Bölüm 5

848 55 10
                                    

Sabah uyanır uyanmaz banyoya girdim ve güzel bir duş aldım. Sonrada odaya girip kıyafetlerimi giyindim. Telefonu elime aldığımda mesaj geldiğini gördüm. Mesaj Kaan dan gelmişti.

" Dün geceyi hiç unutmayacağım ahsenim".

Mesajı okuduğumda ne yapacağımı şaşırmıştım. Biraz oyalandıktan sonra bende ona mesaj yazmaya başladım.

" derdin ne senin. Dün babamların yanında ne işin vardı. Ne diye evimize geldin. Ne yapmaya çalışıyorsun sen be adam".

Yazıp gönderdim. Kısa süre sonra mesaj geldi. Hemen açıp baktım.

" benim senden başka derdim yok güzelim. Sen bana bir daha eve böyle gizli saklı gelme dedin bende seni dinleyip babanlarla geldim işte".

Yazdığı mesajla çok sinirlenmiştim. Sanki ben o bu eve gelsin diye can atıyordum.

" ha ha. Çok komik gerçekten.sen benimle dalga mı geçiyorsun. Senin yüzünden babamlar yanlış anlayacaklardı. Bir daha böyle bir sorumsuzluk yapma. Ayrıca hiç mi utanman yok senin. İşten atılmasına sebep olduğun adamın evine gelip yemeğini yiyorsun".

" bana bak Ahsen. Sözlerine dikkat et. Oraya gelirsem senin için hiç iyi şeyler yapmam. Seni sevmeme güveniyorsan yanılıyorsun. Senin için sana bile karşı gelirim".

Yazdıklarıyla tırsmadım desem yalan olurdu. Bu adam işi iyice hastalık derecesine getirmişti. Bende bir deliyle daha fazla uğraşmak istemediğim için telefonu kapatıp komidinin üstüne koydum.


İşten ayrıldığım için evde boş boş oturuyordum. Biraz televizyonla oyalandım. Oda sarmayınca üzerimi giyinip dışarı çıktım. Avare avare dolanıyordum yollarda. Aklımda ise bu son zamanlarda yaşanan olaylar vardı. Bir anda tüm hayatım tepe taklak olmuştu ve ben hiçbir çıkış yolu bulamamıştım. Kaan denen adam bir yandan, abimin işten çıkarılması bir yandan. Dedemin bizi Mardin'e çağırması bir yandan. Hatta babama bunu söylememiş olmamız bir yandan. Ne yapıp ne edeceğimi bir türlü kestiremiyordum. İçimden hüngür hüngür ağlamak geliyordu ama onuda yapamıyordum. Zaten hiçbir zaman kolay ağlayan insanlardan olamadım. Biraz daha böyle kara kara düşünerek gezindim. Sonrada eve döndüm. Eve girdiğimde Babamın sinirli sesini duydum. Odaya girdiğimde ise bir adet sinirli baran günalp ve bir adet tedirgin melek günalp vardı. İçeri girdim ve anneme ne oldu. Bakışları attım. Annem ise anlamış olacak ki ne sen sor ne ben söyleyeyim. Anlamında kafasını salladı. Babam ise söyleniyordu.

" adama bak ya. Hayatımın içine ettiği yetmediği gibi birde ayağına kadar çağırıyor".

Annem babamı sakinleştirmek için bir şeyler söylüyordu.

" hayatım lütfen sakin ol. Böyle yaptıkça dahada sinirleniyorsun. Gel otur şuraya ve sakin sakin düşün lütfen".

" ne sakinleşmesi hanım. O adam beni hiç durduk yere çağırır mı Allah aşkına. Bize neler yaptığını ne çabuk unuttun".

" ben babanın yaptığı hiçbir şeyi unutmadım ama sen böyle yaparak kendine zarar veriyorsun. Hadi üzme beni sakinleş".

Babam annemin üzüntüyle çıkan sesinden sonra gidip ona sarıldı ve alnından öptü. Bende yanlarına gidip onlara sarıldım. O sırada içeri abim girdi.

" vay be. Bensiz aile saadeti ha".

Abimin çocuksu serzenişiyle ona bakıp kıkırdadık. Az önceki gergin hava abimin gelmesiyle uçup gitmişti. Annemlerin arasından çıkıp abimin yanına gittim ve yanağını öptüm. Oda benim yanağımı öptü ve yanaklarımı sıkmaya başladı. Hızla ellerinden kurtulup mutfağa koştum. O ise arkamdan kahkahalarla gülüyordu. Arkamdan annemde geldi ve yemeği hazırlamaya başladık. Yemeğimizi şen şakrak yedik ve oturma odasına geçtik. 

" baba Mardin'e gitme konusunda ne düşünüyorsun".

Abimin sorusuyla babama baktım. Konunun açılmasıyla yeniden sinirlendi ama sakince cevap vermeye çalıştı.

" bir şey düşünmüyorum oğlum ama eğer gidecekmiyiz diye soruyorsan hiçbir yere gitmiyoruz".

Dedi ve konuyu kapattı. Biraz daha onların yanında oturup odama gittim. Telefonumla azıcık uğraştıktan sonra yatağıma girip uyudum.

Sabah kapının kırılacak gibi vurulmasıyla yatağımdan sıçrayarak kalktım ve üzerime bir kaç bir şey geçirip odadan çıktım. Kapının alacaklı gibi çalınmasını duyan diğer ev ahalileride benim gibi odalarından çıkmış kapıya bakıyorlardı. Babam hızla gidip kapıyı açtı. Dışarıda takım elbiseli adamlar vardı. Ben merakla onlara bakıyordum. Babam bir adım daha ilerledi ve adamlara :

" ne istiyorsunuz. Ne diye evime alacaklı gibi dayandınız".

Diye sordu. Diğerlerinden daha büyük ve olgun duran adam babama cevap verdi.

" bizi babanız Mehmet Ağa gönderdi".

Babam duyduğu isimle adamın yüzüne daha fazla sinirle baktı.


" ne istiyor bu adam yine benden. Ayrıca ben onun oğlu felan değilim. Kendileri beni evlatlıktan reddetti ".

" baran ağam babanız sizi Mardin'e götürmemiz için yolladı bizi. Lütfen sorun çıkarmayın binin arabaya".

" ne ağası lan ağalık mı kaldı bende. Hiçbir yere gelmiyorum. Defolun gidin kapımdan".

" ağam zorluk çıkarmayın. Mehmet Ağamın kesin emri vardır. Hepinizi Mardin'e götürmekle görevlendirilmişik".

Babamlar, adamlar ısrar ettikçe daha da fazla sinirleniyordu.

" lan yürüyün gidin elimden bir kaza çıkacak. Hiçbir yere gelmiyorum ben defolun gidin kapımdan yoksa polis çağırırım".

Babam söylediklerinden sonra hepimizi eve soktu. Abimde en az babam kadar sinirlenmişti. Adamların üzerine atlamamak için kendini zor tutmuştu.

Arkadaşlar lütfen oy vermeyi unutmayın. Okuyorsunuz madem oy da verin.

AH'SEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin