeri girdiğinde ayakları yolunu ezbere bildiği atölyeye yöneldi. Hızla merdivenleri inerek soluğu bodrum katında aldığında ciğerlerini dolduran tiner kokusu ile yüzünü buruşturdu. Yağlı boya lekeleri ile kirlenmiş önlükler ve tulumların asılı olduğu vestiyeri geçip rengarenk duvarlara sahip kısa koridorda ilerlerken adımlarını iyice hızlandırmıştı. Sonunda atölyenin kapısına geldiğinde içeride şövalelerin birinin önünde tuvale sert fırça darbeleri vuran kız dışında başka biri yoktu. Kapıyı açmadan önce derin bir nefes aldı, ona sırtı dönük kızı tüm hatlarını ezberlemek istiyor gibi incelemeye başladı. Kumral saçları beline kadar dümdüz bir şekilde uzanıyordu. İncecik bacakları, eteğinin altında oldukça kırılgan bir şekilde dururken sabırsızca sallanıyorlardı. Calum, onun anonim olup olmadığını şu saniye öğrenmezse eğer ölecek gibiydi.
Sonunda kapıyı açarak sessizce içeri girdi. Kız hala onu farketmemiş bir biçimde fırçasını tuvalinde gezdiriyordu. Calum, boğazını temizleyerek arkası dönük kızın irkilmesine neden oldu. Bir şey söylemek istedi ama dili tutulmuş gibiydi. Kumral kız elindeki paleti yavaşça karşısında duran masalardan birine bıraktıktan sonra ellerini masaya dayayarak derince iç çekti.
" Calum, sen misin? " henüz ona önünü dönmeden sorduğunda Calum bu tanıdık sesin sahibini aramaya başladı aklında. Çıkaramadığında yüzünü buruşturarak ona doğru ilerledi. Beline uzanan saçlarına yavaşça dokunduğunda kızın bedeni titriyordu. Ellerini boynunun iki yanından geçirerek saçlarını sırtına doğru çekti. Bu sırada onun pürüzsüz tenine değen parmakları yanıyormuş gibi hissediyordu. Kumral saçlarının her hareketi tiner kokusunu bastıracak şekilde burnunu dolduran bir portakal kokusuna dönüşüyordu. Başını döndüren bu koku karşısında gülümsedi. Parmakları yavaşça omuzlarına ve sonra kollarına ilerledi. En sonunda sabırsızca onu kendine döndürdüğünde onun ingilizce sınıfında gördüğü kız olduğunu farketti. İkisininde göğüsleri aldıkları nefesler ile hızla inip kalkarken kız yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirmeye çalıştı. Porselen teni sanki her an kırılabilecekmiş gibiydi, Calum uzunca bir süre durup onu izledi. Etrafı kızarmış koyu kahve gözleri kalbini yaralıyordu. Birkaç saniye öylece durup birbirlerini izledikten sonra Calum kızı kollarından çekerek kendi bedenine yasladı. Kolları onun etrafını sararken portakal kokusunu içine çekiyordu. Bunun için çok uzun süre beklemişti, kalbi sanki yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Kızın ürkek dokunuşları yavaşça sırtında dolaşmaya başladığında Calum gülümsedi. Genç kız, ondan yükselen vanilyalı sigara kokusunu içine çekerken hiçbir rahatsızlık duymuyordu. Sanki her şey doğru gibiydi, en doğru şekilde gibiydi. Calum, onu iyice kendi bedenine bastırdığında başını göğsüne yasladı. Vücutlarının yaydığı sıcaklık kalplerini ısıtırken ikiside gülümsüyordu. Calum, nemli dudaklarını onun saçları üzerinde gezdirdikten sonra ürkek bir öpücük bıraktı başının üzerine.
" Düşersen, seni yakalayabileceğimi söylemiştim. " çatallı sesi kızın kulaklarına ulaştığında gözlerinden dökülen bir damla yaş Calum'un göğsünü ıslattı.
" Düşüyoruz, Calum. Beraber düşüyoruz. "
" Sorun değil, " kızın sırtında kenetlenmiş ellerini birbirine yaklaştırdı. " Seni yakalamanın bir yolunu bulacağım. "
Pekala, belirteyim bu final değil ama finale oldukça yaklaşık. Yani bundan sonra sadece bir kaç bölüm aralarında olan şeyleri göreceğiz.
Şimdiye dek benim yanımda olduğunuz için çok memnunum ve belki bilemiyorum bunu bir seriye dönüştürebilirim ama emin değilim.
Sonunda buluştuklarına göre hepinizin dilekleri gerçek oldu sanırım??? O kadarda acımasız değilmişim bakın siz şu işe.
Ah, multimedyada hepinizin bildiği şarkılardan bir tanesi var; 5sos - Wrapped Around Your Finger.
Duygulana duygulana dinleyip okuyun.Sizleri seviyorum xx
