BÖLÜM 23

2K 85 12
                                    

3 yıl sonra…

“Ben çıkıyoruuuum.”

“Bak sakın geç kalma.”

“Tamam.”

“Kendine dikkat et.”

“Tamaam.”

“Çok içme.”

“Tamam anne.”

“Of Buse bak ciddiyim ben.”

   Antredeki boy aynasından bana bir bakış attı. Böyle tek kaşını kaldırıp, en bilmişinden.

“Meliscim, bitanem, sen ne diyorsan öyle. Asıl sen dikkat et de depresyondan ölme.”

“Hahaha çok komik.”

  Buse kocaman bir kahkaha patlattı.

“Komik tabi.”

“Bööö.”

  Yanaklarımı sımsıkı sıkıp bir öpücük kondurdu.

“Ciddiyim ben, çıkıyorum. Çetin ağaç oldu aşağıda.”

“Tamam, selam söyle Çetin’e.”

  Mutluluktan ışıldayan gözleriyle gülümsedi.

“Söylerim.”

  Kapanan kapının arkasından bakakaldım bir süre.

 **

“Melis kapıya bak kızım.”  

  Mutfaktan seslenen anneme bağırdım.

“Tamaaam.”

   Aceleyle kapıya koşup kapıyı açtım.

“Kimmiş?”

  Annemin sesine aldırmadan karşımdaki kişinin perişan görüntüsüne odaklanmıştım. Bunun bir açıklaması olmalıydı değil mi?

“Melis, Ömür gitti.”

  Anlamaya çalışarak yeşil gözlerine baktım.

“Buse? Kendine gel bi.”

“Ömür gitti Melis. Gitti.”

  Kollarıma atılan en yakın arkadaşımı sımsıkı sardım. Dakikalarca ağladı omzumda. Dakikalarca durduk o şekilde. Bir yandan onu teselli etmeye çalışıyor ancak doğru kelimeleri bulamıyordum. Diğer yandan kulaklarımda iki kelime çınlıyordu. Ömür. Gitti.

**

   Aklıma doluşan anıları başımı iki yana silkeleyerek kovmaya çalıştım. Doğum günümden yalnızca iki hafta sonra yaşanan bu olayı hatırlamak artık sadece acı veriyordu. Sadece acı. Gözlerimi yumup akmak için bekleyen gözyaşlarımın aşağı inmesine engel oldum. Artık ağlamayacaktım. Onun için ağlamaya bir son vermeliydim. Beni, bizi bırakıp Amerika’ya giderken aklından ne geçiyordu bilmiyorum. Ama üç yıldır ondan en ufak bir haber dahi almamış olmamızın yanı sıra öldü mü kaldı mı onu bile bilmiyorduk. Ama bildiğim ve emin olduğum tek bir şey var ki o da onu sevmekten bir an bile vazgeçmediğim. Ki o hala aynı duyguları benim için de besliyor mu, işte bu da meçhuller arasında.

  Vee sanırım Çetin’i de anlatacağım. Buse’nin bir yıldır beraber olduğu çocuk. Buse o gün bize geldiğinde hayatında yeni ve kocaman bir adım attı. Bir ay kadar süren depresif günlerin ardından tekrar normale döndüğünde benim okuluma geçti. Okuduğu mimarlık bölümünden Çetin ile tanışmaları ise Yeşilçam’ı aratmayacak türden. Ellerinde kitapları olan genç ve gururlu kız aceleyle köşeyi dönerken tanımadığı bir çocuk ile çarpışır. Kitapları yere saçılırken genç adam eğilerek genç kıza yardım eder. Nihayet gözler kesişir ve bam! Böyle de klasik bir hikaye işte. Ama ne yalan söyleyeyim bence gayet romantik.

TATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin