•••• 2 Ay Sonra ••••
Raja
"Salgının başlamasının üzerinden iki buçuk aydan fazla geçti. Bu performans salonuna tıkılmamızın üzerinden iki ay...Susan ve Murat dirençlerini toparladılar. Buradan çıkınca yapılacaklar konusunda bir toplantı gündeme geldi. Zaten erzağımızı da azaltarak kullanmaya başladık. Böyle giderse yakın zamanda bitecek. Murat'ın karnındaki yara tamamen kapandı. Jenny'e okuma ve yazma öğretiyorum. Çok az kaldı. Kıyametin ortasında olmamız ona okumayı öğretmemem için bir neden değil. Zaten artık bana abi diyor. Xavier bize laboratuvarının nerede olduğunu anlattı. Oraya gitmek de bir seçenek. Esma annenin varisleri onun yürümesine daha çok engel olmaya başladı. Üstelik bu kapalı alanda uzun zamandır yürümediğimizden artık ayakları kullanılamaz halde. Conan sol koluna bıçak bantladı ve artık eli olmadığı için zorluk çekmeyecek. Gerekli durumlarda koluna sabitlediği bu bıçağı kullanabileceğini söylüyor. Hakan ve Sophia'ya gelirsek, onlar da acıya alışmayı öğreniyorlar.
Bu arada ben de Sophia'yla evlenmek istiyorum. Şimdi geçen hafta olan şeylerin raporunu aktarıyorum.Önceki Hafta
Kuliste, odamızdayız.
"Hepimiz biliyoruz ki çok şey yaşandı. Birilerini kaybettik, birilerini kazandık, kendimizi geliştirdik veya kendimizi kaybettik. Bunların hepsinin bir amacı olmalı. Tanrılar bizim ders çıkarmamızı istiyorlar."Bunları söylerken aklımdaki oyunu anlatmaya hazırlanıyordum.
Sophia: "Hayatım şapşal olma. Bunlar Tanrılar bizi önemsediği için başımıza geliyor olamaz. Olsa olsa umursamadıklarındandır."
Raja: "Her neyse prenses. Şimdi şöyle bir düşündüm de buradaki insanlarla çok uzun zamandır beraberiz ama bazıları hakkında pek bir şey bilmiyoruz. Diyorum ki bir oyun oynasak ve ilişkiler pekişse?.."Beni dinlerken kulis aynasına bakarak Hope'un tişörtünden kopardığı kumaş parçasından yaptığı bandanasını düzeltiyordu.
Sophia: "Olur sevgilim. Ne düşünüyorsan salona git ve onlara bahset. Ben de ilacımı alıp geliyorum."
Arkasından yanaştım, ellerimi beline koydum. Ona sıkıca sarılıp boynunu öptüm.
Salona girdiğimde koltuklarda kalan son ölüleri sahnenin altına taşıyorlardı. Hem berbat koktukları için hem de yer işgal ettikleri için onları kaldırabileceğimiz tek yer orasıydı.
"Hey millet! Nasıl gidiyor bakalım? Daha iyi hissettirecek bir oyunum var. Adı Hikaye Zamanı. Ön sırayı size ayırdım. Buyrun koltuklarınız. Biletler lütfen!"
O gün salonda gerçekten kıyamet öncesi günleri aratmayan bir heyecan ve telaş vardı. Herkes saçını taramış, kıyafetine özen göstermişti. Ne kadar gösterilebilirse...
Ön sırayı doldurdular. Herkes koltuklarda otururken sahneye çıktım.
"Bu özel günde burada olduğunuz için teşekkürler millet. Dışarının yürüyen ölülerle kaynadığını düşünürsek epey kıyak bir gün olmalı değil mi? Şimdi planıma göre sırayla çıkıp herkes kendine dair bir şeyler anlatacak. Bilmiyor olmamız şart değil. Sadece içinizi dökün. Baylar ve bayanlar... Benimle başlayalım."
Onların moralini yükseltmek için yüksek sesle ve gülünç konuşuyordum. Her şey istediğim gibi gidiyordu. Sanki zombiler etrafta cirit atmıyormuş gibi...
"Ben Raja Mahavir. Hindistan Delhi'de doğdum. Amerika'ya okumak için geldim. İstiladan önce fizik öğretmenliği okuyordum. Arkamdan abim geldi Amerika'ya. İki arkadaş gibiydik. Salgının ilk zamanlarında vefat etti. Bu konudan bahsetmeyi tercih etmiyorum çünkü alınan yanlış kararlar onu öldürdü. Eminim Murat da buna pişmandır. Zaten onun kötü biri olduğunu düşünsem burada olmazdım."
Konuşmamın bu kısmında ellerim cebime gitti.
"Abim Amrit, Nafisa adında bir kıza aşıktı. Kızın ailesi , Nafisa'nın Amerika'ya taşınmasına izin vermeyince evlenemediler. Ne olursa olsun onlar aşıklardı. Abim salgın başladığı sırada Nafisa'ya bir kolye alıyordu. Şimdi ben de hayatımın aşkını buldum. Sophia buraya gelir misin?"
Sahneye çıkarken beyaz teni pembeye çaldı.
"Kıyametin ortasında elimden gelen bu kadar. Lütfen bu kolyeyi kabul et."Cebimdeki kırmızı kutuyu çıkardım ve açtım. Kolyeyi Sophia'nın boynuna taktım. Abimin Nafisa'ya aldığı kolyeyi...
Artık nişanlı gibi hissediyordum. Sarıldık.
"Madem sahnedesin, sen devam et Sophia."Sophia:
"Ben ve ikizim keman ve davul çalarak para kazanıyorduk. Şehir şehir turnelere çıkardık. Biz de Raja ve Amrit gibi iki yakın arkadaştık kardeşimle. Anne ve babamız biz küçük yaştayken öldü. Her zaman birbirimizin kimsesiydik. Salgın başladığı anlarda biz de burada salondaydık. Ben... Ben devam edemeyeceğim. Teşekkürler."Konuşmasını yarıda bırakıp yanımdaki koltuğa geçti. Elini tuttum.
"Kim çıkmak istiyorsa sahne onun."
Sonra Sophia'ya döndüm.Conan merdivenleri çıkmaya başladı. Bu esrarengiz yaşlı adamın sırlarını çözmeye başlayacağız gibi hissediyordum. Kafasındaki şapkayı çıkardı ve sahnede öne geldi.
Conan:
"Merhaba. Şimdi size benim hikayemi anlatacağım. Günlerden bir gün küçük bir çocuk varmış. Ebeveynleri ayrı olduğundan babasıyla yaşarmış. Babası bir oduncuymuş. Ormanda odun keser satıp para kazanırmış. Ek iş olarak avcılık yapar yemeğini çıkarırmış. Ama bu baba alkolikmiş. Elinden geldiği her an çocuğu döver, sigaraları üstünde söndürürmüş. İşte o çocuk büyüdü. Benim. Babamla yaşadıklarımdan sonra bir katil olabilirdim. Alkolik olabilirdim. Ben onun yanlışlarını düzeltmeyi seçtim. O beni ne kadar dövdüyse ben çocuklarımla o kadar ilgilendim. O benimle ne kadar az vakit geçirdiyse ben çocuklarımla o kadar balığa gittim. Emekliyim ve balık tutup avcılık yaparım. Artık geçmiş zaman kullanmalıyım sanırım. Balıkçı ve avcıydım bu olanlardan önce. Sürekli kamp yapar ve domuzların izlerini sürerdim. İz sürme ustasıyım. Vahşi doğada hayatta nasıl kalınır iyi bilirim. Çok uzatmak istemiyorum. Bu benim küçük hayat hikayem."Conan sanki hikayesini bir anda kesmek ve devamını anlatmak istemiyor gibiydi. Tedirgindi, bakışlarını kaçırıyordu. Yerine geçti.
"Başka çıkmak isteyen yok mu?"
Bunu sorarken Susan'ın sahneye çıkıyor olduğunu fark etmemiştim.Susan:
"Bir lisede beden eğitimi öğretmeniydim. Spor yapmayı severim. Bu yüzden çeviğim. Ailem İtalya'da yaşıyor çünkü annem İtalyan, babam Amerikan. Onların iyi olduğunu ummaktan başka bir şey gelmiyor elimden şu an. Murat'la onun avukat bürosunda tanıştık. Çalıştığım okulun müdürü tarafından taciz edildiğim için dava açıyordum. Aşkın nereden geleceğini tahmin edemezsiniz."
Bana ve Sophia'ya doğru bakıp gülümsedi. Biraz da Jenny'e olan sevgisinden bahsedip yerine geçti.Murat'ın annesi sadece Türkçe bildiği için konuşmak istemedi. Tercüme edilmeyi de tercih etmiyor. Zaten unutkanlığı arttığı için küçüklüğüne dair bazı şeyleri de unutmaya başlamış.
Şimdi
"İşte geçen hafta bunlar yaşandı. Eğer daha farklı şeyler olursa yine haber edeceğim. Anlaştığımız gibi haftada bir rapor vereceğim. Birileri geliyor. Telsizi kapatmalıyım Paulo. Şimdilik hoşça kal."Bu bölümde favoriniz kimdi?
Sizce Raja'nın rapor verdiği ve bölüm boyunca telsizle konuştuğu Paulo kim?Yaşayanlar:
Murat Adayeli
Hakan Ulu
Susan McBride
Conan Key
Raja Mahavir
Esma Adayeli (anne)
Selin Jenny Adayeli
Sophia Cliff
Xavier "X" FloresÖlüler:
Amrit Mahavir
Laura Wayles
Ronald Blake
Hope CliffBilinmiyor:
Nafisa
Jennifer Wayles
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİLA
Misterio / SuspensoBirbirinden oldukça farklı insanların birlik olup yaşayan ölülere karşı ayakta kalma mücadelesi... Bu hikayede başrol yok. Herkes ölüm tehlikesi altında