10.Bölüm "Asistan"

1.8K 263 162
                                    

Duyduğum şeyle sinir kat sayım artarken, Yoongi'nin odasına doğru yöneldim. Ne demek onun asistanı olarak çalışacağım?

Kapıyı çalmadan açtığımda, telefon görüşmesi yaptığını gördüm. Beni gördüğünde kaşları çatılmış, hâlâ telefonla konuşmaya devam ediyordu. Bogum'u arkamda bırakmıştım. Şu an nerede olduğunu bilmiyordum. Sonunda telefonu kapattığında bana sinirle baktı.

"Kapı çalmak diye bir huyun yok mu senin?!"

"Üzgünüm, aniden birinin asistanı olduğumu öğrendim. Ne yapabilirim?!"

"Bunun için mi? Önce telefonu suratıma kapat, ha bir de "Sus" dedin bana?"

Kaşları havalanınca gözlerimi devirdim.

"İşimden neden aldın beni? Gayet de mutluydum!"

"Tabii, 'Sunbaenim beni yarın kesin azarlayacak' gibi cümleleri de ben söylüyordum, değil mi?"

"Bu seni neden ilgilendiriyor ki?"

Gözlerini sıkıca yumdu. Bana doğru bir adım attığında geriledim.

"Farkındaysan, şu lanet labirentten kurtulmak için birlikte hareket ediyoruz. Sürekli birlikte olmak zorundayız, böylece kurtulmak için çabuk çözüm bulabiliriz. O küçük iş yerinden kurtulmak senin için, büyük mutluluk getirmesi lazımdı. Burada hem onun 2 katı maaş alacaksın, hem de labirentten kurtulmanın yolunu bulacaksın."

Bir şey diyemedim, çünkü haklıydı... Ama yine de altta kalmamam gerekiyordu.

"Labirentten kurtulana kadar burada çalışacağım sadece."

"Tamam." Diyerek onayladı.

"Peki ne yapacağım ben?" Ona sorduğum soruyla gözleri odayı taradı. Boş bir alanı gösterirken konuştu.

"Şuraya bir masa ayarlayacağım, bilgisayar falan. Şirketin haberlerini yaparsın, eski işindeki gibi."

Gözlerimi büyüttüm.

"Seninle aynı odada mı çalışacağım?"

"Evet? Bir sorun mu var?"

"İstemiyorum!"

"Saçmalama İseul, burada çalışacaksın. Hem artık senin patronunum, sen de benim asistanımsın. Yanisi, burada çalışmak zorundasın."

Bu neden hep haklı çıkmak zorunda yah! Derin bir 'hah' dedikten sonra masasına ilerledi. Masasının üzerinde bulunan şirket telefonunu alıp birilerini aramaya başladı.

"Odamın içerisine; çalışma masası, sandalyesi, masaüstü bilgisayar ve kırtasiye malzemelerini getirin."

Yoongi telefonu kapattığında tekrardan bana döndü.

"Taşlar yanında mı?"

"Evet." Dedim, elim çantama giderken.

"Tamam, şimdi çıkarma. Daha sonra inceleriz."

Kafamı sallayarak onaylarken, kapı açıldı. Az önce Yoongi'nin söylediği bütün malzemeler gelmişti.

Bu kadar kısa bir sürede miydi?

Gelen kadın ve adam malzemeleri yerleştirirken, kadın bana imalı bir şekilde baktı. Anlaşılan burada böyle gözlere hep maruz kalacaktım.

5 dakika sonra masayı dekore ettikten sonra selam vererek odadan çıktılar.

"Yoongi, o kadın bana imalı bir şekilde baktı. Eminim ki, şirketteki herkes de aynı şekilde bakacaktır. Şim-"

Sözümü kesen Yoongi'nin diyeceklerini bekledim.

"Bu zamana kadar, yanımda bir kız görmedikleri içindir. Kız arkadaşlarımı iş yerine getirmem. O yüzden, fazla takmamaya çalışma."

Kız arkadaşlarımı iş yerine getirmem.

Neden bu cümlesine takıldım sadece? Kafamı iki yana sallayıp, kendime gelmeye çalıştım. Odadan çıkmadan önce konuştum.

"Ben gidiyorum o halde."

"Nereye?"

"Evime. İlk günden işe mi başlayacağım."

Saçlarını karıştırdı. Hadi ama!

"Pekâlâ... İlk günden başlama, ama bir şey daha yapmamız lazım. Yani daha doğrusu sizin..."

Gözlerim hâlâ saçlarındayken, dudaklarım aralandı.

"Neymiş?"

"Sen ve Bogum, artık dün geldiğiniz evde benimle yaşayacaksınız."

"Nedenmiş o?"

"Böylelikle aynı anda uyuyup, beraber hareket ederiz. Birbirimizi o labirentte beklemeyiz en azından."

Söylediği şeye kafamı salladım, onay vermişcesine. Yoongi'ye doğru bir adım attım. Saç takıntımın olduğunu bile bile, saçlarını karıştırmıştı. Parmak uçlarımın üzerine çıkıp, boylarımızı eşitledim. Yoongi'nin yutkunma sesini duyduğumda ister istemez kasıldım. Ellerimi saçlarının üzerinde gezdirip, saçlarını düzelttim. Geri çekildiğimde hâlâ bana bakıyordu.

"Saçların bozulmuştu." Dudaklarımı ısırarak konuştuğumda, gözleri dudaklarıma kaydı.

"Dudaklarını ısırma." Emir verir bir şekilde konuştu. Anlam vermeksizin gözlerine baktığımda, gözlerini kapattı.

"Benim de takıntım var." Dudaklarımı ısırmayı bıraktığımda o da gözlerini eş zamanlı açmıştı.

"O halde ben gidiyorum şimdi, akşam zaten yine birlikteyiz."

Tebessüm etti.

"Bundan sonra hep birlikteyiz..."

𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐈𝐧 𝐌𝐚𝐳𝐞「 MYG 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin