29.BÖLÜM: VEDA PERDESİ

278 9 11
                                    

HELLLLÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜ :)

Uzun sürdü fakat geldik. :) Bölüm çok uzun lütfen acele etmeden sindirerek okursanız sevinirim. Biliyorum bu kadar da uzun yazmazdım ama iki bölümü kısarak otuzuncu bölümü sezon finali yapmaya karar verdim. Hem uzayan süreye daha uzun bölümler getirmek vicdanımı biraz hafifletti. Evet, bir sonraki bölüm ikinci sezon finalimiz. Hadi bölüme geçin, sonunda buluşuruz.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın.

Bölüm şarkısı: SVRCINA- There for you

Musmutlu okumalar.

Musmutlu okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

29. BÖLÜM: VEDA PERDESİ

Bazı cümlelerin yer çekimini ortadan kaldırma özelliği vardı. Ayaklarınız yere basardı ama ruhunuz bir süre bulunduğu bedenden kopardı. Bu anlara belki çok şahit olmuştum, belki de sadece öyle olduğunu düşünerek yaşamıştım. Tüm bunlara rağmen elimi sıkıca tutmuş Ezrak'ın bedenine bunlar olurken gözlerinin mavisinde siyah noktalar belirmeye başlamıştı.

Ezrak, yüzleşmekten kaçmıyordu, o tüm bunlarla yaşamayı öğrenmişliğin tanıdık hissinden uzaklaşmak için uğraşıyordu. Karşısında duran kadının annesi olduğunu biliyordu. Birkaç adım uzağındaki babasının da annesine özlemle baktığını görebiliyordu. Serdar ise yaşadığı duyguların ağırlığını taşımaktan zorlanmazdı ama şimdi o yükü istemediğini gösteriyordu.

"Annesi mi?" Cihat Komiser'in sesi ile irkildiğim halde gözlerimi ona çevirmedim. Ezrak'ın gözlerindeki gecenin parçalarının yansıması dururken onlara dönmek istemedim. "Sizin yurtdışında olduğunuzu zannediyorduk." Cihat Komiser konuşuyordu ama asıl mesele şuydu ki o da şaşkındı. Biraz ötesindeki Aykut Müdür'ün parmaklarının sarılı olduğu bardağı sıktığını görüyordu.

"Evet, çok kısa bir süre önce geldim." Leylan Hanım tüm hareketsizliğe rağmen attığı gür adımlarla yanımıza geldi. O an elime sarılı parmaklar hareket ederek tenimden uzaklaştı. Ezrak'ın sabah karşılaştığı sahneyi yaşamamış gibi annesinin araladığı kollara girdi. Şaşkınlıkla havalanan kaşlarıma rağmen Leylan Hanım ile göz göze gelmedik.

"Burada kalmalarına gerek yok," diyen Cihat Komiser sonunda hareket ederek kaçamak bir bakışla Serdar'a doğru baktı. Onu takip ettiğimde beyaz teninin bile rengi solan Serdar'ın bakışları sarılan ikilideydi. Arkasındaki Lina'nın ona destek çıkan halinden medet umarak tekrar Ezrak'a döndüm.

Annesi sıkıca sarılmıştı Ezrak ama o dimdik, sopa yutmuş gibi duran bedeninin dilini okuyacak kadar tanımıştım onu. Leylan Hanım biraz geriye çekildiğinde Ezrak annesinin saçlarının kenarına elini yasladıktan sonra eğilerek tepesini öptü. Bunu oldukça doğal bir hareketle yapmıştı ki sanki sürekli yapılan bir şeyin tekrarı gibiydi. Dudaklarının kenarı kıvrılan Leylan Hanım'ın ise zaten bunu beklediği anlaşılıyordu.

BENİ GÖRÜYOR MUSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin