🌈
Karşımdaki kapıyı üç kez tıklattım açan kişi suratıma anlamsız bir bakış attı. "Ne istiyorsun?" yüzüme bir gülümseme yerleştirdim "Can'ı almaya geldim." tek kaşını kaldırdı ve beni süzdü "Okul için?" kafamı sallayarak onu onayladım. "O sen gelmeden çıktı, birbirinizden haberiniz yok mu Atakan?" derin bir nefes alıp arkamı döndüm "İyi günler." diye seslenip adımlarımı hızlandırdım. Ablası gerçekten garip bir tipti, okula giden yolda asabi ve hızlı bir şekilde yürüyordum, dün bana yazan manyak ve bugün Can'ı görmemiş olmanın getirdiği sinir vardı üzerimde.
Okula girer girmez kantine yöneldim soğuk bir su aldım ve açıp kafama diktim. Can gelene kadar onu kantinde beklemeye karar verip bir masaya oturdum. Çok geçmeden kapıdan giren sarışın sevgilimle yerimden fırladım ve yanına koştum. Onu kendime çekip sıkıca sarıldım "Neden geç kaldın?" sesim neredeyse ağlayacak bir çocuk gibi çıkıyordu. "Size gittim annen çıktığını söyleyince okula geliyordum ki yavru bir kediye denk geldim, Ata bir görsen o kadar tatlıydı ki-...".
Cümlesini bitirmeden hırsla dudaklarına yapıştım, önce geriye sendeleyip şaşırsa da çok geçmeden aynı hırsla karşılık vermeye çalıştı. Elimi saçlarına çıkartıp onları okşamaya başladım bir yandan onu öpmeye devam ediyordum. O da ellerini yanaklarıma sabitledi, ikimizde okul koridorunun ortasında sanki kaybetme korkusuyla çevrelenmiş gibi öpüşüyorduk. Yanımdan geçen birisi omzunu omzuma vurup geçtiğinde dönüp kim olduğuna baktım, alt sınıflardan isminin Leyla olduğunu hatırladığım kızdı. İsmini nereden biliyorsun derseniz okulda onu tanımayan yoktu alt sınıfların çalışkan öğrencilerinin başını çekiyordu.
Altı kişilik bir grupları vardı arada kurs gibi bir şeyler yapıyorlardı, para karşılığı ders tekrarları ve benzeri işler. Dönüp bana baktı ve gülümsedi kare kemikli siyah gözlüklerini düzeltti, önüne dönüp yürümeye devam etti. "Niye Leyla'ya bakıyorsun?" dönüp Can'a baktığımda koyu sarı kaşlarını çatmıştı, elimi yanağına koyup boşta kalan yanağına bir öpücük kondurdum. "Yürümeyi bilmiyor aşkını paylaşan çifte çarpıp özür dilemeden gitmesine sinirlendim." gülümsedi ve elimi tutup avucumu öptü.
"Sabah size gittiğimde çıkmıştın beni çok korkuttun." dediğimde havalanmış kaşları ile gözlerimi süzdü, "Neden korktun ki? Her zamanki gibi sabah seni almak için gelmiştim." omuzlarımı kaldırıp indirdim "Bir şey yüzünden korkmadım boş bir endişeymiş işte, boş ver şimdi gel sınıfa çıkalım." kafasını sallayıp beni onayladığında, sırt çantamın sapını tutarak onu sabitledim ve elimi onun eline kenetleyip yürümeye başladım.
🌠
Zor geçen bir okul gününden daha sağ bir şekilde okuldan çıkıyorduk, ben ve kiraz dudaklı sevgilim. Gün boyunca telefonuma gelen mesajları düşünmüştüm, etrafa kuşkulu bakışlar atıp herkesi izliyordum. Can'ın bir şeyden haberi yoktu olmasını da istemiyordum, bana neden durgun olduğumu sorduğunda da romantik cevaplarla geçiştirmeye çalışmıştım. Ona yalan söylemek üzerimdeki yükün katlanmasına neden oluyordu ve ben bu duygudan nefret ediyordum.
"Ata!" gelen sesle arkama baktım ne ara yanımdan ayrılmıştı? Elimin boşta kaldığını bile hissetmemiştim. Orada çöp konteynerinin yanına eğilmiş kucağındaki yavru kediyi seviyordu, ne kadar tatlı gözüktüğünü benim gözümden görebilseydi kendisine aşık olurdu. Hızla adımlayıp yanına ulaştım ve diz çöktüm, "Şuna baksana ne kadar tatlı." şefkat ve heyecanlı bir sesle söylediğinde yüzüne çevirdim bakışlarımı. Sarı saçları gözlerinin önüne düşüyordu yuvarlak çerçeveli gözlüğünü takmıştı, beyaz teninde, renk tonuyla parlayan dudakları, her şeyiyle mükemmeldi.
"Senin kadar değil." diyerek cevap verdiğimde ufak bir kıkırtı kaçırmıştı dudaklarından, utanmıştı yanakları ve burnunun ucu kızarmaya başlamıştı. Elimi çenesine atıp yüzünü kaldırdım, "Size mi bize mi?" anlamayan gözlerle bana baktığında "Diyorum ki ertelediğimiz şey için sizin ev mi bizim ev mi?" kafasını iki yana sallayıp gülümsedi. "Bize gidelim." kafamı sallayıp onu onayladım kediyi yere bıraktığında elinden tutup onu kaldırdım, ellerimiz yeniden birbirini bulduğunda onların evine bir an önce varmak istiyordum.
Sokakları hızla yürüyüp geçtik o da bende heyecanlıydık ve utanıyorduk ama bir az sonra olacaklar içinde bir o kadar hevesliydik. Evlerinin kapısına ulaştığımızda hızla anahtarını çıkartıp kapıyı açtı ve ayakkabılarını çıkartıp içeriye yürüdü. Arkasından ilerlediğimde elleri ıslak bir şekilde banyodan çıkıyordu, bana gülümseyip odasına girdi. Bende banyoda işlerimi hallettikten sonra odasına yanına gittim, yatağının kenarına kayganlaştırıcı ve prezervatif bırakmıştı. Bu beni daha da utandırmıştı nedense, arkamdan gelip kapıyı sertçe çarptı ve kilitledi.
Ona dönüp bakmamla dudaklarıma yapışması bir oldu, bir elimi ensesine diğerini ise bacaklarının arasında henüz tam sertleşmemiş penisine attım. Ellerini göğüslerime koyup beni itmeye başladı ve sonunda yatağa düşmemi sağladı, üzerime çıkıp kasıklarıma oturdu bu hareketi benim ağzımdan inleme çıkmasına sebep olmuştu. Gülümseyerek yeniden dudaklarıma eğildi ve hırsla öpmeye devam etti bu sırada ellerini tshirtimden içeriye soktu ve vücudumu okşamaya başladı.
Dudaklarını birkaç saniyeliğine ayırıp üzerimdekini çıkardı, bende onu kendininkinden kurtardığımda çıplak bedenlerimiz birbirine temas ediyordu. Yeniden öpüşmeye başladığımızda kendini bana sürtmeye başladı, artık hem inliyor hemde dudaklarına karşılık vermeye çalışıyordum. Boynuma inip orayı öpüp emmeye başladığında artık daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum, alt tarafımda pantolonumu yırtma çabasında olan küçük Atakan'dan bahsetmiyorum bile. Derin bir nefes verip "D-daha fazla dayanamayacağım!" dedim fısıldayarak bağırmak denilen şeyi yaparak.
Gülümseyerek boynumdan aşağıya inmeye başladı göğüs uçlarımı birkaç kez emerek yoluna devam etti, göbeğime bir öpücük bırakıp pantolonumun üzerinden penisime de bir öpücük kondurdu. Pantolonumun düğmesini ve fermuarını çözüp baksırımla birlikte çekip çıkarttı, kendi giysilerinden de kurtulduğunda bacaklarımı omuzlarına yerleştirerek dudağıma bir öpücük kondurup geri çekildi. Parmaklarını ıslatmam için dudaklarımdan içeriye yolladı, istediğini yaptığımda fazla oyalanmadan ıslak parmaklarını deliğimin girişinde oyalamaya başladı. "Hazır mısın?" yanakları kızarmış ve titreyen nefesiyle sorduğunda kafamı sallayıp onu onayladım.
Tek parmağını içeriye yolladığında sessiz bir inilti çıkmıştı ağzımdan, parmağını ileri geri hareket etmeye başladığında altımdaki çarşafı sıkmaya başlamıştım. İkinci parmağını da içeriye yolladığında artık inlemelerim ses kazanmıştı, gülümseyip kayganlaştırıcıyı eline sıktı. Deliğime iyice yaydıktan sonra prezervatifi alıp taktı bu sırada vücudunu süzüyordum. Beyaz teninde asılı duran benleri sanat eseri gibiydi, penisini girişime dayadığında heyecanım en tepe noktaya ulaşmıştı. Bana bakıp onay bekledi, derin bir nefes alıp kafamı onaylar şekilde salladım.
Başını içime soktuğunda acıyla inledim ve kollarımı üzerime eğilmiş bedenine sardım. Git gel yapmaya başladığında tırnaklarımı sırtına geçirerek içli nefeslerle inlemeye başladım. Birkaç dakika sonra artık penisinin tamamı içimde gidip geliyordu, zevk noktamı bulduğunda zevkle inlediğimde hırsla o noktaya vurmaya başladı, artık inlemelerim acıdan değil zevktendi birkaç git gel yaptıktan sonra içimden çıkıp prezervatifi çıkarttı bir yandan elini benim penisime atmış çekiyordu. Kendi penisinide kavradığında birkaç saniye sonra ikimizde gelmiştik, bacaklarımın arasından kurtulup kendini yanıma attığında nefes nefes kalmış bedenimi ona çevirip kafamı göğsüne koydum. Terle karışık tatlı kokusu inip kalkan göğüs kafesi ve benim yorgunluğum ile mayışmıştım, kolunu bana sardığında ise daha fazla dayanamayarak bu kısa maceramızdan sonra uykuya daldım.
🌈
Hepiniz Atakan baskın zannederken bu klişe twist ile hepinizi şaşırttım nedeni ise klişeler yazılmak için vardır :3
Oy atıp yorum yapmayı unutmayın.
-Medya Atakan-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiraz [boyxboy]
Romance-Çok iyi bir anlatıma sahip değildir! Argo ve cinsellik içerir.-