🖤💭
Yarım saattir uyanmış, labirent ile ilgili konuşuyorduk.
"Labirent kendi kurallarını koymaya başlıyor, ne demek Yoongi?"
Yoongi, sanki bunu beklememiş gibiydi. Gözlerini kısıp, olduğu koltukta geriye doğru yaslandı.
"Çan, çalması gereken saatten yaklaşık 20 dakika erken çaldı. Bunun başka açıklaması olamaz."
"Yoongi haklı, hem taşların yerini de biliyoruz. Onları kolayca bulabilir ve çıkışımız kolay olabilir."
Bogum, heyecanla anlattığı şeye karşı içimdeki şüpheyle sordum.
"Cümleyi kurduktan sonra hemen çıkacağımız ne malûm? O cümle, bize bir şeyden bahsediyor bence. Boş yere olduğunu sanmıyorum."
"Sen bu aralar fazla mı zekisin, ne?" Yoongi, kurduğum cümleye tam da böyle cevap vermişti! Burun kıvırarak konuştum bu sefer.
"Ben her zaman zekiydim!"
Aramızdaki gerginliği Bogum dağıttı.
"İşe geç kalıyoruz, hadi çıkalım. Daha evlerimize gidip, üstlerimizi değiştireceğiz."
Bogum ayaklandığında, ben de ayağa kalktım. Yoongi hâlâ koltukta oturuyordu. Yüzü bembeyaz gözüküyordu.
"Biraz düzgün şeyler ye de, yüzün renklensin." Bu dediğim şey onu afallatırken, ne diyorsun der gibi bana bakıyordu. Dediğim şey bana da saçma geldiğinde, hemen evden çıktım. Bogum beni arabasıyla evime bırakırken, yaşadığımız şeyleri yeniden aklımda canlandırdım, ve bir sonuca varmaya kalkıştım.
Pek de bir işe yaradığını söylemezdim. Üstümü değiştirip, evden çıktım.
...
Şirkete gelmiş, kendi odama çoktan çıkmıştım. Yoongi yarım saattir yoktu, daha gelmemişti bile. Önümdeki bilgisayar ile, haber sitelerini gezerken kapı açıldı birden. Yoongi olduğunu sanıp ayağa kalkarken, gelen kişi Bay Seo Joon'un asistanı olduğunu gördüm. Elindeki dosyayı bana uzatıp, sevecen bir şekilde konuştu.
"Bu dosyada Yoongi Bey'in imzalaması gereken yerler var. Ona verirsen, sevinirim."
"Tabii ki, teşekkür ederim."
Gülümseyerek odadan çıkacakken, yerinde duraksadı ve arkasına dönüp bana doğru yaklaştı.
"Acaba Yoongi Bey ile aranızda ne var?"
Ha?
"Ne? Yani bizim aramızda bir şey yok ki..."
Kafasını salladı, anladım dercesine.
"Şirket, sizin sevgili olduğunuz haberi ile çalkalanıyor da. Bir sormak istedim."
Reddettim hızlıca.
"Biz sevgili falan değiliz."
"Peki." Tekrardan gülümsedikten sonra odadan çıktı. Hemen 2 dakika sonra da Yoongi gelmişti. Elindeki kahve bardaklarından birini masama koyarken konuştu.
"Biraz iç de, belki aklın daha fazla çalışır."
Gözlerini kısarak söylediği söz, sabah ona söylediğim sözü aklıma getirirken, utanmamı engelleyemedim. Konuyu değiştirmem lazımdı hemen!
"Yoongi, şirkette dedikodular dolanıyormuş."
"Ne dedikodusu?" Dedi bilgisayarıyla ilgilenirken.
"Bizim sevgili olduğumuza dair..."
Yüzünde çarpık bir gülümseme yerleşti.
"Yani?"
"Yani mi? Yoongi, sen ve ben..."
Oflayarak kafasını bilgisayardan kaldırıp, bana baktı.
"Iseul, konuşur konuşur, susarlar. Abartma bu kadar."
"Ahh peki..." Aklıma dosya gelince, dosyayı elime alıp masasına doğru ilerledim. Dosyayı ona uzatıp konuştum.
"Bu dosyada imzalaman gereken şeyler varmış."
Yüzüme bile bakmadı.
"Koy şuraya, bakarım ben."
Buzdolabı işte! Adımlarımı yeniden kendi masama yönlendirdim, sandalyeme oturup, haber sitelerinde dolaştım. Bugün yapacağım tek iş, piyasadaki para değerlerini karşılaştırmak ve bunu bir dosya haline getirmekti. Oldukça kolaydı benim için.
Işime başlarken, Yoongi'nin ayağa kalktığını gördüm. Hemen bana dönüp konuştu.
"1 saat sonra toplantım var. Orada olup konuşulanları detaylı bir şekilde not alacaksın, tamam mı?"
"Peki."
...
Şu an toplantıdaydık. Ve daha önce hiç duymadığım kelimeler geçiyordu konuşmalarda. Yoongi, detaylı bir şekilde konuşulanları not almamı istemişti ama bunu pek de becereceğimi düşünmüyordum. Bu yüzden, gizlice telefonuma ses kaydı alıyordum. Anca bu sayede detaylı bir şekilde notları toparlayabilirdim.
Yoongi'nin hemen karşısında oturan adam, habire bana bakıyordu. Gözlerimi kaçırıp, kafamı not aldığım deftere gömdüm. Ne diye bakıyorsa?!
"Efendim, sunum bu kadardı. Umarım sevmişsinizdir."
Bay Jackson, toplantıyı sonlandırırken Bay Seo Joon da konuştu.
"Birlikte güzel bir iş yapabileceğimize inanıyorum."
Yoongi, sessiz kalmayı tercih etmişti. Gözlerim yeniden o adama gitti, bana bakıp bakmadığını sorgulamak için. Yine bakıyordu işte!
El sıkıştıktan sonra ayağa kalktılar. Herkes teker teker odadan çıkarken, Bay Jackson, Bay Seo Joon, Yoongi ve bana bakan o adam kalmıştı.
"Seni burada ilk defa görüyorum. Adın ne?"
O adam konuştuğunda, cevap verecekken Yoongi araya girdi.
"Neden soruyorsunuz Taehyung Bey?"
"Sadece dikkatimi çekti, Yoongi Bey."
Kaşlarını kaldırarak cevap verdiğinde, Yoongi sinirden gülmüştü.
"Mümkünse çekmesin."
Kim Taehyung olduğunu öğrendiğim adam, gülerek odadan çıktı. Bay Jackson ve Bay Seo Joon, bir bana bir de Yoongi'ye bakarken, kafamı eğdim. O sırada Yoongi konuştu.
"İkiniz de kapayın çenenizi."
Yoongi odadan çıkarken, hemen arkasındaydım. O sırada Bay Jackson ve Bay Seo Joon'un kahkahasını işitmiştim.
Yoongi beni kıskanmış olabilir miydi?
Sanmıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐈𝐧 𝐌𝐚𝐳𝐞「 MYG 」
FanfictionBu labirentten kurtuldum diyelim, peki ya kalbimdeki labirent? Oradaki labirentten nasıl kurtaracağım seni?