*Yalan haber doğrulandı*
Tam o sırada bütün kafalar Miraç'a döndü, Miraç'ın kardeşi bu kız mıydı?
"Hey hey babanı öldürdüysen, annem babam nerede? Bilmemem gereken şeyleri de biliyorum dedin?"
"Anlatacağım Arya anlatacağım." Dedi kız yorulmuş bir şekilde.
"Öncelikle ben Yankı SOYKAN." Diye girdi söze. "Annem Ahu DARGIN, babamla iş gezisinde karşılaşıp birlikte olmuşlar. Annem beni üç aylıkken fark etmiş, hala nasıl bu kadar geç fark ettiğini anlamıyorum. Dördüncü ayın sonunda annem, babamın evli olduğunu ve üstüne çocuğu olduğunu öğrendi." Dedi gözlerini Miraç'a dikerken, öyle bir bakıyordu ki ona sanki her şey onun suçuymuş gibi.
"Hastanede yatmış, serumla vitamin takviyesi yapılmış. Baya tehlikeli geçmiş yani. Ben doğduktan 6 yıl sonra, beni annemin yanından aldı. Çeşitli şiddetler uyguladı bir süre, küçücüktüm. Annemle haftada bir kez konuşturuyordu beni. O da çok kısa bir süreydi. Bana karşı ayrı bir kini vardı onun, anneme o kadar iyi davranıyordu ki. Hayretler içerisinde izliyordum onu, bir köşede. Tüm sorun benmişim gibiydi. Büyüdükçe alışır dedim, olmadı. Aradan bir kaç yıl geçti babamın unu Türkiye'ye duyulmaya başladı. Yaptığı işler o kadar sağlamdı ki, duyulmamasına imkan yoktu. Yaptığı ticaretle, teklif üstüne teklif alıyordu. Ayrı bir zekaya sahipti, diğer işletmeciler gibi değildi. Sonra şu 'yalan haber' meselesi çıktı. Yalan haber doğrulandı." Dedi elleriyle kendini gösterirken.
"Karşınızdayım." Diye devam etti. "Aradan bir kaç yıl daha geçti. Bir gün kahvaltıda iki yabancı vardı. Her şey normaldi o gün." Annem ve babam." Sonra ikisini de bir daha görmedim. Geçen yıllardan sonra babam eskisi gibi değildi bana karşı. Aramız düzelmişti. Ta-ki iki gün önceye kadar." Herkes soluksuz bir şekilde Yankı'yı dinliyordu. Tüm bu yaşananlar masal gibi geliyordu, insanın kulağına.
"Babam beni dışarıya çıkartmazdı, o gün zar zor bir şekilde izin aldım. Babamın kızıydım ya işte. Tanımadığım birinden annemi aradım o zaman öğrendim her şeyi. Hiç bilmediğim ananem kanser hastasıymış. Yüklü miktarda paraya ihtiyaçları varmış, yoksa annem ilişkiyi yıllar önce kafasında bitirmiş. Sonra bebekliğimde, hamileliğinden bahsetti. Bugüne yapılmış bir plandan da bahsetti. Sizden, benden ayca büyük olan ağabeyimden bahsetti. Sizi nasıl öğrenmişti bilmiyorum, ama aileni neden bulamadığını biliyorum Arya." Dedi bana dönerken.
"Neden?" Dedim süt dokmuş kedi gibi. Tam o sırada gözümden bir damlan yaş süzüldü.
"Böyle bir şey yapacağınızı bir kaç gün önceden öğrenmiş babam, ama bu ev yıllardır bomboşmuş zaten. Bu da size atılan ufak bir yemdi."
"Babam öldü mü?" Diye sordu Miraç.
"Büyük ihtimalle." Diye cevapladı Yankı. Bir çok şey açığa çıkmıştı artık.
"Peki kavga sebebi nedir?" Dedi Orhan.
"Kavga sebebi şu 'sana güvenmiştim, yıllardır yanımdasın beni tanıdığını sanmıştım, sen babanı tanıyamamışsın' buydu işte he bir de bilmemem gereken şeyler. Onlara şu anlık ihtiyacımız yok."
"Sonra ne oldu? Bizi nasıl buldun?" Diye sordu Azra.
"Yıkılan hayatları araştırmam yetti. Miraç uzun süredir babasıyla konuşmadığını biliyordum. Aklıma takılan ufak şeyleri de araştırarak buldum. Arya'ya gelirsek, geçmişini araştırdım. Yapılan kaza, yurt meselelerini, hepsi bariz bir şekilde açıktı. Yıllar sonra da kahvaltımızdaki o iki yabancı senin annen ve baban olduğunu anladım. Buydu benim hikayem. Elyas ve Orhan'ı da araştırdım az da olsa. Ve birazda Azra'yı." Dedi ona göz kırparken.
Her şeyin bu kadar olmadığını iyi biliyoruz. Ama şimdilik bu bize yeter, hatta artardı bile.
"Peki ailem için burada durmamız?" Cümlemi tamamlamadan, cevap verdi.
"Ailenin nerde olduğunu inan bana bilmiyorum. Ama burada olmadıkları kesin. Yani gitmeliyiz!" Dedi Yankı.
"Gitmeliyiz?" Diye sordu Miraç, ciddi bir şekilde.
"Abi kız neler atlatmış görmüyor musun? Bırakalım da bizle gelsin." Dedi Elyas.
"Bırak da ona ben karar vereyim Elyas."Dedi Miraç, oturduğu yerden kalkarken. Montunu alıp dışarıya çıktı. Tam arkasından giderken Orhan kolumu tut.
"Düşünmeye ihtiyacı var!"
"Yardıma ihtiyacı var!" Diye düzletip kolumu Orhan'ın elinden çekip aldım. Montumu ve şemsiyeyi alıp, Miraç'ın arkasından gittim.
"Miraç?" Diye seslendim, dışarıya. "Bekler misin?"
"Bekliyorum, buradayım." Dedi evlerin arasındaki küçücük dar caddedeyken. Yere uzanmış öylece yağan yağmurun altında yatıyordu. Kafası o kadar karışıktı ki, yüzünden net bir şekilde okunuyordu. Yavaşça yanına, yere uzandım.
"Şemsiye?" Diye sordum.
"Japon efsanesi iki." Diye cevapladı. Şemsiyeyi açıp, yüzlerimize gelecek şekilde kapattım. Biraz öylece durduk. Şemsiyeye çarpan yağmur damlalarını dinledik. Elini kaldırıp, şemsiye tutan elime getirdi. Yüzünü bana çevirip konuşmaya başladı. "Bırak ıslanalım." Dedi nazikçe ve şemsiyeyi geri attırdı.
"Ne düşünüyorsun." Dedim kafamı ona çevirip. Yağmur bir anda hızlanmıştı, nefes almakta güçlük çekiyorduk adeta.
"Düşünemiyorum." Dedi en rahat şekilde.
"Elyas haklı, o kadar şey yaşamış tek bırakamayız onu. Hem bize yardımcı olur he? Benim için, kardeşin için. Belki onunda sana ihtiyacı vardır."
"Şimdi düşünmeyelim olur mu? Şimdi susalım."
"Susalım." Dedim yerdeki elini tutup.
21 Ekim Ankara
-Havalimanı-
"Her şey tamamsa çıkalım. Evimizi özledik." Dedi Elyas. Haklıydı evimizi özlemiştik, hele Kahve'yi.
"Tamamdır havalimanında işimiz bitti." Dedi tüm sevinciyle Azra. Ardından bir taksiye binip, evin yolunu tuttuk. Altı kişi olduğumuzda dolayı iki taksiyle gitmek zorundaydık. He evet Yankı da bizimle.
O gün öylece bitmişti. Miraç'ın yanında olduğumu bilmesini istedim, öylece durmuştuk o yağmurlu günde. Kendisi düşünüp karar vermişti. Bizde ona ayak uydurduk.
🗣
45 dakikalık yolun sonunda kulübemize dönmüştük. İçeriye girer girmez gözlerim Kahve'yi aradı.
"Kahve!" Diye seslendim. "Annecim biz geldik."
"Arya tam şu an kiminle diyaloga girmeye çalışıyor." Dedi Yankı. Ona dönüp gülümsedim.
"Yavru kedisiyle." Dedi gülerek Azra. Hemen sonra koltuğun arkasından Kahve çıktı. Miyavlayınca ona cevap verdim.
"Hoş bulduk annem." Dedim onu kucağıma alırken.
"Hanımlar kapıyı boşaltalım, malum eşyaları içeriye alıyoruz ya." Dedi Elyas. Hep bir ağızdan Elyas'a gülerken, solana geçtik. Biraz oturduktan sonra Yankı'ya kalacak yerini gösterip, Kahve'yle balkona çıktık.
Bu hafta yaşananlar için üzülmüyorum, çünkü biz bu oyuna yeni başladık.
Çünkü daha kaybetmedik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK 🗣 | Tekrardan Düzenleniyor..
Teen Fiction10 yıl öncesinde, küçük bir bedende. Hiç bir suçu yok iken fazlasıyla zarar gören küçük bir kız çocuğu. Yıllar geçmiş ve o beden büyümüştü. Bu sefer şansa yer verilmemişti. Olmayan bir aşkın, olmayan bir cinayetine hazır mısınız? #roman | #50 | 13...