16.BÖLÜM: ACININ KIRIKLARI GÖKYÜZÜNDE

496 19 89
                                    

Hellüüüüüüüüüü :):):):):):):):)

Ben geldimmmmmmmmmm. Baya uzun bir bölümle geldim. Kendinizi hazırlayın. Bölüm sonunda bir duyuru sizi bekliyor olacak.

Bölüm şarkıları; Harry Styles- Falling

Sanna Nielsen- Undo

Musmutlu okumalar.

Musmutlu okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

16.BÖLÜM: ACININ KIRIKLARI GÖKYÜZÜNDE

Saniyeler önce bir pencereye vurmuştum. Hissettiğim ten onunkiyken tenime yazılan acılar ikimizindi. Benim elim kesilmişti, onun ise sesi. Parçalanıp ayaklarımın dibine düşen varlığını o an önemseyemedim. Yaşadıklarımın ağırlığı düşüncelerime işkence ederken boydan boya kanla kaplanan yüzüne bakmayı reddetmiştim.

Biraz daha yürüdüğümde odanın kapısı ile aramda santimler kalmıştı ama sırtımda hissettiğim yanma elimin acısını perdeliyordu.

Onun gizledikleri bende ilk yarayı açmıştı. Onun söylemedikleri onu ise dağıtmıştı. Benim fotoğrafımı telefonuna koyacak kadar kendine yakın hissederken o kişinin ben olduğumu gizlemesini anlayamıyordum.

Aynı fotoğraf karesinde olmamızın gerçeğini bile kavrayamıyordum. O kişinin ben olduğuma bu kadar emin olmasını da anlamıyordum, beni bir karede saklamasının izahını duymak istiyordum ama ona dönecek gücüm yoktu.

Sol elimle kapının kulpunu çevirmek istediğimde, "Bekle," dedi ama sesine aldırmadım. "Göründüğü gibi değil," dediğinde dudaklarıma acıdan destek alan bir tebessüm yerleşti. "Gök, bana sırtını dönme. Bunu yapma." Kapıyı açtığımda odanın içinde bir sakinlik vardı. Sakinlik bedenimin gözükmesiyle kayboldu. Beni ilk fark eden Behiç olurken yüzünü saran endişeyi de beraberinde getirdi.

"Gök!" dediğinde hepsinin yüzü bana doğru dönmeye başladı. Behiç'in attığı büyük adımlarla Destan'ın tutuk halini seçebildim. Görüşüm netti ama beynim gördüğünü algılamıyordu. Bir temas sağ elime doğru değdiğinde başka bir baskı onu çekti. "Küçük Gök," diye ağlamaklı konuşan Destan'ı aradım. Gözlerimi hafif yana doğru döndürünce ne zaman ağladığını anlamadığım arkadaşımın yüzü gözüktü. "Elin kesik," demeye çalıştığında hıçkırığı boğazına baskı yaptı. "Kanıyor. Gök, elin kanıyor."

"Bir saniye," diyerek başımdaki kalabalığı Fırat sakinleştirmeye çalıştı. Her yerde cam vardı. Ben kafamı kaldırıp da ona bakmak istemiyordum. Benim varlığımı görsün de istemiyordum. "Banyoda cam var mı?" dediğimde çatlak sesimle Ferit şaşkınca beni inceledi. "Cam olmadığı bir yere gitmek istiyorum."

"Hastaneye gideceğiz şimdi çiçeğim," diyen Behiç'in gözlerindeki acının da sebebi o değil miydi? Beni iterken düşmemi umursamadığı gibi acımı da umursamazdı. "Odanın camı boydan boya yerde," dediğinde Selim'in bedeni hemen arkamda durdu. "Havluyu sıkı sar," derken Berkan'ın elinde anahtarla bana yaklaştığını görmemle kafamı tekrar eğdim. "Gitmek istemiyorum."

BENİ GÖRÜYOR MUSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin