Kilidini kırdığımız kapıya kadar geldik. Gruplar ayrıldı. Herkes ne yapması gerektiğini biliyor. Çıktıktan sonra da arkamızdan Selin Jenny ve annem kapıya destek yapacak. Olur da yetişemezsek salona yürüyen ölüler girmesin diye.
İşaretimle çıkıyoruz.
Sürücü koltuğuna atlıyorum. Yan koltuğa Susan geliyor. Arkada da Xavier var. Maalesef bu işte beraberiz.Önümdeki arabada ise sürücü olarak Hakan oturuyor. Yanına Hope çünkü yolu tarif edecek. Arkada Conan var. Silah deposu onların durakları.
Bizden koşarak uzaklaşan Raja ve Sophia marketin yolunu tutuyorlar.
Eczane Grubu
Araba ile her dakika bir tümsekten geçiyorduk. Sıradan taş olmadıkları ortadaydı. Onlar ölmüş insanlardı. Susan elimi sıkıyordu. Hem korkuyordu hem de üzgündü. Çünkü o yaratıkların bir zamanlar yaşıyor olduğunu hatta belki günlük hayatta yanımızdan geçen insanlar olduğunu aklından çıkaramıyordu.X: "Bak kaptan. Benden hoşlanmadığını biliyorum ama yaptığım yanlışları düzeltmek için elimden geleni yapacağım. Sadece bir şans tanı."
Murat: "Senin yüzünden değer verdiğim her şeyi kaybettim. Nasıl sakin kalayım?!"
X: "İnanın her şey hastalıklara ilaç üretebilmek içindi. Laboratuvarımda çalışma yaparken kobaylardan biri çıldırdı. Ben de onu cam fanusa koydum. Kaçmayı başarmış ve asistanımı ısırmış. İlk zombinin hikayesini duydunuz hanımlar beyler. Teşekkürler."Laubaliliği beni sinir ediyordu.
Aniden fren yaptım çünkü vardık. Eczane kilitli. Bu iyi bir şey. İçeride kimse yok demek. Kötü olansa camdan bir kapı olması. Yani kapıyı kırmak zorundayız ve sonrasında ölüleri buraya çekecek cam sesleri çıkacak.Sert birkaç darbe camın işini görüyor. Bir kısmı Flores'in yüzüne geldi.
"İyi misin Xavier?"
X: "Şimdi beni önemser mi oldun kaptan? Merak ediyorsan 2023 yazından beri bu kadar iyi olmamıştım."Yüzümü buruşturup içeri girdim. Arkamdan geldiler. O anlarda zamanın ne hızlı geçtiğini, 2025'in ortasına ne çabuk geldiğimizi düşünüyordum.
Susan: "Ölüler geliyor!"
Üçümüz de çantalarımıza ilaçları doldurmaya başaldık. Jenny için biraz şurup, annemin kalp ilacı, biraz vitamin, uyku hapı...
Susan da diğer reyondan gazlı bez, tentürdiyot, regl sancısı için ilaç, biraz da enjektör aldı.
Xavier'ın ilgi alanı daha farklıydı.İçeriye girmeye başladılar.
Silahlarımızla davranmak zorundayız.
Xavier yerdeki cama basıp kayıyor ve yere çakılıyor sırt üstü. Kafası tezgâha çarpınca bilinci kapanıyor."Susan yolu açmaya çalış! Ben onu arabaya taşıyacağım!"
Silah Deposu Grubu
Hakan
Sürücü koltuğundayım. Yanımda da Hope oturuyor. Arka koltukta Conan. Her zamanki gibi eli tetikte. Arabayı çalıştırınca Hope korkup koltuğun kenarını tutuyor.
"Korkma. Sadece arabayı çalıştırdım kızıl kafa."
Gülümsedi ama korkuyordu. İrkildi.
Elini dizime koydu.
"Tamam iyiyim ben."
Sadece bunları söyledi.
Gideceğimiz yere ulaşana kadar araba sürekli söndü. Biraz gergindim çünkü bu arabaya bir şey olursa gösteri salonuna dönmek çok zor olacaktı.
Bir süre sonra vardık.Çok vaktimiz yok. Anahtarı arabanın üstünde bıraktım.
Conan: "Bu depoya girmek imkansız. Bir tünel kazsak bile giremeyiz çocuklar."
Hope , deponun yanına üst üste koyulmuş tahta kutulara sırasıyla çıktı. 3. tahta kutunun üstüne çıkınca çatıya erişti. Yukarıda olup bitenleri göremiyorduk. Yanımıza gelen 2 ölülerden birini Conan bıçak kullanarak etkisiz hale getirdi. Bense Hope'un iki bagetini yaratığın başının iki yanından sapladım. Bu eğlenceliydi.
Deponun kapısı açıldı.
Hope: "Bagetlerimi alabilir miyim?"
Biraz utanarak ona uzattım. Özel bir eşyaydı sonuçta.
Depoya girince tavana baktım. Tavandaki cam kırıktı. Hope içeriye öyle girmiş olmalı. Çevik kız.Conan: "Çocuklar, yeterince silahımız var. Daha iyilerini bulursak yine alalım ama önemli olan kurşun. Yeterince kurşunumuz olmazsa bu silahlar demir parçasından başka bir şey olmaz."
Sırt çantalarımız ağırlaştı. Bunlarla yürümek zor olacak.
"Arabaya gidiyoruz!"
Etrafımız sarılmaya başladığı için telaşlandık. Koltuklarımıza oturduk. Anahtarı kontağa yerleştirip çevirdim.
"Hadi hadi. Hadi kızım tutukluk yapmanın sırası değil."
İşe yaramıyordu."Depoya geri dönelim. Arabanın etrafı sarılacak. İşimiz biter."
Kapıları açar açmaz silah sesleri kulakları çınlatmaya başladı. Conan ve ben onları sırayla düşürüyorduk. Hope'un stili daha farklıydı. Onların kendisine zarar vermeyeceğine emin olup bagetleri kafalarına öyle saplıyordu. Depoya girdik ve kepenkleri indirdik. Kilidi kapattık.
"Herkes iyi mi?"
Hope koşarak bana sarıldı. Önce ne yapacağımı bilemedim. Sonra bir elimi sırtına koyup diğeriyle göğsüme koyduğu başını tuttum. Turuncu saçlarını okşadım."Sakin ol. Geçti. Buradayım."
Conan: "Ne güzel. Şimdi de iki romantik gençle bir depoda mahsur kaldım!"
Söylerken gülüyordu. Zombi sürüsüyle etrafı çevrilmiş, yüzleri ve kıyafetleri kanla kaplı üç insan ne kadar gülümseyebilirse o kadar gülümsüyorduk. Hatta Conan sesli güldü. Tek sorun burada mahsur kalmamız.Market Grubu
RajaSophia: "Gideceğimiz yer çok uzak değil. 15 dakika kadar yürümeliyiz. Silahını açık tut Hintli çocuk."
Bana böyle seslenmesi hoşuma gitmişti. Beline taktığı siyah bir kemer vardı. Kemanının yayını ona iliştirmiş, bir de bıçak koymuştu kemere.
10-15 dakika sonra ulaştık. Yol boyunca karşılaştığımız yürüyen ölüleri düşürmek kolay olmadı. Asıl sıkıntı Karartılar. Onlarla karşılaşmadıkça sorun yok. En son kayıplarımızı Karartılar yüzünden verdik.
Şimdi marketteyiz. İçeride sadece bir zombi var. Sophia'nın tek hamlesiyle o da düşüyor.Gidip kapıyı kapatıyorum. İki market arabası çekip birini Sophia'ya itiyorum. Yürümeye başlıyoruz. Kıyamet başladığından beri böyle hissettiğimi hatırlamıyorum. Konserve reyonundan mısır, bezelye, balık, et... Bulduğumuz her şeyi alıyoruz. Gördüğüm vejetaryen besinleri arabaya değil çantama koyuyorum. Susan'ın bunlara ihtiyacı olacak. Sophia da dondurulmuş pizza ve sosislileri kapıyor. Çikolata reyonuna gidiyorum. Jenny için biraz çikolatayı çantama koyuyorum. Gerisini de arabaya. Bir de köşeden su tabancası alıyorum. Jenny buna bayılacak. Büyüyüp kocaman bir kıyamet savaşçısı olduğunda ihtiyacı olacağı nişan alma yeteneğini bu oyuncak silahla ona öğretebilirim.
Sağlık ve kişisel bakım reyonuna gelince günlük hayattaki çoğu minik ve önemsiz şeyin aslında ne büyük olduğunu anlıyorum. Biraz diş ipi, macun ve diş fırçaları. O büyük salonda eski hayatımızı yaşayabiliriz. Eski günlere dönebiliriz gibi bir umut var içimde. Bir kalıp sabun alırken Sophia'ya bakıyorum. Elinde bir kutu var.
"Ne olur ne olmaz." diyip gülümsüyor ama yanakları kıpkırmızı. Fark ediyorum ki kondom kutusu.
"Pekâla. Tamam. Sorgulamıyorum. Öyle olsun Sophia." Ben de gülüyorum. Elindeki çikolatadan bir ısırık alıp yürümeye devam ediyor.
"Burası biraz sıcak oldu."
Bayağı sıcak oldu Sophia bayağı.
İlerlerken arabaya yaslanıp ayaklarını yerden kesiyor ve kasaya kadar uçuyor. Çocuk ruhlu biri anlaşılan.
Kasada ağzıyla ses çıkarıyor. Garip sesler.
"Düt!Düt! 112 dolar bayım."Eğlenceyi bölmek istemem ama geri dönmeliyiz hanımefendi.
Yeni evimizin yolunu tutuyoruz.Yaşayanlar:
Murat Adayeli
Hakan Ulu
Susan McBride
Conan Key
Raja Mahavir
Esma Adayeli (anne)
Selin Jenny Adayeli
Sophia Cliff
Hope CliffÖlüler:
Amrit Mahavir
Laura Wayles
Ronald BlakeBilinmiyor:
Nafisa
Jennifer Wayles
Xavier "X" Flores
![](https://img.wattpad.com/cover/225795783-288-k623012.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİLA
Misterio / SuspensoBirbirinden oldukça farklı insanların birlik olup yaşayan ölülere karşı ayakta kalma mücadelesi... Bu hikayede başrol yok. Herkes ölüm tehlikesi altında