≈ Belki sen bana nasıl sevileceğini gösterebilirsin, belki ≈
-----------------------------------------------------------
Duyduğum şeyle gözümden bir damla yaşın düşmesi bir oldu. Yukardan gelen Jenatte'in çığlıklarını duyabiliyordum. Kendimi bilmez bir biçimde odasına çıktım. Ellerini saçlarına geçirmiş öylece ağlıyordu. Yıkılmış gözüküyordu. Göz altları morarmıştı, saçları dağılmıştı, yüzü solmuştu.
Annem elinden tutup onu sakinleştirmeye çalıştıkça itiyordu. Bay Davies ise aynı şekilde ağlıyordu. Her ne kadar Jenatte'i sevmese de onun da bebeğiydi sonuçta.
Jenatte'in yatağına kadar yürüdüm. Beni görünce ağlaması biraz duruldu. Kollarını kucak ister bir bebekçesine uzattı bana. Ben de hiç üstelemeden sarıldım. Küçük hıçkırıklarını duyabiliyordum ve ben de gözyaşlarımı tutmaya çalışmıyordum. Ağlıyordum onunla.
Böylesi büyük bir acıyı nasıl kaldırabilirdi ki?
"Beni bıraktı, meleğim beni bıraktı."
"Böyle düşünme, seni bekliyor, gökyüzünde."
Kollarıyla beni ittirdi, kaşları çatılmıştı şimdi.
"Yok işte görmüyor musun?! Yok! Gitti! Gelmeyecek! Yapayalnız kaldım!"
Ona doğru gitmeye çalıştığımda yeniden durdurdu beni.
"Çıkın odadan, hepiniz, çıkın. Lily dışında kimse kalmasın! Hadi çıkın!"
Şaşkınca odadakilere göz gezdirdim. Onlar da ne olduğunu anlamamış gibilerdi. Yine de bir şey demeden çıktılar odadan. Baş başaydık artık Jenatte ile.
Odadakiler gider gitmez yeniden yanına gittim Jenatte'in ve elini tuttum. Yüzüme ifadesizce bakıyordu. Gözlerinden durmaksızın yaşlar akıyordu. Onu böyle görmek mahvediyordu beni.
Ağlamasın istiyordum, üzülmesin istiyordum.
"Yapabileceğim bir şey var mı?"
"Sadece yanımda ol, yeter."
"Uyumak ister misin?"
"Uyuyabileceğimi zannetmiyorum."
Sessizce yanında durdum bir süre. Ne yapacağımı kestirmek zordu.
"Bana kızgın mısın Jenatte?"
Bomboş bir ifadeyle yüzüme baktı. Artık hıçkırmıyordu. Gözyaşları öylece akıyordu gözlerinden firar edercesine.
"Bilmiyorum, kızgın olmak istiyorum, sana bağırmak neden korktun demek istiyorum fakat yapamıyorum. Sevgim engel oluyor. Tek olmasını istediğim şey yanımda olman, o kadar."
İçimden kendime bir kez daha lanet ettim. Onu çok üzmüştüm. Yüzsüz gibi sormam hataydı.
"Ben çok üzgünüm Jenatte. Korktum anlayabiliyor musun? Seni incinmenden, incinmemizden korktum. Sevgim ağır geldi belki de. Seni bu denli sevmek korkuttu beni."
Sustu ve şefkatle yüzüme baktı. Elini yanağıma koydu ve o günki gibi okşadı. Anne şefkatindeydi bu okşama. Merhametin somut bir göstergesiydi adeta.
"Canın yanıyor mu?"
"Hiç olmadığı, hiç yanmadığı kadar yanıyor."
"Anlayamam, biliyorum. Ne kadar ağır olabileceğini tahmin bile edemem belki de. Ama yanında olmama izin ver. Sana destek olmama izin ver."
"Ben sana bunu hiçbir zaman yasaklamadım ki Lily. Hep yanımda ol istedim ama sen gittin. Korktun ve kaçtın."
Mahcup bir yüz ifadesiyle baktım onun güzel yüzüne. Haklıydı fakat korkmuyordum artık. Üzmeyecektim onu, sevgimi gösterecektim. Gerekirse gittiği her yere gidecektim. Çünkü farkındaydım, ben bu kadına geri dönülemez bir şekilde aşık olmuştum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mendacious | Jenlisa
Fanfiction"Ama sen Lily, sen benim duygularımsın. En çok sana üzülüyorum, en çok senle mutlu oluyorum, en çok sana kızıyorum, en çok sana merhamet gösteriyorum. Sen benim aşkımsın Lily."