Mirza ağa adamı cemşiti hastaneye gönderdikten yarım saat sonra şirketteki odasından çıkıp arabasına bindi. Bugün babası aramış akşam yemeğini hep beraber yeneceğini söylemiş eğer gelmezse canına okuyacağını söylemişti. Mirza ağa da el mahkum babasına itiraz edememiş kabul etmişti.
Şimdi de arabayı konağa doğru sürüyordu. Aklı ise hala Karan ağa ve ahsendeydi. Bu olay çok uzamış canını sıkmaya başlamıştı. Bir an önce Karan ağadan kurtulup ahseni nikahına almak istiyordu. Evdeki karısı Dicle ise hiç umurunda değildi. Aslında Dicle de çok güzel bir kadındı. Kadının hem yüzü hem de yüreği güzeldi ama Allah ona imtihan olarak Mirza ağayı göndermişti. Ona da bu imtihandan fazla hasar almadan geçmek düşüyordu.
Mirza ağa konağa geldiğinde arabasını durdurup indi.
Konağın kapısının önünde bir sürü adam vardı. Bu adamları oraya Karan ağanın kardeşleri gelmeden önce tedbir amaçlı koymuştu. Onlar geldikten sonra da adamlarına yine orada beklemelerini emretmişti.Mirza ağanın geldiğini gören adamlar hep bir ağızdan ;
" hoş gelmişsen ağam".
Dediler ve kapıyı onun geçmesi için açtılar.
Mirza ağa onlara hoş buldum diyip içeriye girdi. Girer girmez ise gözleri avluda oturan ev ahalisini bulmuştu.
Mirza ağanın Babası boran ağa oğlunun geldiğini görünce ayağa kalkıp alayla :" ooo hoşgelmişseniz Mirza ağam. Gözümüz yollarda kalmıştı. Evin yolunu bulmanız bir hayli zaman aldı herhal günlerdir konağa uğramadığınızı göz önünde bulundurursak ."
Mirza babasının alaylı sözlerine alaylı bir sesle karşılık verdi.
" olur mu öyle şey boran ağam ne kadar bu konağa gelmek istemesemde sayenizde sık sık gelir oldum".
Boran ağa oğlunun bu saygızız hallerine sinirlenip :
" ulan it oğlu it babanım ulan ben senin. Ne biçim konuşuyorsun sen benimle. Koskocaman eşşek oldunda iyi bir halt mı oldun sanki".
Mirza ağanın yüzü babasının sözleriyle kıp kırmızı olurken :
" Beni buraya bağırıp kızmak için mi getirttin boran ağa. Eğer öyleyse ben gidiyorum".
Diyip arkasını döndü ve Konağın kapısına doğru bir adım attı. Tekrar bir adım daha atacaktı ki kolundan birisinin tutmasıyla durmak zorunda kaldı.
Onu durduranın kim olduğuna bakmak için döndüğünde ise abisi behramı gördü.
" Mirza dur hele hemen celallenme".
Mirza ağa abisinin söyledikleriyle alayla kahkaha atıp :
" Nasıl celallenmeyeyim abi . Beni hem buraya çağırıyor hemde azarlıyor".
Dedi.
Behram kardeşinin omzuna destek verircesine vurup :
" büyük oğlum o. az alttan al. Gel otur şu masaya ailecek yemeğimizi yiyelim. Böyle yaparak kendini bizden uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmıyorsun".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH'SEN
Ficção AdolescenteAşk bir anda insanın hayatını nasıl değiştirebilir. Bir kadın düşünün hayatını ailesine adamış tüm hayatı onlardan ibaret. Bir adam düşünün aşkı uğruna herkesi karşısına alabilecek kadar korkusuz. Kader olmadık bir zamanda ağlarını örecek ve bu i...