1.8

2.7K 122 16
                                    

🌈


Hayat neydi? Yaptığımız seçimler ve hareketlerle şekillenen bir yol muydu? Yoksa her birimiz kendimiz için yazılmış bir hikayede rollerimizi oynayarak zaman mı öldürüyorduk? Can'a yaptıklarım için ağır bir suçluluk duygusu altında eziliyordum. Ona gidip 'her şey yalandı sen benim kiraz dudaklımsın' dememek için zor duruyordum. Ancak onu bu kadar süredir kandırdığım ve en son oynadığım 'sevgili' rolü yüzünden benden soğumasından korkuyordum.

Bu fikri bana Akın sunmuştu amaç Can'ı kıskandırıp süreci hızlandırmaktı. Ama şimdi plan yönünden sapmış gerçekten bir sahnede kendimi sevgili rolü oynarken buluyordum. Akın bana gerçekten sevgiliymişiz gibi davranmaya başlamıştı. Can ise Gizem ile Cumartesi günü onun evinde buluşmuştu. Nereden mi biliyorum? Gizem bunu tüm okula yayıp onu rezil etmişti.

Duyduğum kadarıyla Gizem işe başlarken Can hâlâ ereksiyon olmamıştı. Bu gayet normaldi o hetero değildi Gizem bunu bilmesine rağmen onu taciz etmişti. Ona benim anonim kartım üzerinden istediklerini yaptırmıştı. İyi ki Gizem'in ağzı çuvaldan farksız arkadaşları vardı da iki cilve karşılığında istediğim lafı ağızlarından alabiliyordum.

Aklıma gelen şeyle Pazar akşamı şekerlememi yarıda kesip yatakta doğruldum ve telefonumu elime alıp Can'a mesaj yazmaya başladım.

Atakan : Eğer gerçekleri bilmek istiyorsan saat 00:00'da parkta ol.
(23:37)

Beni aramaması için telefonumu kapatıp yerimden kalktım odamdan çıkıp zifiri karanlık evde duşa girmek için banyoya girip kapıyı kilitledim. Kısa bir ılık duştan sonra hızlıca çıkıp üzerimi giydim onun her defasında hayran olduğunu belirttiği parfümümü sıkıp telefonumu ve anahtarımı alıp evden çıktım.

Yolda yürürken ona itiraf edeceğim şeyleri düşünüyordum. Ellerim ceplerimde sessiz ve sadece sokak lambalarının aralıklarla aydınlattığı sokakta ilerlerken onun yüzü aklıma geliyordu. Keskin yüz hatları kulakları altında biten keskin çene kemiği, her zaman onu oradan öpmenin nasıl bir his olduğunu merak etmiştim. Onu düşündükçe yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamıyordum belkide olmak istemiyordum.

Parka geldiğimde üzerinde sokak lambası olan banka oturup ellerimi hırkamın ceplerine soktum. Geleceğinden bile emin değildim ama onu burada beklemek bile heyecan yapmama yeterliydi. Şimdi durup geriye baktığımda her gün onun yüzüne bakıp bunları içimde saklayabilmem üstün bir başarıydı. 

Heyecanım her geçen saniye daha da artıyordu. Bir an önce gelsin istiyordum artık, oturduğum yerde sabırsızca sallandım. Gözümü bir an olsun parkın girişinden ayırmıyordum. Önce bir çift ayak sesi doldurdu sokağı daha sonra binanın köşesinden dönen bedeni gördüm. Bu oydu şimdi kalbim çıkacakmış gibi atıyordu. Ellerimi ceplerimden çıkartıp altıma giydiğim siyah kot pantolona sildim. Ellerimi dizlerime vurup banktan kalktım şuan her şey ağır çekimdeydi.

Parlayan gözlerini gözlerime dikti bu karanlıkta yüzünü tam anlamıyla görmesem de ne kadar güzel olduğunu anımsıyordum. Dudaklarını yaladığında gözlerim dudaklarına kaymıştı soğuktan olsa gerek olduğunda daha da kızarmışlardı. "Evet ne için çağırdın beni buraya gecenin bu saatinde?" dedi sesinin içinde öfke kırıntılarını sezebilmiştim.

Zorla yutkundum "Gel oturalım." banka oturduğumda yanımı pat patladım yavaşça gelip yanıma yerleşti. "Evet anlat Atakan." onu izlemekten ne konuşacağımı bile unutmuştum. "Ha, evet şey." gözlerine dalmışken "Evet ney?" dedi.

Nefeslerim sıklaşmış kan kulaklarıma hücum ediyordu şuan ve eminim kızarmıştım da. "Atakan iyi misin sen?" boğazımı temizledim "Be-bendim." sesim tahmin ettiğimden daha kötü çıkmıştı. "Be-bendim Can." yüzü anlamadığı bir ifadeye bürünmüştü. "Anlamadım ne sendin?" bir daha yutkundum artık boğazım o kadar kurumuştu ki yutkunurken acıyordu. "Anonim bendim Can." gözleri şaşırdığını belli edercesine büyüdü "Ne demek bendim!" bağırarak yanımdan kalkıp ellerini saçlarına geçirdi. "Biliyorum yaptığım iğrenç bir şeydi." dedim ancak sesim çok alçak çıkmıştı.

"Kes sesini Atakan!" üzerime gelip işaret parmağını salladı. "Eğer yalan söylüyorsan cidden seni asla affetmem Atakan!" yüzüme bakmaya devam ediyordu ama ben o hariç her yere bakıyordum. "Duydun mu beni?!" omzumdan sarstı "Sen olduğuna ikna et." cevap veremedim. Sadece sessizce bekledim içimden bağırmak gelse de yapamıyorum. Burnunu çektiğinde kafamı kaldırıp ona baktım gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. 

Yerimden hızla kalkıp karşısına geçtim "B-Benim kiraz dudaklım." dedim şefkat dolu sesimle. Ne ara ağladığımı anlamamıştım yaş dolu gözlerini gözlerime çevirip yanağımı sert bir tokat attı. Ses sokakta yankılanmasının ardından kollarını bana sarıp yüzünü boynuma gömdü ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Bende kollarımı beline sarıp yüzümü pürüssüz boynuna gömdüm.

İşte benim cennet krallığım burasıydı bu kokunun altında tüm günahlarımdan arınıyordum. Ruhumu cennete yani onun kalbine taşıyan yoldaki basamaklardı. Cennet bahçelerindeki konaklarımızdı boyunlarımız. Yurdumdu onun boynu, evimdi, asla ait olmadığım bu dünyadaki ait olduğum yerdi...

🌈

İlham gece geliyordu...


Kiraz [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin