Hiç bu kadar karşı çıkacağınızı düşünmemiştim ara vermeme. O zaman devam he?
Saat öğleden sonra 3'e gelirken koltukta yatarak televizyon izliyordum.
Bir kadın kocası karpuz almadığı için evden kaçar mı ya?
'Çocuk yapacak mısınız?' Neden konu değiştiriyorsun?
Başka ne var diye televizyonda gezerken karşıma yemek programı geldi. En azından bunu izleyeyim.
Bir süredir masada yemek yiyip beğenmelerine rağmen gömen kaynanalara baktım sonra sıkılıp televizyonu kapattım.
Mutfağa geçtim ve buzdolabını açıp bir süre bakındım. Bir sürü şey vardı ama canımın istediği bir şey bulamayınca buzdolabını kapattım.
Emre ne zaman gelir acaba?
Buzlukta kutu dondurma buldum ve mutfakta ki bar sandalyelerinden birine oturdum.
Önümde ki karamel ce vanilyalı dondurmanın kapağını açtım ve yemeğe başladım.
Pahalı dondurma'nın tadı da bir başka oluyormuş.
Dondurmam bittikten sonra sıkıntıdan kendimi salonun zeminine attım. Bir süre öyle kaldım. Belki uyurum umudu ile gözlerimi kapattım.
Ayak seslerini duymamla gözlerimi açtım. Gözlerimi açtığım hizada Emreyi görmemle gülümsedim.
"Yerde ne yapıyorsun sen? Bir yerin ağrıyacak ya da üşütüceksin" dedi ve elini uzattı. "Hadi kalk" elini tutup ayağa kalktım ve yanağını öptüm. "Çok sıkılmıştım." Dediğimde gülümsedi.
"Çok az kaldı merak etme sonra evimize döneceğiz" dedi. Gülümseyerek ona bakıyordum. Hadi ama gözlerimi ondan ayırabilirim.
'HAHAHA... ÖP! ÖP! ÖP!' sussana sen
"Acıktım ben bana ne yaptın?" Dedi Emir ve karnını ovuşturdu.
'Öküz! İnsan bir öper. "Karıcığım" der "hadi çocuk yapalım" der. ODUN! ACIKMIŞMIŞ... GİT KENDİN YAP!'
"Hiçbir şey yapmadım." Dedim boş gözlerle ona bakarak.
"O zaman birlikte yapalım." Dedi ve mutfağa geçtik.
Patates kızarttık ve yanına da köfte yaptık. Birlikte yerken nedense gözleri üzerimdeydi. Hafifçe kendimi sözdüğümde göğüslerimin gözüktüğünü anladım ve ona kaşlarımı çatarak bakıp tişörtümü düzelttim.
'İstanbul seni kaybetmiş. Eski bir banda kaydetmiş. Yüzlerce binlerce insan hep bu şarkıyı söylemiş' iyi misin? 'Değilim' anladım.
Patatesimiz ve köftemiz bitince birlikte mutfağı topladık ve salona geçtik.
Emre:
Elvan ve ben salonda oturmuş televizyon izliyorduk daha doğrusu Elvan izliyordu benim kafam işteydi. Bir şekilde batırmadan halletmem gerekiyor.
Göğüsümde bir baskı hissedince kendime geldim. Saat kaçtı hiçbir fikrim yoktu ama Elvan göğüsümde uykuya dalmıştı.
Bir süre onu izledim. Çok güzel ve masumdu. Hala benim olduğuna inanamıyorum.
Televizyonu ve ışıkları kapatıp Elvanı kucağıma aldım. Odaya doğru ilerlerken evin içinden bir ses geldi. Evin içinde loş ışıklar vardı bu sayede etrafı görebiliyordum ama etrada baktığımda kimseyi göremedim.
Elvanı odaya bırakıp üstüne kapıyı kilitledim. Amacım Elvanı odaya kapatmak değildi, odaya kimsenin girmemesiydi.
Evi dolaşırken bir elim silahımdaydı. Bodrum katına indiğimde önüme yavru bir kedi çıktı.
İlk başta şaşırdım ama sonra kedinin önünde eğildim ve ona baktım. "Acaba sen buraya nasıl geldin küçük şey?" Dedim ve kucağıma aldım.
"Senin annen nerede?" Dediğimde miyavladı. Onu okşayarak odaya götürdüm. "Bak bu benim aşık olduğum kadın" dedim ve kediyi Elvan'ın üzerine bıraktım. İncecik sesiyle miyavladı ve Elvan'ın üzerine yerleşti
"O zaman sende artık 2 kişilik ailemizin bir üyesisin" dediğimde yine miyavladı ve gözlerini kapattı.
Evde hala birilerinin olma düşüncesi içimi yiyip bitirirken gözüme uyku girmemişti.
Elvan:
Sabah uyandığımda gözlerimin önünde yavru bir kedi duruyordu. Bu duruma ilk başta şaşırsam da sonra üzerimde ki kediyi sevmeye başladım.
Emreye döndüğümde bana bakıyordu. "Günaydın" dediğimde alnımdan öptü ve "Günaydın" dedi.
"Bu tatlılık nereden geldi?" Diye sorduğumda gülümsedi ve kediyi kucağına alıp sevmeye başladı. "Evde buldum ve artık ailemizin bir üyesi." Dediğinde güldüm ve kediyi sevmeye başladım. "İsmi ne olsun annesi" diye sordu Emre.
"Aklıma bir şey gelmiyor" dedim dudaklarımı büzerek. "O zaman aklımıza isim gelene kadar sana "Kedi" diyelim" Emre'nin dediği şey nedensizce gülmeme sebep oldu.
Başım birdenbire dönmeye başlayınca kaşlarımı çattım ve başımı yastığa gömdüm. "İyi misin?" Dedi Emre telaşla.
"İyiyim bir şey yok sadece başım döndü." Dediğimde midemin ağzıma geldiğini hissederek tuvalete koştum. Tuvaletin içine midemde ne varsa boşaltırken Emre yanıma gelip saçlarımı okşadı. "Elvan diyorum ki, acaba hamile misin?"
"Üşütmüşümdür ya" dedim ve duvara yaslandım. Emre klozetin sifonunu çekti ve elini ıslatıp yüzümü sildi. "Eve ilk döndüğümüz vakit hastaneye gideceğiz tamam mı? Yüzünün rengi falan soldu."
"İyiyim ben" dediğimde pek inanmamıştı. Saatine baktı ve ufak bir küfür etti. "Bak benim gitmem lazım sen gerekmedikçe yataktan kalkmıyorsun."
"Ama-" dediğimde sözümü kesti "ama falan yok. Yat dinlen ben gelince sana bakıcam tamam mı?" Dediğinde başımı olumlu bir şekilde sallamak zorunda kaldım.
Emre beni yatağa bıraktı ve üstümü sıkıca örttü. Hava 35 derece bu benim üstümü örtüyor. Emre üzerini değiştirdi ve beni bol bol öpüp odadan çıktı.
Kedi yanıma geldi ve bana sokuldu. Onu sevdim ve düşünceler içine daldım.
"Ya hamileysem?" Diye geçirdim içimden.
'Hamileysen ne güzel olur. İkinizden tatlı bir bebek çıkar' saçmalamayı bırak.
Uyku tekrar beni esir alırken son duyduğum şey Kedinin miyavlaması oldu.
Gözlerimi tanıdık olmadığım bir mekanda açtım. İyi de ben buraya nasıl geldim?
"Günaydın" diye bir ses duydum. Sesin geldiği yöne baktığımda onu gördüm. Tuğrul'u.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evlilik Oyunu (Tamamlandı)
ChickLitBaşlangıç Tarihi: 28.03.2020 Elvan ve Emre'nin hikayesi, Elvan babası tarafından şiddet gören bir kız ve ona platonik aşık olan Emre'nin onu istemeye gelmesi ile hikayemiz başlar