31. Bölüm: Ben Sana Muhtaç, Sen İse Bana Düşman

3.3K 206 74
                                    


Yorumlar ve oylar:)

31. Bölüm: Ben Sana Muhtaç, Sen İse Bana Düşman

*Yolun başında sen bana geldin ve şimdi yolun sonunda kadar seni asla bırakmayacağım...*

Artık bölümün başına atabileceğim bir tarih yoktu hayatımda. Kalemimde mürekkep çoktu, yazmayı da çok severdim ama bir günü, doğduğum o günü yaşadıktan sonra hiçbir tarih o kadar anlamlı gelmedi. 20 Eylül gecesi ben bir günahtan arınmıştım, sanki her şeyi ardımda bırakabilmiştim, sanki başarmıştım. 20 Eylül gecesi ben doğmuştum, bir daha değil ilk defa.

Ben bir güne öylece sığınmıştım. Bir insana da.

Hayatımda ilk defa bir insana güvenmiyordum ama hayatımda ilk defa bir insana gözlerim kapalı yaslanacağımı biliyordum. Benim için her şeyi yapmıştı, benim için her şeyi yapacağını biliyordum.

Oysaki yıllar önce kimse kimse için her şeyi yapmazdı. Yapmamalıydı.

Ne o kimseydi ne de ben.

Şimdi önümde kocaman bir şehir yatıyordu, şimdi önümde kocaman bir ömür yatıyordu. Bir göletin ortasında oturuyordum. Etrafım yeşillerle çevriliydi, o berrak, mavi gözüken su tertemiz duruyordu. Boylu boyuna önümde uzanıyordu, şehir onun saflığına yansıyordu. Geceydi. Ay gökyüzünde yerini göstererek gülüyor, yıldızlar lacivert bir örtüye parıltı kazandırıyordu. Hava sıcak değildi, hava soğuk değildi, hava hayat gibiydi. Bir bankta oturuyordum, elimde bir kalem bir de kâğıt. Mürekkebim bitmek üzere, zorlukla yazıyorum ama yazıyorum. Yalnızım, etrafımda onlarca insan var. Kulağımda bir kulaklık, kulaklıkta bir tane değil birden fazla şarkı. Aynı ritimle, farklı şarkılar.

Gelecekten geldim, yaşıyorum.

Gelecekten geldim, yaşamaktan çok uzaktım.

Üzerimdeki şala sarıldım, yazdım.

Geçmişi, onun gibi.

Yalnızlığımı yalnızca onun kalbimde varlığını sürdüren nefesiyle aldatırken, bedenimi kör bir büyüyle aldattım. Mevsimlerden sonbahar, dedim. Eylül üşütmüyor, eylül ısıtmıyor, eylül sen oluyor sevgilim, her mevsim olur da bu mevsim ayrı bir sen kokuyor.

Kalemim tükenmek üzereydi, kalkmak istemiyordum. Bu gecenin hatırına, yalnızlığımın nazına yenilmek istiyor ve cümlelerimi tamamlamadan kalkmak istemiyordum. Yıllardır istemediğim onlarca şeyle savaşıyordum lakin hiçbirinde böyle ısrarcı davranmıyordum.

Hadi ama! diyordu hiç kimse hâlâ benimleyken. Alt tarafı birkaç yazı yazdın.

Öyleydi, ben birkaç yazıya çok ömür sığdırmıştım.

Sen varsın burada, çok varsın. Olmak istemediğin her an için, olmak istediğin her an için buradasın. Çok uzaktasın. Üşümüyorum. Elimde bir kahve var. O içimi ısıtıyor, sen ruhumu. Sen kalbimi, sen uzuvlarımı, sen gölgemi, sen kalbimi, sen içimi...

Onun kahve olduğunu mu söylüyorsun?

Gülümsedim, pasifçe. Evet, kahve olduğunu da söylerdim. Çokça, beni mutlu eden her şeydi.

Bence daha fazla saçmalamadan, hayata dönmen lazım.

Hayat sensin birtanem, dediğin an gibi sevgilim; hayat sensin birtanem, ben anca sana dönebilirim.

Hayata dönmem gerektiğini söylüyor birkaç kişi, sana ulaşamayacağımı onlara kaç kez hatırlatmam gerekiyor? Bir uçak bileti diyorlar, artık orada olmadığını hiç bilmiyorlar. Ben biliyorum sevgilim, ben tanıyorum. Bir uçak getiremez beni sana, bende önlerine bir ömür koydum.

HARABEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin