Merhabaaaalar efenim!!!
Yeni, uzun bir bölümle geldim. Huzurlarınıza sunuyorum. Yorum ve oylarınızı bekliyorum, sevgi ve saygılarla!
29. Bölüm: Aşka İnanmayan Minik Kuş
*Kanatlarım kırılmadı anne, benim kanatlarım koptu. Değil bir daha uçmak, ben bir daha yaşayamayacağım bile.*
20 Eylül 2019
Dönüp bakmak istemiyordum ardıma, güzel şeyler yaşamamıştım. Bakıp görmek istemiyordum geleceği, beni güzel şeyler beklemiyordu. Ne ileri adımlamak istiyordum ne de geri gitmeyi. Yokuşları bol hayata devam etmek bile geçmiyordu ya içimden, benden çalınanları helal etmiyordum. On sekiz yaşımda yaşlı hissediyordum ya, tenimdeki buruşukları görmeye hacet yoktu.
Yıllar sonra bu anılar gülünerek anımsanmayacaktı. Bu acılar, gelecekte geçmiş olarak kalmayacaktı.
Tüm yaşananlar benimle birlikte taşınacaktı ya geleceğe, her an kanamaya müsait olacak, her an yakabilecekti canımı.
Ele nisbet atarcasına tiksinççe belirginleşen gülüşler bizi bizden soğutursa günün birinde, kara delikler bizi içine çeker gözyaşlarımızı bile sömürürse ve bir gün ağlayamayacak hâle gelirsek, biz o gün tükenecektik.
Köprücük kemiklerimizde kan biriktiğinde ve eninde sonunda taştığında, tüm bedenimiz kızıla boyandığında kurtuluş olmayacaktı. Sanırım o an dönüşü planlanmamış bir yola girmiş olacak ve hapis kalacaktık.
Bu kez herkesin önünde olacaktı demir parmaklıklar, bu kez kimse kimseye gitmek istemeyecekti.
Zaten herkes kendi hapisanesini kendi yaratmış olacaktı. Zaten her günah boyna yılan gibi sokulacaktı. Zaten kimsede kimseyi suçlayacak akıl kalmayacaktı. Zaten hikâye bittiğinde, kimse de kimseyi dinlemeyecekti.
"Tatile gitmek istiyorum," dedim, hevesli hevesli. "Sıcak ülkelere." Gökyüzünün karanlığından onun aydınlık çehresine kısık gözlerle dönerken dilimi dudaklarımın üzerimde gezdirdim. "Ayaz'ın yanına gidelim! Tanıştırmak isterim sizi! O kadar iyi anlaşırsınız ki!"
"Ayaz?" dedi kısık sesle, sorarcasına.
"Demiştim ya, kuzenim. Tek kuzenim hatta! Yani, görüştüğüm tek kuzenim. Seveceğine çok eminim."
"Sanırım sen çok seviyorsun," dediğinde gökyüzünden başka bir yöne dönmemişti. Gözlerinin ışıltısından uzak kalsa da gönlüm, kirpikleri hâlâ çok güzel görünüyordu.
"Küçükken uçurtma yapardı bana." O günleri anımsayınca yalnızca bir anlığına kalkmak istedim yerimden, bir uçak bileti bulmak ve gitmek buralardan. Ayaz'a sarılmak, bana masal anlatmasını istemek. Yalnızca tek bir an yanımda olmasını istedim, eski günlerdeki gibi bir sesleniş uzağımda. "Bilmediğim şeyleri öğretirdi. Küçük bir baba gibiydi. Abi değil Ateş, baba gibi."
"Hâlâ sevdiğini söylemedin," dedi, gevelercesine.
"Sevgi bazı insanların yanında basit bir kavram kalıyor," dedim, dudak büzerken. "Öyle bir bağlılığım var ki ona karşı, başka bir kuzenimin olmasını istemem mesela. Aramıza kimse girmesin diye. O tüm vaktini bana ayırabilsin diye."
"Ayaz şimdi nerede Sena?"
"Anneannemizin yanında."
"Neden yanında değil Sena?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARABE
Ficção Adolescente*Hayat bir cehennemdi ve biz o cehennemde birbirimizi bulmuştuk. Şimdi, o cehennemi cennete çevirme sırasıydı.* "Bir öpüşle bağışlanmak istiyorum," dedi. Kalbimdeki kelebekler kendini astı. "Bir bakışla firar etmek bu zindandan, bir sözle ulaşmak sa...