🖤💭
Hepimiz labirente gelmiş ve yine Taehyung'u bekliyorduk. Henüz tahminimce 5 dakika olmuştu daha.
"Daha ne kadar bekleyeceğiz acaba?" Yoongi kendi kendine konuşunca, Bogum atladı.
"O da bizimle aynı yerde yaşasın, böylelikle geç kalma gibi bir sorunumuz olmaz."
Mantıklıydı.
"Aslında mantıklı." Dediğim gibi Yoongi'nin öldürücü bakışlarına maruz kalmıştım. Ne diye öyle bakıyorsa...
"Saçmalamayın, öyle bir şey olamaz."
"Neden ki?" Bogum, tekrardan sorunca gözleri hâlâ benim üzerimdeydi.
"Ev yeterince küçük. Birini daha kaldıramaz."
"Bence asıl bu saçma, ama sen bilirsin tabii. Ev senin."
Aklıma gelen şeyle konuştum.
"Bir grup açmıştım, hatırlıyor musunuz? Ona Taehyung'u alayım, böylelikle birbirimizden haberimiz olur. Ne dersiniz?"
"Bu olabilir." Yoongi'den onay gelince, Bogum hemen yanıma gelip koluma girdi.
"Giderek bana benziyorsun, hee."
"Ne olarak?"
"Tabii ki, zekandan bahsediyorum!"
Yoongi ilk defa kahkaha atıyordu. Bu Bogum'un da dikkatini çekmişti.
"Sen gülmeyi bilir miydin Yoongi?"
"Senin beynini kullandığın kadar gülüyorum işte." Yoongi'nin cevabına gözlerim Bogum hariç her yerde geziniyordu.
"İyi de, ben beynimi kullanıyorum. Ama sen hiç gülmüyorsun, ne demek istedin Yoongi?"
"Anlasaydın, şaşardım zaten."
Acilen ortamdaki gerginliği dağıtmam gerekiyordu! Tam müdahele olacakken, arkadan ses işitmemle sustum.
"Ben geldim!"
Bogum gülümseyerek cevap verdi.
"Hoş geldin."
"Geç kaldın." Yoongi yeniden buzdolabılığını konuşturmuştu işte.
"Ben sizin ne zaman geldiğinizi nereden bileyim ki?"
Taehyung da haklıydı.
"İşte benim bir fikrim var. Üçümüzün bir grubu var, oraya ekleyeceğim seni. Böylelikle senin de haberin olur. Nasıl?"
"Gerçekten harika fikir Iseul. Zeki kadınlara bayılırım."
Bir anda yaptığı iltifat beni afallatırken, bir şey diyemedim. Yoongi de sessiz kalmıştı. Bogum yanıma gelip, kulağıma fısıldadı.
"Şimdi ben seni Yoongi ile mi, yoksa Taehyung ile mi shipleyeceğim?"
Kolumla onu dürttüm.
"Saçmalama Bogum!"
"Sen de haklısın aslında Iseul, biri buzdolabı kadar soğuk, diğeri fırın kadar sıcak! Nasıl karar verebilirsin ki hemen?"
"Sen cidden kafayı yemişsin!"
Yanından hızlıca ayrılıp Yoongi ve Taehyung'un yanına ilerledim. Bogum da hemen yanıma gelip, triplere girdi. Pusulayı takip ederken, sola döndük.
"Bu ne zaman çıkışa getirecek bizi?" Sorduğum soruya Taehyung gülümseyerek cevap verdi.
"Tahminimce 3 gece daha var Iseul. Sonra ne olacağını hepimiz öğreneceğiz." Son cümlesini Yoongi'ye bakarak söylemişti.
Daha sonra aramızda sessizlik oluştu. Hepimiz sadece pusulayı takip ediyorduk. Hepimiz bir an önce bu labirentten kurtulmak istiyorduk.
"Bu arada sana kahve borcum var, unutmadım. Yarın müsait misin?"
Taehyung sessizliği bozunca, saçlarımı bozmadan bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım.
"Tabi-"
"Gelemez." Benim yerime yeniden Yoongi cevap verince üçümüz de ona döndük.
Neden gidemezdim?
"Neden Yoongi?" Taehyung kaşlarını kaldırarak konuştu. Yoongi ise bana bakarak cevap verdi.
"O benim asistanım ve yarın müsait değiliz."
"Pekâlâ... Ertesi gün?"
"Toplantımız var."
"Diğer gün?"
"Gezi var."
"Öbür gün?"
"Taehyung, ben olduğum sürece Iseul sana asla müsait olmayacak. Bunu aklından çıkar."
Dediği şeyle gözlerim Yoongi'yi buldu. Şu an karşılıklı bir şekilde durup, birbirlerine hırsla bakıyorlardı. Ben ve Bogum ise onları sadece izliyorduk. Bogum'un kulağıma söylediği şeyi tam anlamamıştım bile.
"Sanırım ben, buzdolabı ile seni shiplemeye karar verdim."
"Kararını mı değiştirdin Yoongi?"
Taehyung neyden bahsediyordu? Tam da o sırada çan çaldığında Yoongi, kararlı bir şekilde konuştu.
"Sadece üstüme düşeni yapıyorum..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐈𝐧 𝐌𝐚𝐳𝐞「 MYG 」
Fiksi PenggemarBu labirentten kurtuldum diyelim, peki ya kalbimdeki labirent? Oradaki labirentten nasıl kurtaracağım seni?