Yorumlar ve oylar
Bol keyifli okumalar;)34.Bölüm: Kanıt
*Sanki yakılmış bir kağıt parçasıydım. Esen ufak bir rüzgarla küllerim savrulmuştu dört bir yana.*
RK-
Kan kusacaktınız, kızılcık şerbeti içtim diyecektiniz. Gömüldüğünüz toprağı yatak, üzerinize atılanları yorgan sayacaktınız. Boynunuzdaki urganı kolyeniz, bileğinizdeki kelepçeleri bilekliğiniz, kulağınızdaki demirleri altın küpeniz bilecektiniz. Acıdan ölecektiniz, bağırmayacaktınız. Acıdan ölmeyecektiniz, bağırmayacaktınız. Emelinizden çok uzak olacaktınız, sesiniz yok; emelinize çok yakın olacaktınız, sesiniz yok; emelinizi gerçekleştirecektiniz ve artık sesiniz çok. Ve sonrasında siz de yok, siz yok.
"Neden o kadar geç?!" diye dehşet içerisinde konuştu tam karşısındaki mavi saçlı kadın.
"İki planı var ve ikisini aynı anda yürütecek," dedi adam basitçe. "Sormadan söyleyeyim, ikinci plandan sır vermiyor. Ne bir isim, ne bir simge, ne bir ipucu. Kendisi de henüz nereden başlayıp ne yapacağını bilmiyormuş, yani buna inanmak için aptal olmak gerekir de, böyle söyledi işte. Bilmiyorum, daha önce iki kişiyi aynı anda yürüttüğü hiç olmadı-"
"Uzun süreli bir şey olacak," dedi gümüş gözlü adam, oturulduğundan beri ilk kez konuşurken. "O yüzden artık her şey ikili ilerleyecek çünkü bu sır gibi sakladığının peşini öyle kolay bırakmayacak."
"Buna hazır mıyız?" diye sordu mavi lensli adam neredeyse çekinerek.
"Hazır olmak zorundayız, başka şansımız yok," diyen kadın çok sessiz konuştuysa da bağırmış olmalıydı.
"Ne yapabilir?! Kırmızı bu kez sınırlarını zorluyor!" diyen mavi saçlı kadın dört çift göze de tek tek bakıyordu. "Böyle bir şeye nasıl cesaret edebilir? Hele ki artık bizden haberdarken!"
"Bizden haberdar değil, Ella! Şunu söyleyip durma artık!"
"Neden kendimizi kandırıyoruz?!" diye konuştu mavi saçlı kadın, Ella, peri kızı. "Bizi bildiğini hepimizi biliyoruz?! İşlerine çomak sokan birilerinin olduğunu anlamaması için aptal olması gerekir ve Kırmızı gayet zeki bir kadın!"
"Biz yokuz, Ella!" diye bağırdı karanlık gözlerini mavi lensleriyle sakladığını sana adam. "Biz, kimseyiz! Olmayanlardan haber alınmaz!"
Çünkü herkes o an sessiz kaldı. Çünkü bundan sonra söylenecek başka bir şey de yoktu. Onlar kimselerdi, kimsesizlerdi, olmayanlardı, hiç var olmamışlardı ve hiçbir zaman haber alınmayanlardı.
Onlar yoktu, onların doğmasına izin verilmemişti.
Ve artık izin bekleyen kimse de yoktu.
"Olaya dönün ve bir daha böyle bir ortamda saçma bir nedenle konudan sapmayın, saptırmayın. Kırmızı bizi bilse ne fark eder, Kırmızı bizi bilmese ne fark eder? Ne o duracak ne de biz! Bu saatten sonra ne onun gücü yeter bizi durdurmaya, bu saatte ne de bizim gücümüz yeter onu durdurmaya. Sakın!"
🏚
SB+
Çok garip değil miydi, bir zamanlar köşe bucak kaçtığım kişiyle şu an karşı karşıya olmam, aynı havayı solumam, aynı ortamda bulunmam. Bir zamanlar karşısında ne kadar dik dursamda içten içe ürktüğüm kişinin yanında şimdi en ufak korku hissetmemem ve en önemlisi karşısında hep yalnız olduğum kişinin yanında şu an yalnız olmamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARABE
Teen Fiction*Hayat bir cehennemdi ve biz o cehennemde birbirimizi bulmuştuk. Şimdi, o cehennemi cennete çevirme sırasıydı.* "Bir öpüşle bağışlanmak istiyorum," dedi. Kalbimdeki kelebekler kendini astı. "Bir bakışla firar etmek bu zindandan, bir sözle ulaşmak sa...