Bölüm 11

746 53 25
                                    

Sabah ezanın sesiyle uykumdan uyandım ve yatağımdan kalktım. Paytak adımlarla banyoya girdim ve abdestimi aldım. Sonrada huşu içinden namazımı kıldım. Namazımı kıldıktan sonra uyumayıp kuran-ı kerim okudum. Aşağıdan sesler geliyordu anlaşılan ev ahalisi uyanmaya başlamıştı. Dünkü çıkışımdan dolayı baya bir şaşkındırlar herhalde.

Dolabıma yönelip bordo bir elbise giyinip üzerinede siyah bir şal taktım sonrada aşağıya indim. Mutfakta hummalı bir çalışma vardı. Sanırım bugün gelecek olan kara aşireti için hazırlık yapıyorlardı. Adamlara resmen bizi sergileyeceklerdi Ama bende Ahsensem böyle bir şeye asla müsaade etmezdim. Yengemin seslenişiyle ona döndüm.

" Ahsen".

" efendim yenge".

" kızım deden ortalıklarda fazla dolanmasın dedi. Birde artık bir karar versin kara aşiretini fazla oyalayamayız dedi".

" tamam yenge ben kara aşireti gelene kadar bir karar veririm. Şey ben biraz Mardini gezebilirmiyim".

" tabi kızım berfinlerede söyle beraber çıkın ve fazla oyalanmadan geri gelin".

" tamam yenge".

Diyip mutfaktan çıktım. Kızları bulduğumda onlara dışarı çıkalım dedim. Onlarda beni onayladı ve çantalarımızı alıp konaktan çıktık. Arkamızda korumalar vardı.

" Berfin korumalar neden bizimle geliyorlar".

" adı üstünde koruma bunlar Ahsen. Bizi korumak için geliyorlar".

Berfin in saçmalamasına dayanamayıp hızla konuştum.

" saçmalama Berfin onların görevinin bizi korumak olduğunu bende biliyorum. Benim asıl merak ettiğim şey. Bizi kimden korumak istedikleri".

" bak Ahsen burası Mardin ve bizim aşiretimizde mardinde ki en büyük aşitetlerden biri. Bu sebeple de aklının hayalinin alamayacağı kadar düşmanımız var. Dedemde tedbir olarak biz dışarı çıkarken arkamızdan koruma gönderir. Anladın mı şimdi?".

" anladım".

" peki o zaman nereye gidelim".

" bence kahvaltı yapabileceğimiz bir yere gidelim".

" berfe doğru söylüyor. Resmen karnımın içinde davul zurna çalıyor".

Benim serzenişimden sonra hepimiz küçük bir kahkaha attık. Sonrada bir restorana girdik. Cam kenarında bir masa boştu. Oraya gidip oturduk ve siparişleri verdik. Garsonlar masayı leziz kahvaltılıklarla doldurduktan sonra gitmişlerdi. Biz de adeta masaya yumulmuştuk. diyeceğim ama tabi ki de öyle bir şey yapmadık . Böyle nezih bir yerde masaya yumulmak pekte doğru olmazdı değil mi? Biz kızlarla gülüşerek sohbet ederken bir masadan kadın kahkahası duyuldu. Allahım yarabbim nasıl gülme şeklidir bu. Bir insan yırtılır gibi gülebilir mi anlamış değilim. Diğer herkes gibi bizim bakışlarımızda o masaya yönelmişti. Tabi benim dönemle gözlerimin faltaşı gibi açılması bir olmuştu. Kaan ile çakma sarışın bir kadın gülüşerek daha doğrusu kadın anırarak, Kaan ise küçük bir tebessümle konuşuyorlardı. Nedense bu durum kalbimde tarifsiz bir acıya
Sebep oldu. O kadının bir tarafını kapatmayan elbisesiyle kaan'ın karşısına oturup anırması hiç ama hiç hoşuma gitmemişti. Kaan kadının anırmasından sonra hafiften yüzünü buruşturup etrafına baktı. Nedense yüzünü buruşturması hoşuma gitmişti. Herkesin ona baktığını gördüğünde sinirle " dönün lan önünüze" diye bağırdı. Tekrar karşısındaki kadına dönecektiki gözleri gözlerimle buluştu. Gözlerinde bariz bir şaşkınlık ve tedirginlik vardı. Hızla gözlerimi ondan kaçırdım ve masadan kalktım. Birazdan yapacağım şeyi neden yaptığımı ise sonra sorgulardım. Kendimden emin adımlarla kaan'ın masasına ilerlerken arkamda iki şaşkın kız bırakmıştım. Karşımda ise ne yapacağını kestiremeyen bir adet Kaan Karanoğlu vardı. Masalarına ulaştığımda :

AH'SEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin