5.BÖLÜM-Umut

10.3K 253 75
                                    

YENİ BÖLÜMMM 🌼
BENİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN 💓
SİZLERİ SEVİYORUM 🌼

(MEDYADA :MEHMET ASİL ER)

Kendimi derin bir okyanusun içine düşmüş gibi hissediyorum. Birçok yol var. Nereye gitsem aynı, nereye gitsem çaresizlik, nereye gitsem ölüm. Hangi insan ister en sevdiğini kaybetmeyi. Bütün acılarına ortak olmuş birini kim kaybetmek ister. Ben birilerini kaybedince değerini anlamak istemiyorum. Yaşarken değer vermek istiyorum.

Adımlarım kapıya doğru ilerlerken. Gözlerim masasının üstündeki yazıya takıldı. 'Mehmet Asil Er ' ismi gibi asil bir insandı. Peki neden benden böyle birşey istedi. Zevk için mi? Sanmam, her kadının onunla birlikte olmak isteyeceği bir adam.
Aklım allak bullak ne yapacağımı bilmiyorum.

Asansöre birlikte bindik. İkimizde sessizdik. Ama gözleri konuşuyordu. Sert bakıyordu. Onunla göz göze gelince vücudum alev topu gibi yanıyordu. Ne oluyor bana. Normal değilim. Aklımın içinde kendimle kavga ederken, sessizliği bozan erkeksi sesi dikkatimi dağıtı "adamlarından birkaç kişiyi sizi koruması için mahalleye göndereceğim" ne gerek vardı böyle birşeye kendi kendime düşünürken devam etti "bir ihtiyacınız olursa onlara söyleyin telefon numaram var onlarda." sanki itiraz etsem beni dinleyecek. Çaresizce kafamı tamam anlamında salladım.

Önümde yürüyen Mehmet Asil'e yetişmek için resmen koşuyordum. Onun 1 adımı benim 3 adımıma eşitti. Çıkış kapısına geldiğimizde önümüze son model siyah bir araba geldi. Tam binmek için kapıyı açacakken, elimde hissettiğim buz gibi elleri nedense beni yakıyordu. Kafamı kaldırdığımda gözlerime bakarak " 2 gün içinde kararını bekliyorum. Lütfen yanlış bir karar alma" yanlış mı bizim hayatımız yanlış biz bunları yaşayacak hiçbiri şey yapamadık. Cevap vermeden arabaya bindim.

İstanbul, çoğu şeye şahit olan İstanbul. Acaba kendine kızıyor musun, bu şehir olmaktan utanıyor musun çünkü ben utanıyorum. Çoğu insanın dertlerine derman olamıyorsun. Senin yeryüzünde bu kadar acı çeken insan varken sen rahatça, yağmur yağdırabiliyor musun, ağaç yetiştirebiliyor musun. Bence sende sonunu bekliyorsun benim gibi seninde bir sonun var asıl o zaman insanların derdine derman olabilirsin. KIYAMET kopunca.

Başımı yasladığım camdan İstanbul'u izlerken düştüğüm bataklıktan nasıl kurtulacağımı düşünürken aklıma ayça geldi hayatımda tanıdığım en mükemmel insan, masum, deli dolu biri hayatının aşkını bulmaya çalışırken düştüğü tuzaktan nasıl çıkacağını düşünüyor ve dönüp dolaştığı yer yine aynı bataklık. Onun için elimden gelen herseyi yapacağım. Onsuz yapamam. Ama Onunda tehlikeye atmam. Düşün melisa düşün her çıkmaz bir sokağın kestirme yolu vardır.

Araba durunca etrafıma bakındım hangi ara geldik düşünmekten geldiğimiz bile fark etmemişim. Korumalardan biri kapımı açınca şaşkınlıkla arabadan indim. Alışkın değilim böyle şeylere. Evin bahçesine girdiğimde çantamdan anahtarımı çıkardım. Kapıyı açtığımda evde derin bir sessizlik vardı.

Çantamı ve montumu asarken evdeki sessizliği ben bozdum "ayça ben geldim kuzum" nerede bu kız. Kesin uyuyor. Mutfağa gidip bir bardak su içince içimin yandığını fark ettim. Yavaş adımlarla ayça'nın odasına doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda yatağın üstünde uyuyordu. Sersem kız üstünü yine açık bırakmış.

Üstünü örtmek için yanına gittiğimde gördüğüm şey ile olduğum yerde kilitli kaldım sesim çıkmıyor iyice batıyorum. Yardım edin sesim çıkmıyor hadi melisa şimdi değil hayır. "ne yaptın sen ayça" yatağın üstünde bir sürü ilaç var. Hepsi boştu. Başımdan aşağı kaynar sular dökülürken nabzına baktım düşüktü. Kaç saat kaldı bu ilaçlar midesinde. Birden aklıma korumalar geldi hızlıca pencereyi açıp "yardım edin" avazım çıktığı kadar bağırdım. Üst üste bağırdım. Korumalar koşarak evin kapısını kırmaya çalışırken bende ayçayı kucağıma almaya çalışırken Korumalardan biri yardımıma yetişti.

🔻🔻🔻🔻🔻🔻🔻🔻🔻🔻🔻🔻🔻🔻

Hastaneye geldiğimizde ayçayı arabadan indirip sedyeye aldılar. Burası er hastanesiydi. Doktorlar ayca'nın başına toplanırken onu odaya aldılar bende girmek isteğimde hemşire "maalesef sizi alamayız lütfen burda bekleyin" ısrar etmenin anlamı yoktu. Olduğum yere çökerken gözyaşlarım herseyi anlatıyor olmalıydı.

Arkamda hissettiğim el beni kucağına alırken kim olduğunu kokusundan tanıdım. Başımı omzuna koyduğumda aklıma babam geldi. Küçükken ne zaman yere düşsem yardımıma o koşuyordu. Neredesin baba kızın düştü yardım edecek kimsesi yok. Gözlerim babamı ararken aklıma annemin dediği şey geldi "her zaman yanında olamayabiliriz güzel kızım düştüğün zaman kendin kalkmayı bileceksin. Düşen birine bir tekme atmak yerine sende ona yardım edeceksin" kalkamıyorum anne olmuyor. Çok yalnızım her yerim yara bere içinde.
Kalbim kalbim sızlıyor yardım edin meleklerim.

Odaya girdiğimizde beni deri koltuğun üzerine yatırdı. Üzüntüden konuşacak durumda değilim. Islak gözlerim görmemi engellerken, gözyaşlarımı silmekle uğraşan Mehmet asil'i ilk defa böyle yorgun görüyordum. Başımın ağrısına dayanamayıp gözlerimi karanlığa teslim ettim.

Kaldık bir anlamsızlığın içinde, anlamı olan herşey de anlamsız geliyor artık. Tutulduk bir dalgaya sağa sola savruluyoruz iki şansımız var. Ya bi kıyıya vurmayı beklemek. Yada beklemeden kıyısız kalmak. Bende tam olarak kıyısız kalmak üzereyim. Ama unuttuğun bir şey var nefes almak.

Gözlerimi açtığımda derin bir nefes çektim. Bu nefes içimdeki bütün umutları hayatta tutmaya çalışıyordu. Kafamı kaldırdığımda aklıma gelen ayça ile ayağa kalktım gözlerim kararınca kalktığım yere geri oturdum. Yanıma gelen Mehmet asil ellerimden tutarak beni geri ayağa kaldırdı. Olduğumuz konumu bir kenara atarak "ayça nasıl" titreyen sesim içimi ürperti.
Gözlerime bakıyor ve susuyordu. Konuşması lazımdı beni güçlü tutmak zorunda.

Odanın kapısı açılınca karşımda gördüğüm kişi beyaz önlüğü ile doktor olduğunu kanıtladı. Bu bu sima bana çok tanıdık geliyor. Bize doğru yaklaşırken Mehmet Asil arkasına döndü onlarda susuyordu. Neden susuyorlar. Birşey mi oldu ayça ya. Kendimi önlerine atarak "ayça nasıl uyandı mi?" gözlerim dolduğu anda karşımdaki tanıdık sima içime su serpti "iyi merak etme, midesini yıkadık çok ilaç içmiş şimdi uyuyor" derin bir nefes aldım. "görebilir miyim?" dedim umutla "şimdi uyuyor uyanınca görürsün" dedi boğuk bir ses ile.
Nereden tanıyorum nereden. kendi kendimi yerken Mehmet asil "ne zaman çıkar" meraklı bir ses tonu ile sorduğu soruyu, doktor "bugün gözetim altında kalacak yarın taburcu ederiz" dedi.

Doktor odadan çıkarken. Merakla arkasından bakıyordum. Kimdi bu allahim kafayı yiyeceğim. Asil'le sorup sormamak arasında kalırken sanki aklımı okumuş gibi "Fatih Er, kuzenim. Sizin fakülteye ders vermeye gelen hocan" tabi ya tabi. Taşlar yerine oturmaya başladı.

BOLUM SONU 🌼
Bu sefer uzun yazdım.
Oy vermeyi unutmayın 💓
Takip etmeyi unutmayın 💓
Sizi seviyorum 💓

AȘK VE MUCİZE ( Yarıda Kaldı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin