0.4 "Yüreklere Sızan Zehirler"

991 84 37
                                    

Attığın kahkahaların yalan olduğunu anlayabilirdim. Ama gözlerinin yalan söyleyebileceğini bilmiyordum.

 Ama gözlerinin yalan söyleyebileceğini bilmiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 4
Yüreklere Sızan Zehirler

O sabah, siyah bol bir havuç pantalon, beyaz gömlek ve onun üzerine, göğüs kısmını kaplayacak yarım siyah straplez bluz giymiştim. Normal salaş görüntüm yerine bu rahat kombin, bizzat Yeeun tarafından hazırlanmıştı. Ona göre benim için vazgeçilmez olan rahatlığı, şıklığa dönüştürmüştü.

Eh, öyle de olmuştu gerçekten.

İkimizde arabaya binerken Yeeun, daha şimdiden benimle gururlanıyor, onu dün de, bugün de giyim konusunda engellemediğim için artık gözünde kadın olduğumu söyleyip duruyordu. Sanki gerçekten kötü giyiniyordum da. Öyle miydi lan ?

Boşverdim. Şirkete girene kadar yaşamadığım, aklımın ucunda bile olmayan stres ellerimin titremesine sebep olduğunda tuvaletlere koşup kusmamak için zor durmuştum.

"Sanırım tutamayacağım ve kusacağım." Şirketin turnikelerini çoktan geçmiştik. Fakat ileride ki asansörü bekleyen çalışanlar bana tip tip baktığında yapamayacağımı anlamıştım.

Seul'un hava durumu gibi değişen ruh halimin içine sıçayım.

"Saçmalıyorsun ama Renee." Yeeun kolumu cimcikledi. "Bu son model kombinimle üst katın anasını ağlatmazsan sen değil, ben kusarım üzerine. Sinirlendirme beni. Yürü." Gözlerimi devirdim.

Asansörü bekleyen insan kalabalığına karıştık. Bir kısmı çoktan ilkine binip gittiğinde, ikincisinin inmesini bekliyorduk. O sırada birkaç tanıdık yüze selam verirken sol taraftan gelen Jung Jaehyun, Wong Lucas ve Mark Lee gözüktü.

"Şansımı sikeyim ben." Kahverengi saçlarımla yüzümü örtmeye çalışırken Yeeun ofluyordu.

"Kızım allah aşkına, bu hâller ne ?" Koluma bir yumruk attı. "Sanarsın adamla seviştiniz."

Hayret nidası çıkardım ve bu sefer koluna ben yumruk attım. Acıyla yüzünü buruşturdu. Dişlerimi gösterdim ve biraz daha konuşursa onu çiğ çiğ yiyeceğimin tehditini ettim. Omuz silkti. Kafasını eş zamanlı olarak patronlarımıza çevirdi ve "Günaydın efendim." dedi neşeyle.

Alnıma bir şaplak attım. Lisede en yakın arkadaşıma hoşlandığım çocuğu göstermişim de, sanki koridorda onunla karşılaştığımızda beni üzerine doğru itiyordu. Nefes alıp. Nefes verdim. Sakin olmalıydım. Ben artık önemli bir çalışandım.

Onsra | JaehyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin