"Elyas intihar etti."
"Düşünce yapın çok farklı." Dedim hayranlıkla. Ve elimde ki garip aletle havucu dış tarafına doğru soymaya çalıştım, fakat çok zordu.
"İllaki soymamız mı gerek bayım?" Dedim.
"Yani, tekrar edebiyat yapmamı istersen konuşabilirim." Dedi gülerek ve sol gözünü kırptı. "Ayriyeten de." Dedi. "Dışa doğru değil, kendine çekerek soyacaksın onları." Tebessüm etti. Elmacık kemiğinin hemen altında iki tane, küçük çizik çizik gamzesi vardı ve tek yanağındaydı. Sağ yanağında iki tane gamzeye sahipti. Ve bu olan üstü bir güzellikti. Bunu daha önce neden fark etmedim?
Donarak bakakaldım. "Gamzen." Dedim elimdeki şeyleri oraya bırakarak. Sağ elimi elmacık kemiklerindeki küçük buselere kondurdum. Nasıl daha önce fark etmem?
"Çocuğun yüzüne baktığın mı var? Allah aşkına ya!"
"Olan üstü bir güzellik." Dedim nutkum tutularak. Hafiften yanakları kızarmıştı ve bu ona çok yakışıyordu. Ellerimi çekip havuca yöneldim.
"Teşekkür ederim." Dedi buseleri tamamen belirginleşirken. Allah'ım sen ne güzel bir şeysin..
"Gösterir misin nasıl yaptığını?" Deyip ona uzattım.
"Hay hay leydim." Dedi ve devam etti. "Havucun kalın kısmından başlarsın." Diyerek anlatmaya başladı yanı sırada soyuyordu. "Ve ucuna kadar kendine çekerek soyarsın. Başka bir terimle ise yukardan aşağıya soyarsın. Anladı mı?" Dedi benden olumlu cevap beklerken.
"Hı hı, ee basitmiş. " Dedim gülerek.
"Zorlaştıran sensin."
Havuçlardan alıp soymaya başladı, birisini soyup bitirip bana uzattı. Tezgaha yaslanıp, havucu yerken onu izlemeye başladım. İşini gerçekten de severek yapıyordu. Havuçları soyup, küp şeklinde doğramaya başladı. Ardından kocaman ocağa yaklaşıp, birisini yakıp gri tencereyi ocağa koydu.
"Ne zamandır çalışıyorsun?"
"Çocukluğumdan beri desem yeridir aslında, fakat resmi yerlerde bir yıldır falan çalışıyorum."
"Nasıl yani? Çocukluğundan mı geliyor bu sevda?"
"Yetimhanede ki ablalar sağ olsun, onlar olmasa belki burada seninle konuşmuyor olacaktım. Beni teşvik ettiler, bir çok şey öğrettiler. Onlara belki de teşekkür borcum vardır, kim bilir?"
"Belki de.." Dedim gülümseyerek. "Peki ne-" Cümlemi tamamlayamadan çığlıklar koptu bir anda.
"Gediz!"
"Gediz, buz. Acil!"
"Kumru, ağlama bak ben buradayım. Geçecek!" Dedi küçük bir çocuk. Ağlayan kız çocuğuna. Gediz hızla dolaba koştu, ben ise ağlayan çocuğa koşuyordum.
"Ne oldu?" Dedim telaşla.
"Isıtıcı koluna düştü, yanıyor." Dedi genç kadın. Kız çocuğu kucağındaydı. Kolu gerçekten de yanıyor gibiydi, kırp kırmızıydı.
"Alabilir miyim çocuğu?" Dedim genç kadına, olumlu bir şekilde başını salladı.
"Gel bakalım ufaklık, önce sakin olman lazım." Öylesine yaşlar akıyordu ki gözünden. Delicesine.
"Hayır Gediz, buzu şuan kullanamayız! Bana yardım et, üstüne çıkarmamız gerek." Gediz çocuğun kıyafetini çıkarmaya çalışırken, ufaklıkla iletişim kurmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK 🗣 | Tekrardan Düzenleniyor..
Roman pour Adolescents10 yıl öncesinde, küçük bir bedende. Hiç bir suçu yok iken fazlasıyla zarar gören küçük bir kız çocuğu. Yıllar geçmiş ve o beden büyümüştü. Bu sefer şansa yer verilmemişti. Olmayan bir aşkın, olmayan bir cinayetine hazır mısınız? #roman | #50 | 13...