Salona geçip koltuklara oturduğumuzda ikimizden de çıt çıkmıyordu. Gerçekten de bana sarılmıyordu.
Televizyona dönerek reklamı izlemeye başladım. Uraz da aynısını yapıyordu. Aramızda iki kişinin oturabşleceği bir boşluk vardı.
"Annemin selamı vardı." diye konuştum. Cevap vermeyerek bir şeyler mırıldandı.
"Miyavsu nerede?" diye sordum bu kez. Ben konuşmazsam o hiç konuşmazdı.
"Uyuyor." diye tepkisiz bir sesle konuştu. Oturduğum yerde kayarak biraz ona yaklaştım. Dönüp bakmamıştı bile.
Biraz daha yaklaştığımda o da diğer tarafa doğru kaydı. "Sosyal mesafeyi korursan sevinirim." diye konuştu.
Şu an resmen trip yiyordum!
"Bana da mı mesafe?" diye sorduğumda kafasını kaldırdı. "Herkese mesafeliyim."
Arkama yaslanıp tavana baktım. "Ben gideyim o zaman." diye konuştum. Git dese şaşırmazdım şu an. Trip attığı zaman her şeyi yapabilirdi. "Keyfin bilir."
"Gitmiyorum o zaman."
Reklamlar bitip yerine bir film başladığında onu izlemeye koyulduk. Resmen film izliyorduk. Uzun bir mesafe ile birlikte!
"Ne kadar misafirperversin." diye söylendiğimde omuzlarını silkti. "Canım isteyince misafirperverim canım istemeyince değilim."
"Of be." deyip yerimden kalktım yanına oturdum ve kolunu kaldırıp omzuma attıktan sonra iki kolumu da koltuk altından geçirip ona sımsıkı sarıldım.
Uraz'ın omzumdaki kolumu gerilse de biraz sonra kendisine gelip o da bana sımsıkı sarılmıştı. Boynuna yasladığım burnumdan içeri derin bir nefes çektim.
Sarılana kadar bu kadar özlediğimi anlayamamıştım...
Uraz'ın sesli soluğunu duyunca ona daha da sıkı sarıldım. Kolumun birini belinden çekip saçlarına götürdüm ve yavaşça okşadım.
"Çok özledim seni." diye fısıldadım kulağına doğru. Uraz'dan ufak nid gülümseme sesi duydum.
"Ya ben..." dedi iç çekerek. Beni bu kadar çok sevdiğine hâlâ inanamıyordum. Hiçbir zaman birisinin beni böyle çok seveceğine inanmamıştım. İmkânsız gibiydi.
(Yazar: O yüzden yat kalk şükret)
Hafif bir şekilde geriye çekilip yüzüne baktım. Çok yakın olduğumuz için utanarak ona tekrar sarıldım. Sarılırken utanmıyordum ancak gözleri gözlerime bu denli yakınken utanıyordum.
"Herbir zerrene âşığım Sare." demesiyle gözlerimi sımsıkı kapattım. Kalbim duracak gibiydi.
Geriye çekildim tekrar. Ellerimi de ondan uzaklaştırdım. Fazla uzaklaşmamıştım ama utanacağım kadar da yakın değildim.
"Uraz, iyi ki beni seviyorsun." dediğimde gülümsedi. Elini kaldırarak sol yanağıma koydu. Baş parmağıyla yanaklarımı okşadı.
"Sana dokunmama, sevgimi sana söylememe izin verdiğin için teşekkür ederim Sare." dedikten sonra diğer eliyle elimi tuttu. Ve evlendiğimiz gün yaptığı gibi parmaklarımın üzerini öptü.
"Ellerine dokunabilmek için 14 yılı bırak 44 yıl bile beklenir Sare. 14 yıla öyle değersin ki..." Diyecek söz bulamıyordum. Bu güzel sözler üstğne ne denirdi ki zaten?
Gülümsemeye devam ederken aklıma gelen şeyle arkama dönerek koltuğun üzerindeki çantamı elime aldım. Çantamdaki taşları çıkardım.
"Beş taş oynayalım mı?"
🌠
YİİİAAA FEEELLLSSS 😻
Çocukları olduğunu ve hep birlikte beş taş oynadıklarını hayal ettiiiğğğm.😻😻😻😻
Ya ben sizin yaşlarınızı çok merak ediyorum. Daha çok hangi yaş grubu hikayemi okuyor meraklardayım. Yaşınızı yazar mısınıız?❤
Sınır: 165 Vote
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuran Kursu'nun Muhafızı | texting
Short Story0545.......: Annem her kış Kuran Kursu'na giderdi 0545.......: Beni de yanında götürürdü 0545.......: Oraya gitmeyi hiç sevmezdim 0545.......: Sonra sen beni yanına çağırmıştın 0545.......: Seni de annen getirmişti 0545.......: Onlar hocayla Kuran o...