2.9

1.2K 45 9
                                    

🌈

Can

İçine girdiğimiz harabe evin koridorunda attığımız her adımda ev daha fazla dayanamayacağının haberini kulağımıza fısıldıyordu. Arkamda Burak kollarımdan birini tutmuş kaçmama karşı önlem alıyordu, dün bana koklattıkları şey kesinlikle kolonya değildi. Yoksa şuan ki vurdumduymaz halimin herhangi bir açıklaması yoktu, iki büyük kapının koridordan ayırdığı odaya girdiğimizde gözlerimle odayı süzdüm. Bir köşede eski bir oturma grubu ve diğer bir köşede de yerde bir yatak duruyordu. 

Kolumdan çekerek beni yatağın üstüne attı, eline aldığı iplerle önce ayaklarımı ve ellerimi bileklerinden bağladı. Ağzımı da bağlayacağı sırada gözlerime baktı dudaklarının kenarları yukarıya kıvrıldı, "Ne yazık." dedi ve bir elini yüzüme çıkartıp yanağıma yerleştirdi. "Sana neler yapabileceğimden haberin yok değil mi?" dedi ve baş parmağı yardımıyla yanağımı okşamaya başladı. Kafamı iki yana salladım, bu hareketim gülümsemesinin daha da büyümesine neden oldu. 

"Olmaması daha iyi." ellerini iki yana açıp "Doğaçlama yapmayı severim." dedi ve önümden kalkıp odadan çıktı. Bende bu sırada yerine gelen bilincim ve kavrama yeteneğim sayesinde olanları düşünmeye başlamıştım. Leyla Atakan'a aşık olduğu için böyle bir şey yapmıştı, peki Burak'a ne vaat etmişti? O böyle basit aşk oyunlarında sahne alacak son kişiydi, eğer bir kazancı yoksa bu kadar saçma bir olaya katılmasının bir mantığı yoktu. Tabii bilemeyeceğim tonla şey varken bunda fazla takılmadım.

Elinde bir şişe birayla dönüp eski koltuklardan birine oturdu, koltuğun çıkardığı sesi umursamadan bir bacağını diğerinin üstüne attı. Gözlerini bana çevirip bir yandan elindeki şişeden yudumlar alıyor diğer yandan beni izliyordu. Yaptığı her hareket beni rahatsız etmeye yetiyordu, susuzluktan kurumuş boğazım artık canımı yakmaya başlamıştı. "Susadın mı?" konuştuğunda ona döndüm kafamı onaylar şekilde salladım, yerinden kalkıp yeniden odadan çıktı. 

Elinde bir bardak suyla geldiğinde içeride çalışan bir mutfak olduğunu anlamıştım. Önümde durdu ve bardağı bana uzattı, bir bardağa bir de gözleri arasında mekik çeken gözlerime bakarak suyu geri çekti ve yere boşalttı. "Ah, ne sakarım yazık oldu." bardağı bir köşeye fırlattı ve koltuğun kolunda duran bezi alıp ağzımı bağladı ardından kalktığı yere dönüp oturdu. Arkasından oraya oturana baktıktan sonra önüme döndüm, gözlerim dolmuştu her şey neden benim başıma geliyordu? Neden tam mutlu oldum derken hayat çelmeyi bacağıma takıyordu? Tabii ailesi bile tek edip dönüp bakmadığı çocuğa kim şefkat gösterirdi ki zaten?  Dizlerimi güçlükle kendime çekip alnımı dizlerime yasladım, gözlerim ağır ağır kapanırken düşündüğüm tek şey Atakan'dı. 

🦇

Gözlerimi araladım ve birkaç kez kırptım, karanlık ortama hakim olmuştu kaç saat uyumuştum bilmiyordum. Kafamı kaldırıp cılız bir ışığın yanında oturmuş kitap okuyan Burak'ı gördüm, üzerindeki bakışları hissetmiş olacak ki kafasını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. "Uyanmışsın, güzel." kitabını kapatıp mumun durduğu masaya bıraktı ve yanıma geldi, elini çeneme yerleştirdi ve ağzımdaki bezi çekip çıkarttı. Parmağı ile dudağımı okşamaya başladı "Seni aşkımla aramda durduğun için öldürebilirim." derin bir nefes alıp bakışlarını gözlerime çıkardı "Aşkın mı?" kurumuş dudaklarımdan bir anda dökülen kelimeler ve dahası sesim beni şaşırtmıştı. Kafasını sallayıp "Bu kadar şeyi aptal Leyla için yapacağımı düşünmedin değil mi?"

Düşünmüştüm, ancak aklıma onun Atakan'a bir şeyler beslediği aklımın ucundan geçmezdi. "Ne zamandır?" dediğimde elini çenemden indirdi "Çok uzun zamandır." kafamı onaylar şekilde salladım. Resmen beni kaçıran adamla muhabbet ediyordum hemde sevgilim hakkında. Bedenini yanıma atıp oturdu ve duvara yaslanıp karşısındaki duvara bakmaya başladı "Neden daha önce açılmadın?" elleriyle yüzünü ovuşturup derin bir nefes verdi "Korktum." gözlerini baktığı duvardan ayırmadan devam etti "Yanına yaklaşmaya korktum, ondan hayır cevabını almaktan korktum." sesi titremişti "Dikkatini çekmek için neler yaptığımı sen dahil tüm okul biliyor. Ben böyle biri değilim Can, beni o bu hale getirdi. Ona beslediğim duygulardan nefret ettim ailemle aram bozuldu yüzüme dahi bakmıyorlar. Babam okuldan atılmamam için bir servet ödedi neredeyse."

Kafasını iki yana sallayıp elinin tersiyle gözünü sildi ve burnunu çekti "Ben mutlu olmak istedikçe daha da batıyorum. Şimdi burada oturmuş kaçırdığım çocuğa bunları anlatıyorum." sarhoş olmuştu belki de bana bunları anlatmasının ve ani duygu değişimlerinin başka bir açıklaması olamazdı. "Siz birlikte mutlu oldukça içimdeki bu duygu beni çürütüyor, o sana aşkla baktığı her an ölüyorum oğlum. Kimseye anlatamıyorum, kimse beni duymuyor, anlamıyor sanki." duyduklarım beni sarsmıştı, ona kızgın olmalıydım. Olamıyordum hatta ona üzülüyordum, ben Atakan ile yaşadığım mutluluğa kapılmışken yalnızken neler çektiğimi unutmuştum.

Bende mutlu olmak için en dibi görmüştüm, onu çok iyi anlıyordum ancak bu beni kaçırdığı gerçeğini değiştirmezdi. "Bırak beni." bakışlarını yüzüme çevirdi gözleri yaşlıydı, elleriyle gözlerini silip kaşlarını çattı. "Belki çok mutlu bir hayatım olmadı ancak bu kadar yakınken savaşmayı bırakmayacağım, hakkım olanı alacağım ve bu yolda önüme kim çıkarsa ezer geçerim." yerinden hışımla kalktı beni de yakamdan tutup ayağa kaldırdı "Önümdeki sensen ezmekten memnun olurum." yatağa yüz üstü yatırdı ve üzerimdekini sıyırdı. Kemerini çıkartıp katladı ve sırtımda hissettiğim acının şiddetini anlatmaya kelimeler yetmezdi, daha bir darbenin acısını yeni hissederken elindeki kemeri ardı ardına indirmeye başladı, benim acı dolu çığlıklarım ve kemerin birbirine çarpma sesi tüm evi inletiyordu.

"Lütfen!" birkaç darbede yorulmuş vücudumun direnci kırılmıştı yalvarmaya başlamıştım. Ağlıyordum her darbede nefesim kesiliyordu "Lütfen, dur!" darbeler durmasıyla ellerinin saçlarımı kavraması bir oldu, kafamı geriye doğru çekti ve kalçamın üzerine oturdu. "Yalvarman beni tahrik etmekten başka bir işe yaramıyor." diliyle yanağımdan dudağımın kenarına bir yol çizdi, yeniden ayağa kalktı ve vurmaya devam etti. Yorgun düşen vücudumun artık dayanacak gücü kalmamıştı, bir darbe daha indirip beni sırtımın üzerine çevirdi son gücümle son kez "Lütfen." diyebilmiştim.

Bu onun yüzünü gülümsetirken yüzüme yaklaştı ve dudaklarıma yapıştı, alt ve üst dudağımı emip ısırıyordu. Gözlerimden akıp giden yaşlarımın yerini yenileri alırken dudaklarımın arasında duran üst dudağını kalan tüm gücümle ısırdım. İnledi ve hızla geri çekilip dudağından akan kanı kontrol etti kaşlarını çatarak bana döndüğünde kaçmak istedim ancak yapamadım. Yanağımda hissettiğim acıyla gözlerim karardı ve nefesim durdu gözlerimi açmaya çalıştım ancak olmadı karanlık büyüdü ve beni içine hapsetti.

🌈

Son demler oynanıyor.



Kiraz [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin