Bir kalemin yere düşmesiyle başlayan maceraları, camlarda kendi yüzlerinin yansıması yerine birbirlerini görmeleriyle mucizeye dönüştü.
İlk önce gözleri buluştu, çok geçmeden de hisleri.
İki farklı ülke, onları birbirinden ayıran gündüz ve gece gibi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Açılın ben geldim, aynı bu şekilde giriş yapıyorum arkadaşlar :):)):))
Sonunda bölüm geldi. Dinlenme sürecime kısa bir tatil de eklenince gelmesi biraz geçikti ama biz döndükkkkkk. Hemen dans ederek içeriye koşun. Oy ve yorum yapmayı unutmayın.
Bölüm şarkıları;
Faith Marie- Antidote
Demi Lovato- Skyscraper
Musmutlu okumalar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
17.BÖLÜM: TENİNE YAZILMIŞ HASRET
Sakladığımız her söz, sır olmak yerine sızı olur.
Parmaklarımı hafifçe pürüzsüz yüzeye sürterken tenimin hissettiği soğukluk gözlerime kadar ulaşmıştı. Pencerenin önünde yere öylece oturmuş kendi aksime duygusuzca bakıyordum. Kendi yüzümü görmek bana ağır geliyordu. Görmek istediğim kişi kendim değildim.
Saatler durmak istemeyerek peş peşe ilerlediğinden bu yana dört gün geçmişti. Bu kadar süredir camlarda sadece ben vardım. Ellerimi camların üstünden çekemiyordum, Ezrak'ın teni her an tenimde hissedilecek gibi geliyordu. Gözlerimi kapatsam onun parmakları yanaklarımda gezinecek, gözlerimi açtığımda mavileriyle ansızın göz göze gelecek gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum.
Onu hatırladığım an kaybetmiştim. Bedenlerimizin uzaklığının farkındaydım, bunu bu kadar derin hissettiğimde de canımın bu kadar yanmasını beklemiyordum. Ezrak yoktu, Ezrak'ın sesi yoktu, Ezrak'ın teninin sıcaklığı yoktu.
Ezrak hiçbir şekilde yoktu.
Varlığına bu kadar alıştığımın bilinciyle yüzleşmek zor gelmişti. Yemek yemeğe çalıştığım her an kulaklarımı saran sessizlik onun yokluğunu resmen acımadan yüzüme vuruyordu. Ona bu kadar bağlandığımı gördüğüysem bile galiba göz ardı etmiştim. Onun gitme ihtimalini düşünmem lazımken, gittiğinde öylece kalakalmıştım.
