Gece Aksoy:
Elim kolum dolu bir şekilde kapıyı kapatmaya çalışıyordum.
Kapıyı kapattım sonunda ve otobüs durağına doğru yürümeye başladım.
"Eyvah sunum dosyasını evde unuttum."
Ama şu an sunum için Holding'e gidiyorum. Ama sunum dosyam yanımda yok!Durağa çok yaklaşmıştım ama sunum dosyasını almak için geri dönmem gerekti ve sunuma çok az bir süre kalmıştı yetişemeyecektim. Bu sunum benim için çok önemliydi ama dosya olmadan gitmem geç kalmaktan daha kötü olacaktı.
Bu yüzden eve geri döndüm ama bu kez de bir türlü anahtarımı bulamıyordum. Çünkü elim kolum doluydu. Ellerimde sunum çantam, karton bardakta kahvem ve kendi çantam vardı.
Sabah sabah kahve içmemin nedeni ise sabaha kadar sunuma çalışmıştım bu yüzden uyuyamadım bir de üstüne sabah uyanamadım daha kahvaltı bile yapmamıştım hala uykum vardı bende uykum açılsın diye kahve aldım ama şu an keşke almasaydım diyorum çünkü bütün kahve üstüme boca oldu. Alel acele içeri girdim anahtarı zar zor bulmuştum zaten. Sunum dosyasını alıp aynı acele ile dışarı attım kendimi. Hemen otobüs durağına doğru yürümeye başladım.
Çünkü bir kaç gün önce arabam arızalandığı için tamirdeydi. Bu yüzden otobüsle gitmem gerekti. Otobüs yerine taksitle git diye bilirsiniz ama taksiyle daha geç kalırım çünkü taksiye bine bilmek için mahallenin aşağısındaki kavşağa gitmem lazım. Buradan da bine bilirim ama ancak bir saat içinde boş taksi bulurum. Kavşağının olduğu yerden binersem ise yarım saat falan sürer taksi bulmam. O yüzden şu an en kısa yol otobüs.
Telefonumun melodisi otobüsün içini doldurdu otobüs tıkış tıkıştı zar zor oturacak bir yer bulmuştum.Yeliz arıyor...
"Efendim Yeliz."
"Nerde kaldın gece Allah aşkına sunuma çok az kaldı."
"Sorma ya aksilikler ve benim uykusuzluğum birleşince geç kaldım ."
"Valla hemen buraya gelsen iyi olur çünkü Harun bey çok sinirli."
"Yoldayım Yeliz ve şu an konuşacak durumda değilim Holdingde görüşürüz.
Umarım yetişebilirim."Otobüsten zar zor indim o kadar kalabalıktı ki. Çok geç kalmıştım sırf geç kalıyorum diye elbisemi bile değiştirmedim .Holding'in kapısına yaklaşmıştım bir adım daha attım ama ayağım burkuldu bide üstüne topuğum kırıldı. Topuklu ayakkabı mı ve kırılan topuğumu elime aldım ve hemen holdinge girdim.
Merdivenlerden koşmaya başladım çünkü asansöre binemezdim klostrofobim vardı.
Toplantının olduğu kata geldim dile kolay sekiz kat çıkmıştım. Üstüne birde ayaklarım çıplaktı .
Toplantı odasının önüne gelmiştim ki
Müşteriler toplantıdan çıkıyorlardı daha doğrusu Harun bey onları biraz daha beklemeleri için ikna etmeye çalışıyordu ama dinlemediler ve yanımdan geçip gittiler . Harun bey bana baktı baktı ve tek söylediği cümle şu oldu.
Gece bu gün itibariyle işine son verildi muhasebeye git ve çıkışını versinler.
Karşısında hiçbir şey söyleyemedim.
Çünkü şu halde beni ciddiye alacağını hiç sanmıyordum.
Saçlarım dağılmış elleri dolu bir elinde çantalar bir elinde topuklu ayakkabı ve kırık bir topuk üzerinde üstü kahve olan bir elbise ve çıplak ayaklar ve tabi sekiz katı çıkmanın vermiş olduğu yorgunluk vardı üzerimde.Şirketten kovulmuştum elime birde şirketteki eşyalarımın olduğu bir kutu vardı yani yüzüm bile gözükmüyordu artık. Yürüdüğüm kaldırımın sıcaklığı ayaklarımı yakıyordu ve mız mız adımlarım vardı. Daha fazla beklemedim ve bir taksi çevirdim.
Eve gelir gelmez kendimi koltuğa attım. Moralim o kadar bozulmuştu ki bu proje için tam iki aydır çalışıyordum gecemi gündüzüme katmıştım. Ama sunum günü aksiliklerin üst üste gelmesi ile emek verdiğim projeden ve işimden olmuştum. Yani her şey üst üste gelmişti.
Gerçekten şu an çok Üzgündüm ama aklıma annemin bir sözü geldi ve içim ferahladı bir nebze annem hep derdi ki "her şerde bir hayır vardır. Güzel kızım. Senin şer sandığın aslında hayatına bir hayır getire bilir "derdi
Belki benim şer sandığım bu olay yani hayatımın bir anda tüm aksilikleri toplam bir güne sığdırması belki de hayatıma başka bir hayır dahil edecekti nerden bilebilirdim ki umarım yeniden mutlu olabileceğim bir iş bulurdum.Ben tam annemin sözü aklıma geldiği için biraz daha duygulanmıştım.
Telefonum çaldı.♡Annemmm arıyor...
Annemin zamanlaması müthişti ona ihtiyacım olduğunu hissetmişti sanki.
"Alo annecim."
"Kuzum nasılsın?"
"İyiyim annem sen nasılsın babam nasıl?"
"Bizde iyiyiz Allaha çok şükür kızım da
Senin sesin pek iyi gibi gelmedi bir şey mi oldu yavrum?""Şey anne ..."
"Ne oldu yavrum söyle hadi ?"
"Kovuldum anne..."
Anneme uzun uzun her şeyi anlattım.
Bana aklıma gelen cümleyi tekrarladı( her şerde bir hayır vardır.) ve beni biraz daha rahatlattı onunla konuşmak. Gerçekten bana iyi gelmişti annemin sesini duymak.
Annemlere olan özlemim bu konuşmadan sonra daha da artmıştı.Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
Oy verip yorum yaparsanız sevinirim.
İlk bölümlerde bulunan yazım yanlışları düzenlenecektir. İleriki bölümlerde yazım hataları dikkate alınmıştır. Şans verip kitaba devam etmenizi öneririm .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA MEFTUN
RomanceKadın Gecenin sonundaki doğan GÜNEŞ gibi. Adam Gecenin alaca karanlığında ortaya çıkan AY gibi. Gecenin ve Gündüzün ortak oyunu sanki... Ama Gece ve Gündüzün kavuşmasının imkansızlığı esir aldıysa aşkı. Gece ya da Gündüz , birinin doğuşu diğeri...