64. Bölüm: Katil Adam*Aşık olman için yarattığım Ateş senin önünde diz çöktü.*
Uyku konusunda hiçbir zaman zorluk çekmemiştim. Uykuya dalmak zordu benim için uyumuş gibi yapmak değildi. Deniz, Bulut veya babamdan herhangi biri beni uyuyor muyum diye kontrole geldiklerinde hep uyumuş bulurlardı, asla uyuyor olmazdım. Kaçıyordum, kaçmam gerekiyordu; kaçtığım bir şey değil çok şey vardı ve uyku benim sığınabileceğim tek şey olabilirdi. Olmadı, ben hiç uyuyamadım. Benim sığınabileceğim bir liman hiç olmadı. Olanları da ben istemedim yanımda. Ben sığınacak bir liman istemedim ve yağmurun altında kalıp sırılsıklam olmaya razı geldim.
Nefeslerim düzenliydi, gözbebeklerimin hareketi göz kapağımda görünmeye son vermişti ve dudaklarım hafifçe aralanırken tutunduğum göğsüne olan dokunuşum yumuşamıştı.
İnandı, o bana inanmaması gereken bir anda inandı ve bu inanç ona olan tüm inancımı kırdı.
"KatilAdam âşık oldu," dedi, sesi fısıltıdan dahi kısık çıkıyordu. Benimle konuşuyordu, ben uyurken, benimle konuşmamalıydı. İnsan içinde biriktirdiklerini ve daha fazla tutamayacağı şeyleri anlatmak için zaman kollar. Ateş o zamanı bulmuştu, bilmemi istemediği çok şey saklıyordu ve bu onu da yoruyordu. Bu belki de en çok onu yoruyordu. Bir yükse omuzlarında belli ki birkaç dakikalığına indirmek, dinlenmek ve soluklanmak istiyordu. Sonrasında zaten o yükü omuzlarına tekrar alacak ve yoluna öylece devam edecekti. "KatilAdam'ın sana âşık oldu Sarı. Olmaması gerekiyordu ama oldu. Yasaktı ama oldu, bana bile yasaktı ama oldu."
Kalbimin içerisinde bir gümbürtü vardı, duyacak diye korkuyordum, uyanık olduğumu anlayacak ve susacak diye korkuyordum. Ancak nasıl dururdu bu, güm güm güm! Kapılarıma vuruyorlardı, kapılarımı kırıyorlardı. Ayazda kalırdım yalın ayak, yalın ayak koşardım ve hiçbir zaman bu yolu bitiremezdim. Bu yol nereye çıkıyordu, bunu asla bilemezdim. Ben uğruna can vermeyi dert etmediğim bu yolun sonunda beni ne bekliyordu hiç mi hiç öğrenemezdim.
"Sana âşık olmak yangın değil, küldü sevgilim..." Ellerinin hareketini sezilerimle yakaladığımda o eller saçlarıma hafifçe değdi. Yüzüme düşen saçlarımı kulağımın ardına götürdüğünde ellerini geri çekmedi. "Bilir misin bilmem, küller de yanar. Hatta en çok onlar yanar." Bilirim KatilAdam, bilirim en çok küller yanar. "Sena, küller yanarsa geriye hiçbir şey kalmaz," dedi. Bu, bu hayatta korktuğu tek şeymiş gibi. "Külden kül kalmaz ki geriye, nasıl kalsın?" Kalamazdı, bir daha doğmak imkansıza karışırdı. Ateş, hani imkansız diye bir şey yoktu? "Öldür beni, yalnızca öldür..." Nefesini seslice bıraktı, yüzüme yayılan ılık hava kapalı gözlerimi yaktı. Hayır, gözlerimi yakan gözlerimin hissetmediği o ılık hava değildi. "Beni affetmenin bir yolunu bul."
Beni affetmenin bir yolunu bul.
Yol.
Bul.
Yol bul.
Bir yol bulmak kolaydı Ateş, ancak seni affetmek için o yolu bitirmek gerekir. Tabanlarım kanlı Ateş, tenim delik deşik. Karların altında mayınlar var Ateş, adımlarım sarsak. Yaralıyım Ateş, kan ter içinde yaralıyım. Ben yaranın ta kendisiyim. Söyle bana Ateş, nasıl, nasıl affedilirsin?
"Senin için farklı bir Ateş yaratayım derken kendimi, benliğimi unuttum. Sen, olmayan beni sevme sebebimsin. Nasıl sevmem, sen beni böyle seversen ben kendimi nasıl sevmem? Sen benim gözlerime öyle bakınca, ben kendimi sevdim Sarı. Sen benim yüzüme öyle gülünce ben kendimi sevdim. Sen bana öyle sarılınca sevdim, sen benimle öyle konuşunca sevdim; sen bana öyle güzel adımladın ki, ben adımladığın beni sevdim. Âşık olman için yarattığım Ateş senin önünde diz çöktü. Ateş sana yerle bir oldu Sena. Hemde senden önce."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARABE
Novela Juvenil*Hayat bir cehennemdi ve biz o cehennemde birbirimizi bulmuştuk. Şimdi, o cehennemi cennete çevirme sırasıydı.* "Bir öpüşle bağışlanmak istiyorum," dedi. Kalbimdeki kelebekler kendini astı. "Bir bakışla firar etmek bu zindandan, bir sözle ulaşmak sa...