BENİMLE KAL ÖZEL BÖLÜM

846 36 4
                                    

Sevmek ya da sevmiş olmak, yeter...
Hayatın karanlık katmanları arasında bulunacak başka
inci yoktur.
-Victor Hugo, Sefiller

🖤

KAYRA

Altı yıl sonra...

Hayatıma bambaşka anlamlar yükleyecek birden fazla seçeneğe sahip olacağımı hiç düşünmemiştim. Sadece bir tanesini her şeyden çok istemiştim ve o da beni kabul etmişti. Geleceğin, ikimizin hayatının birleşmesiyle bize sunacağı mucizelerinden habersizdik. Mutluluğu hiç bu kadar yakın ve sıcak hissetmemiştim. Sevdiğim kadınla evlenmek, aile olmak...
Düşününce hepsi bir hayal gibi geliyordu. Öncesinde düşünmeye korktuğum ama şu anda çoktan gerçekleşmiş bir hayal.

Evimizin bahçe kapısına geldiğimizde durdum. O da benimle aynı anda durdu.
Minik ellerini tutup dizlerimin üzerine eğilirken dikkatini bana vermesini sağladım.
Yeşil gözlerini kırpmadan uzun kirpikleri arasından bana bakıyordu. Eğer bir oğlan olmasaydı kendimi Asya'nın küçüklüğüyle konuşuyorum sanırdım. Oğlumuz benden çok annesine benziyordu. Beyaz teni, koyu yeşil gözleri, sıcak gülümsemesi gibi bana onu hatırlatacak her şeye sahipti.

"Her şey konuştuğumuz gibi olacak ufaklık kavga falan etmedin sadece kendini savundun tamam mı? Annen de sorduğunda da aynen böyle söyleyeceksin."diye bir kez daha tekrarladım. Onu okuldan aldığım andan beri yaptığım konuşmayı yeniledim.

"Tamam babacım sadece doğruları söyleyeceğim."diyerek başını salladı.

"Her zaman olduğu gibi ufaklık."Onu alnından öptüm.

"Her zaman olduğu gibi." Bana o bilindik çocukça göz kırpma hareketini yaptı. Gülerek tekrar ayağa kalktım.

Anahtarları çıkarıp kapıyı açarken bir kez daha yanımda duran Umut'a baktım. Ona bu ismi vermiştik çünkü o bizim umudumuzdu. Her şeye rağmen tükenmeyen umudumuz. Işık saçan gözleriyle karşılık verdi. Her zamanki gibi sakinlik içinde dış kapıdan içeri girdik.

Bahçeye adım attığımız da çınar ağacının gölgesine kurduğumuz salıncakta bir hareketlilik vardı. Bu demek oluyordu ki karım havanın güzelliğinden faydalanıp kendini yine bahçeye atmıştı. Sessiz birkaç adım atıp onu olduğum yerden izledim. Salıncağa uzanmış arkasına koyduğu iki yastığa yayılmıştı. Koyu kahverengi saçlarını bir parmağına doluyor ve diğer eliyle de şişmiş karnının üzerine koyduğu kitabın sayfalarını çeviriyordu. İkinci hamileliğinin son günlerindeydi ve bu onu epey zorluyordu. Elimden geldiği kadar yanında kalıp ona yardımcı oluyordum. Çünkü bana verdiklerinin yanında o çok daha fazlasını hak ediyordu.

Hayatıma anlam katan karıma Asyama baktıkça her şey daha da güzelleşiyordu. Bir çok şeyi onunla öğrenmiştim. Gerçek sevgiyi, gerçek mutluluğu, umudunu asla kaybetmemeyi, kendi başıma sahip olamayacağım her türlü hayali. Ve en önemlisi hayatını benimle paylaşarak bana en güzel hediyeyi vermişti. Sevdiğim kadınla ve ikimizden doğan mucize diye adlandırdığımız çocuklarımızla. Şu anda bir ikiz bebek beklediğimiz için çoğul konuşmaya çoktan başlamıştım. Bu da beni iki kat daha heyecanlandırıyordu.

"Annecim biz geldik."

Umut'un seslenişi beni düşüncelerimden çekip aldı. Koşarak Asya'nın yanına gittiğinde başını kitabında kaldırıp bize doğru döndü. En içten bir şekilde gülümsedim. Bana kalbime çiçek açtıran bir gülümsemeyle karşılık verdi.

"İkinizi bu kadar neşeli görmek ne güzel."

Oğlumuzu kendine çekip öptü. Ve bunu yaparken bile zorlandı. Karnının büyüklüğü yapmak istediği her hareketini kısıtlıyordu. Yanlarına gidip salıncağın önünde diz çöktüm. Böylesi onun için daha kolaydı.

BENİMLE KALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin