Iseul'dan
🖤💭
Labirente geldiğimizden beri 5 dakika geçmişti. Ve hâlâ aynı yerde duruyorduk.
"Yoongi daha ne kadar duracağız acaba? Neyi bekliyoruz ki biz?"
Bu aynı soruyu kaçıncı soruşum bilmiyorum, ama o aynı cevabı vermekten yorulmamıştı.
"Az daha sabret."
"Off!" Sesli bir şekilde ofladıktan sonra Bogum sanki bir şeyi fark etmiş gibi heyecanlı bir şekilde konuştu.
"Yoongi, taşlar nerede?!"
Dediği şeyle gözlerimi büyüttüm. Taşlar tamamen aklımdan çıkmıştı. Sahi neredeydi? Yoongi cevap vermek için dudaklarını araladı.
"Taşları bekliyoruz bir nevi."
"Nasıl yah?"
Yoongi göz devirdikten sonra arkasına döndü ve kendi kendine söylendi.
"Sonunda!"
Arkama döndüğümde gördüğüm kişiyle gözlerim büyüdü.
Kim Taehyung?
Nasıl yah?!
"Merhaba." Dedi gözlerimin içine bakarak. Ellerinde taşlar vardı. Bu nasıl bir denklemdi böyle?
"Neler oluyor burada? Sizin burada ne işiniz var?" Dedim yanına yaklaşarak.
"Bu da kim?" Bogum, Taehyung'u tanımıyordu henüz.
"Sen mi anlatırsın, ben mi?" Taehyung, Yoongi'ye baktığında, bana bakarak konuştu.
"Ben taşlarla ilgili araştırma yaparken Taehyung, labirenti öğrendi. Buraya geleceğini bildiğimden, yardım istedim. O da taşların yön bulma özelliği olabileceğini ve bunu araştırmak istediğini söyleyince de taşları ona verdim."
Duyduğum şeyler karşısında hâlâ şoktayken Bogum, hayran olmuşçasına konuştu.
"Bu harika! Peki bulabildiniz mi? Yani yön bulabiliyor mu şimdi?"
Taehyung kafasını salladı.
"Evet, bulabiliyor."
Aklıma takılan soruyla Yoongi'ye döndüm.
"Taehyung hemen sana inandı ve yardım etmeyi kabul mu etti?"
Yoongi öksürünce, Taehyung onun yerine konuştu.
"Aslına bakarsan, ilkin inanmadım. Bu yüzden taşlarla ilgili araştırma yapmak istedim. Yön bulma özelliğini keşfedince emin oldum diyebilirim."
Anladım, dercesine kafamı salladım. Yoongi'nin kaçırdığı gözleri, bir şey sakladığının göstergesiydi. Neden kalbim durduk yere acıyordu?
"O halde hadi başlayalım." Bogum'un önerisi üzerine harekete geçtiler. Arkada Yoongi kalmıştı, onun yanına gittim.
"Yoongi, benden ne saklıyorsun?"
Yoongi gözlerime baktı. Kafasını hayır, anlamında salladı. Bir şey demeyip Taehyung ve Bogum'un yanına gitti. Onlar önümde yürürken, arkalarından yavaşça ilerliyordum. Taehyung'un elindeki taşlardan oluşan cümle, bir kalıp şeklini oluşturmuş, üzerinde küçük bir pusula vardı. Pusulanın kırmızı ucu, bize doğru yolu gösteriyordu.
Birden yanıma Taehyung geldi, elindeki taşları Yoongi'ye vermişti. Yoongi ve Bogum, hemen önümüzdeydi.
"Iseul, biliyor musun? Biz aslında önceden tanışmıştık."
"Ne? Iyi de, ben niye hatırlamıyorum ki?"
"Kedi maması desem? Hani markette benim yerime ödedin yaa..."
O gün kahve alacağım için geri döndüğüm markette kredi kartı geçmediği için, kedi mamasının parasını ben ödemiştim. Ama maske ve şapka kullandığı için pek de yüzünü görememiştim.
"Ahh evet, hatırladım şimdi. Sen miydin o?"
"Evet, ama bunun için sana teşekkür edemedim. Borcumu nasıl ödeyebilirim?"
Saçlarını karıştırdığında, gözlerim saçlarına kaydı. Gözlerimi kaçırıp zorlukla konuştum.
"Borcun yok, kediciğe ufak bir hediyem olsun."
"Olmaz, kahve ısmarlayayım en azından."
Kafamı hızla sallayıp, Yoongi ve Bogum'un yanına gittim. Taehyung'un saçları hâlâ dağınıktı ve ben buna dayanamıyordum.
"Yah Iseul! Yakında buradan çıkacağız!" Bogum'un neşeli konuşması üzerine zoraki bir gülümseme sundum.
"Huzursuz gözüküyorsun. Bir şey mi oldu?" Yoongi bana baktığında, gözlerimle Taehyung'u işaret ettim. İlkin anlamamıştı, o yüzden kulağına uzandım ve fısıldadım.
"Saçlarını dağınık, acaba düzeltsem? Yanlış anlar mı?"
Ondan uzaklaştığımda bir bana baktı, bir de Taehyung'a.
"Bilerek yapıyor..." Fısıldayarak konuştuğunda tam ne dediğini anlayamamıştım.
"Hey Taehyung!" Yoongi birden Taehyung'a seslendi.
"Efendim Yoongi?"
"Saçlarını düzelt."
"Ne?"
Yoongi'nin dediği şeye Taehyung şaşırmıştı, ben de şaşırmıştım.
"Saçların bozulmuş, düzelt diyorum. Iseul'un takıntısı var."
"Ahh pekâlâ..."
Taehyung saçlarını düzeltmeye başladığında, bir tutam saçı aralara karışmıştı. Gidip onu düzeltsem kendimi daha iyi hissedecektim. Taehyung'un yanına yaklaştım. Elimi saçına uzatacakken Taehyung öylece bana bakıyordu. Mahçup bir şekilde gülümserken, elimi tutan Yoongi'yle geriye doğru sendeledim.
"Ben yaparım." Yoongi, Taehyung'un tam da o saç tutamını düzeltirken onun bu davranışına şaşırmıştım. Taehyung da Yoongi'ye anlamaz bakışlar atıyordu.
Çan çalmadan önce Yoongi'nin bana doğru fısıldar gibi konuşmasını işittim.
"Bundan sonra kimsenin saçına dokunma."
Neler oluyordu böyle?
🖤💭
Yoongi ne de güzel yalan söylüyor yahu hshsj
Seviliyorsunuz, bye!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐈𝐧 𝐌𝐚𝐳𝐞「 MYG 」
FanfictionBu labirentten kurtuldum diyelim, peki ya kalbimdeki labirent? Oradaki labirentten nasıl kurtaracağım seni?