≈ Seni sevmek güneş ışığıydı, ama sonra yağmur yağdı
Ve duyularımdan daha fazlasını kaybettim
Çünkü seni sevmenin bedelleri vardı. ≈-----------------------------------------------------------
Dudaklarım yeni bir hıçkırığın habercisi gibi titremeye başladığında, artık düşünme yetimi kaybedecek gibi olmuştum. Gözümden akan yaşlar durmuyor, biraz durulacak gibi olsam da her aklıma geldiğinde daha çok ağlamaya başlıyordum.
Antlaşma umrumda değildi. Tek umrumda olan annemin gidecek olmasıydı. Gidecek ve bir daha dönmeyecek olması...
Jenatte antlaşma şartlarını anlattıktan sonra odadan çıkmış, beni de yanında istediğine dair bir şeyelr geveleyip gitmişti. Annem susarak gözlerimin içine bakıyordu sadece. Gözlerinde suçluluk seziyordum fakat onu suçlamıyordum. Suçlu olan bendim. Annemi yalnız bırakıp gitmiştim. Sorumsuz davranmıştım. Annemi tek başına bırakmıştım. Düşüncesizdim, çok düşüncesizdim.
"Lily"
Annem geldi ve kollarını bana sardı. Bir yandan saçımı okşuyor, bir yandan da geçecek tarzı şeyler söylüyordu. Ağlamam şiddetlenirken annem de benimle birlikte ağlamaya başlamış, özür dilemeye geçmişti.
"Neden özür diliyorsun anne. Suçlu olan benim. Seni yalnız bırakmamalıydım. Yanında olmalıydım. Ama değildim işte. Tanrı beni affetmeyecek ve ben de kendimi asla affetmeyeceğim."
"Lily lütfen böyle söyleme kızım. Nereden bilebilirdin? Suçlama kendini yalvarırım."...
Annem uykuya daldı. Uzun süre benimle ağlamış sonunda uyuya kalmıştı. Bendeyse en ufal bir uyuma isteği yoktu. Hiçbir şey istemiyordum. Boşluğa öylece bakmaktı tek istediğim. Annemin hep böyle yanımda olmasıydı. Olmayacak istekler hep kafamdaydı zaten. Babam olsun isterdim hep. Babam geri gelsin, en azından bir kez göreyim isterdim. Ama olmazdı tabii, gitmişti çünkü. Ölmüştü.
Kapı tıklandı birden.
"Kim o?"
"Benim, Susan. Bayan Davies sizi çağırıyor."
"Tamam, geliyorum."
Annemin anlına son bir öpücük daha kondurduktan sonra yukarıya çıktım. Bu gece de Jenatte'in yanında kalacağımı düşünerek yanıma geceliklerimi de almıştım.
Odanın kapısı kapalıydı, birkaç kez tıklattım.
"Sen misin Lily?"
"Evet efendim."
"Gelebilirsin."
Odaya girdiğimde Bay Davies da ordaydı. Karşılıklı oturmuşlar, sohbet ediyorlardı. Ben içeriye girince Bay Davies ayağa kalktı ve yanıma geldi.
"Salondaki hadsizliğim için bağışlayın beni lütfen. Bilmediğinizi bilmiyordum.
Tekrardan özür dilerim.""Sorun değil efendim. Böylece ben de öğrenmiş oldum."
Jenatte'e dönüp hoş bir gülümseme bıraktıktan sonra odadan çıktı. Yine baş başa kalmıştık. Jenatte hâlâ davette giydiği elbiseyle oturuyordu.
"Karşıma geç otur Lily, hadi."
Uyuşuk bir biçimde karşısına oturduğumda elimi tuttu ve gözlerimin içine bakmaya başladı. Şaşırmıştım, bu kadar samimi olmasını beklemiyordum.
"Aslına bakarsan seni bana yardımcı olman için çağırmadım bu gece. Bir nevi içimi dökmek, seninle dertleşmek için çağırdım. İstersen şöyle balkona geçelim hava bugün biraz sıcak."
Balkondaki yerlerimizi aldığımızda bir kez daha bu malikânenin güzelliğine hayran kaldım. Balkon kocaman bir ormana bakıyordu. Gerçekten huzuru hissedeceğim bir yerdi.
"Ava benim için de son derece değerli biri. Çok konuşan ve çabuk samimiyet kurabilen bir insan değilim fakat annen iş için mülakata geldiğinde, onun gerçekten burada çalışması gerektiğini anlamıştım. Gerçekten anlayışlı ve tatlı bir hanımefendi."
Sözlerine biraz ara verip, yine o garip bakışlarını üstümde gezdirdi.
"Hastalandığını söylediklerinde, ağladığımı hatırlıyorum. Değer verdiğim insanlardan, aynı değeri görebilen bir insan değilim. Ne ailemden, ne de arkadaşlarımdan. Çoğu çıkar ilişkisi üzerine kurulmuş samimiyetler aslında. Ama Ava bana her zaman kızıymışım gibi davrandı. Hamile kaldığımdan beri bir kez olsun yalnız bırakmadı beni. Ona minnettarım."
Sandalyesini alıp benim yanıma oturduğunda konuşmasına devam etti.
"Seni anlamam zor biliyorum. Sonuçta o senin annen. Daha önce böyle bir kayıp yaşamadım. Nasıl teselli edilir onu bile bilmem fakat elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsin."
Elimi tutarak bunları söylediğinde garip bir şekilde güvende hissettim. Sanki gelecek herhangi bir zarardan beni koruyabilecek tek kişi oymuşçasına güvende hissettiriyordu.
"Teşekkür ederim efendim."
Bir süre daha sessizce gökyüzünü izledikten sonra odaya girdik. Hava soğumuştu.
"Elbisemi çıkarmak için bana yardımcı olur musun Lily?"
"Elbette efendim."
Elbisenin düğmelerini teker teker açtığımda yine o pürüzsüz, esmer teni ortaya çıkmıştı. İzlemekten alıkoymaya çalışsam da her seferinde beni kendine çekiyordu sanki. Kokusunu alabilmek için biraz boynuna yaklaştığımda tanıdık vanilya kokusu burnumla buluştu. Büyüleniyordum.
O beni büyülüyordu.
Beyaz geceliğini vücuduyla buluşturduktan sonra ben de geceliklerimi giyindim.
Yatağa uzanmasına yardımcı olduktan sonra yanındaki yerimi aldım. Birbirimize dönmüş öylece bakıyorduk. Birden bana yaklaştı ve elini yanağıma koydu. Baş parmağıyla okşamaya başlamıştı şimdi tenimi. Elinin neden orda olduğunu bilmiyordum. Neden okşadığını bilmiyordum. Fakat devam etmesini istiyordum.
Eli hep tenimde olsun istiyordum.
"Çok güzelsin" diye fısıldadığında artık başka bir aleme gitmiş gibiydim. Gözlerinin içine bakabiliyordum sadece. Ayrılırsa göz bebeklerim onunkilerden, ölecekmişim gibiydi. Sanki nefesim oydu. Kalp atışım oydu. Ona bağlanmıştım. Bir anda hayatım olmuştu sanki.
İyice yaklaşıp dudaklarını, dudaklarıma bastırdığında engel olmadım ona. Aksine karşılık verdim. Şimdi ellerim onun ipek saçları arasındaydı. Beni dudaklarıma susamışçasına öpüyordu ve ben de aynı şekilde karşılık veriyordum. Yanlıştı biliyordum fakat devam etmekten alıkoyamıyordum kendimi.
Nefes nefese dudaklarından ayrıldığımda anlını anlıma yasladı ve elini saçlarımda gezdirmeye başladı. Hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim. Minik bir kıkırtı bırakınca dudaklarından ben de aynı şekilde güldüm.
"Hoşuna gitti sanırım."
"Çok güzeldi."
Elim beline gittiğinde dudaklarına yapışan bu kez bendim. Yumuşak öpüyordum, incitmekten korkarcasına. Elim bel çizgisini bulduğunda, cizgiyi belli etmek istercesine üstünden gidip geliyordum. Yeniden ayrıldığımızda bu sefer o kadar yakın durmamıştık.
Neler olduğunun farkına şimdi varıyordum. Tanrım ben ne yapmıştım. Evli birini öpmüştüm. Üstelik bir kadını öpmüştüm. Bunu devam ettirmiş, en ufak bir utanma belirtisi göstermemiştim. Neler oluyordu bana. Neden karşı çıkamıyordum bu kadına.
Olayları anlamanın verdiği şokla hızla doğruldum yatakta.
"Lily noluyor? İyi misin?"
"Efendim biz ne yaptık? Siz hamilesiniz ve evlisiniz. Efendim siz bir kadınsınız, biz ne yaptık?"Diğer bölümlere göre kısa oldu fakat daha dolu bir bölüm. Umarım beğenmişsinizdir. Sizi seviyorum...♡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mendacious | Jenlisa
Fanfiction"Ama sen Lily, sen benim duygularımsın. En çok sana üzülüyorum, en çok senle mutlu oluyorum, en çok sana kızıyorum, en çok sana merhamet gösteriyorum. Sen benim aşkımsın Lily."