16. Bölüm

8.1K 376 21
                                    

5 Gün Sonra

İşe gitmemiştim. Daha doğrusu istifa etmiştim.

Televizyonda saçma günlük programları geçip duruyordum. Televizyonda doğru düzgün bir şey yok mu ya?

Televizyonu kapatıp bahçeye çıktım sonra havuza baktım.

'Yüzelim mi?' Hayır. 'Neden?' Keyfim yok. 'git bikinini giy ve gir. Bahçenin sonunda merdiven var denize iniyor.' Tamam.

Odaya çıkıp bikinimi giydim üstüne elbise giydim ve güneş kremi, havlu alıp plaj çantasına koydum. Gözlüğümü ve şapkamı da giyip denize gittim.

Emreye sinirli olabilirim ama bu tek başımayken eğlenemeyeceğim anlamına gelmez.

Denizde geçirdiğim yaklaşık 1 buçuk saat sonunda üstüme elbisemi giyip, toparlanıp eve geri döndüm. Tam merdivenlerden çıkacaktım ki kapının sesini duydum.

"Tamam ama halledin bu işi" diyerek eve girdi Emre. Ben hızla merdivenlerden çıktım ve kendi odama geçip duşa girdim.

Duş aldıktan sonra lavabonun duvarında duran aynadan kendime baktım. Kendimde farklı ya da ters bir şey görmeyince çıktım. Üstümü giyinip yatağa attım kendimi. Bir süre telefonla uğraştım.

Odamın kapısının açıldığını duyunca o tarafa baktım. Emreydi. Kapıdan bana bakıyordu. Yanıma gelip diz çöktü.

"Elvan, Affet beni, lütfen. Aynı çatının altında özlüyorum seni. Sensiz geceler eziyet, sensiz hayatım bir zehir. 5 gün oldu hâlâ yüzüme bakmıyorsun. Sana ihtiyacım var; kokuna, sesine, sevgine..." Dediğinde ona baktım "bitti mi?" Dediğimde başını yatağa koydu sonra kalkıp gitti.

Saat akşam 9'a gelirken Emre odaya hızla gelip beni kucakladı. "Ne yapıyorsun be!" Diye sitem ettiğimde hiçbir şey demeden beni kendi odasına götürüp yatağa bıraktı ve yanıma yatıp bana sıkıca sarıldı. "Emre bırak" dedim ama kollarını birazcıkta olsa gevşetmedi.

"5 gündür doğru düzgün uyumuyorum. lütfen, güzel bir uyku isyiyorum" dediğinde bir şey demedim. Her ne kadar küs olsam da üzülmüştüm bu yüzden ona sarılmıştım.

Uyandığımda Emre'nin hala uyuduğunu farkettim. Saat kaç acaba?

'bu evde neden saat yok' ne bileyim.

Yataktan yavaşça kalkıp odama gittim ve yatağa oturup telefonumu aldım.

Saat sabah 9'du. Karnımın gurulmasıyla karnıma baktım ve odadan çıkıp mutfağa indim.

Mutfakta çalışan Esma bana baktı. "Elvan Hanım Günaydın! Size nasıl yardımcı olabilirim."

"Ben acıktım. Acaba bana kahvaltı hazırlayabilir misiniz? Ben kendimde hazırlarım sıkıntı değil."

"Olur mu öyle şey. Siz salona geçin ben masayı hazırlıyorum" dedi gülümseyerek ben de gülümseyip salona geçtim.

Eylülle 2 gün önce konuşmuştum ve gerçekten onu özlemiştim. Bugün Emre işe gidince buluşuruz umarım.

Parmağımdaki yüzüklerin sıkmasıyla yüzüklerimi çıkarttım ve koltuğun önünde ki sehpaya bıraktım.

Yüzük parmağıma baktığımda parmağımın kızarmış olduğunu farkettim.

"Elvan Hanım kahvaltı hazır." Dedi Esma ben de masaya doğru ilerlerken Emre'yi Merdivenden inerken gördüm.

O da masaya oturunca kahvaltı etmeye başladım. Gerçekten acımıştım.

Emre, "Yüzüklerin nerede?" Diye sormasıyla ona baktım. "Parmağımı sıkıyordu ben de çıkarttım." Dediğimde bana baktı. "çıkmadan önce ver ben onu kuyumcuya götürüp ölçüsünü büyüteyim." Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

Kahvaltı ettikten sonra Emre ceketini giydi ve yüzükleri de alıp evden çıktı.

Eylül'ü arayıp dışarı çıkalım mı diye sorduğum soru olumlu bir yanıt alınca buluşacağımız yeri ve saati belirleyip konuşmayı bitirdik.

Üstündeki kıyafetleri çıkarıp üzerime beyaz bir tişört ve altına da açık mavi bol bir kot pantolon giydim.

Küçük bir çantaya telefonumu cüzdanımı ve lazım olabilecek şeyleri çantaya atıp ayağıma beyaz bir spor ayakkabı giyip evden çıktım.

Sağ kolum Kenan "ben bırakayım" falan dedi ama ben otobüse binmek istiyordum.

Otobüs durağına vardığımda fazla beklemeden otobüs gelmişti.

Otobüse bindim ve Eylülle buluşacağımız yere kadar kendime bir köşe bulup orada bekledim.

20 dakikalık bir yolculuktan sonra otobüsten indim ve Eylülle buluştum.

Bir yerde oturmuştuk ve Menüden bir şeyler seçip sohbet etmeye başlamıştık.

"Aranız aynı mı?" Diye sordu Eylül ben de başımı "Evet" anlamında salladım.

"Elvan bence yeter. Tamam çok kırıldın ama bir de onun tarafından bak."

"Barış diyorsun yani"

"Barış. Ona da yazık" dediğinde başımı aşağı yukarı salladım. "Düşünürüm."

"Bir şey diyeyim Emre gerçekten seni çok seviyor. Sana bakışları... Aşık. Semih, Emreyi hiç bu kadar mutlu görememiştim, diyordu kavgadan önce. Seni seviyor bunu sende biliyorsun ve bence sen de onu seviyorsun."

"Eylül-" dediğimde lafımı yarıda kesti. "Sadece dene. Emin ol mutlu olacaksın. Çok acı çektin. Ben bunlara şahit oldum. Sırtında ki izlere ben şahit oldum. Her gün o ağlamaktan şiş ve kıpkırmızı gözlere şahit oldum. Artık mutlu olmalısın değil mi?"

Sipariş ettiklerimiz geldiğinde teşekkür ettik ve sohbet etmeye devam ettik.

"Ee sen de ne var, ne yok?" Diye sorduğumda arkasına yaslandı. "Aynı. Semih hala evimi basıyor arada yavşıyor. Geçen boyumdan büyük ayıcık göndermiş üstünde, Bak arkadaşın, yazıp gülücük çizmiş." Dediğinde güldüm.

"Beni ayıya benzetmiş inanabiliyor musun?"

"Belki sadece şirin olduğundan bahsediyordur" dediğimde düşündü "olabilir. Ya aman her neyse"

Eylülle hesabı ödeyip kafeden çıktıktık ve alışveriş mağazalarını gezmeye başladık. Bir şey almıyorduk sadece geziyorduk.

'paran var neden almıyorsun?' Emre'nin parası o. 'Onun benim mi var siz evlisiniz' yine de onun kazandığı para.

Saat akşam 5'e gelirken Eve geldim ve elimde ki tek kıyafet poşetini yere bıraktım. Emre daha eve gelmemişti.

Yerden poşeti alıp odama çıktım.

'affet' ama- 'eve geldiğinde yapış dudağına' utanırım. 'sanki hiç öpüşmediniz aman.'

Üstüme pijamalarımı giyip salona indim. Emre ne ara geldi.

Emre koltukta oturmuş televizyonda kanal değiştirip duruyordu.

Yanına oturdum ve ona sarıldım. "Özür dilerim" dediğinde gülümsedim "affettim." Dediğimde sıkıca bana sarıldı. "Ben sensiz olamıyorum" dedi.

"Emre-"

"Yaptığın doğruydu biraz yalnız kalmalıydım ama sen, gidiyorum, diyince beynim durmadan, seni terkediyor, diyip duruyordu. Ben korktum, Ben çok korktum Elvan." Dedi. Sesi ağlıyor gibiydi ama başımı kaldırıp yüzüne bakamadım. Uzun bir süre öyle sarılmış bir şekilde durduk. Onu cidden çok özlemiştim.

"Elvan..."

"Efendim?"

"Ben baba olmak istiyorum" dediğinde donup kaldım. "Ben beklemek istemiyorum sen okuluna devam edersin bakıcı buluruz. Lütfen Elvan."

'Hayır diyecek kadar acımasız değilsin değil mi?' Denesek ne zararı olur ki?

"Tamam"

Heyecanla bölüm bekleyenler hala burada mısınız?

Ben kıyamıyorum bu Emre'ye Final de öldürmeye karar versem öldüremem sanırım.

26.08.2020 Çarşamba 14.55



Evlilik Oyunu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin