Bölüm 1
Belki de saklarız onu
Kalbimizde bir delik açar gibi
Belki denize ulaşır içimizdeki nehirler bir gün
Yine yazı bekleriz...
-TNK-Onu sevmeyi düşünmemişti. Zaten sevmek de düşünsel bir eylem değildi. Her şey, kendiliğinden ve birdenbire olmuştu. Mir Ali, bir anda hayatına girmiş ve yine bir anda çekip gitmişti. –Öylece, birdenbire-
Gözlerini kapatarak derin bir nefes almaya zorladı kendisini. Yeniden dikkatini toplamalıydı. Bugün üniversite hayatı boyunca yarı zamanlı işindeki ilk tam günüydü. Nihayet kendi işini layığıyla yerine getirebilecekti. Kendisine ait küçük bir odası, bir çalışma alanı olmuştu. Dakikalar boyu, tüm gün odasında durup düşünmüş, bulunduğu yeri fark ettiğinde yüzüne tatlı bir tebessüm yerleşmişti. Artık kimsenin emri altında olmayacaktı. Derin bir nefes aldı yeniden. Bunca yıl üzerinden desteğini esirgemeyen insanlara karşı ama en çok da kendisine karşı mahcup olmamak için dualar ederken avuç içlerini yüzüne sürüp, âmin dedi. Bunu başarabilirdi. Gülümsedi. Gülümsediğinde babasının tabiriyle güller açan yüzüne baktı. Yapmacık değildi. Heyecanlı, tıpkı o şirketten içeriye ilk adımını attığı andaki gibiydi. Göğsü inip kalkarken, üzerindeki siyah elbiseye baktı. Sade, yaşını gösteren şık bir elbiseydi. Ne eksik ne fazla. Olması gerektiği gibi. Yüzünün doğal güzelliğine eklediği tek şey bir göz kaleminden ibaretti. İri kahverengi gözleri her zaman dikkat çekmişti. Merve, bakışlarının güzelliğinden ötürü üniversite hayatı boyunca pek çok erkeğin dikkatini çekmişti. Pek çoğu sırf bu yüzden hayatına girmeye çalışmış, bir yer edinmek istemiş ama başarılı olamamışlardı. Çünkü genç kızın istediği kişi değillerdi. Hiçbiri, o değildi ve olamamışlardı.
Kaşlarını çatarken 'onu' düşünmemeye çalıştı. Onu düşünmek artık sinirlenmekten çok daha fazlasını yaşatıyordu. Merve, bugün bu hislerle ailesinin karşısına çıkamazdı. Yasaklıydı. Gözlerini kapattı. Tekrardan kendisini sakinleştirirken yüzünde tatlı bir tebessüm oluştu. Yirmili yaşlarının ortasında, genç bir kızdı artık ve kesinlikle önüne bir rakamının eklenmiş olduğu yaş dönemindeki o asi kızdan eser yoktu. Asiliği, heyecanı, isyanı yok olmuştu. Durulmuştu. Annesinin nihayet istediği kız profiline uymuştu. Kendi kendisine kıkırdayarak başını iki yana salladığı esnada, odasının kapısının vurulmasıyla gözlerini açıp "Geliyorum" diye seslendi.
Eski ahşap kapı, gıcırdayarak içeri doğru açıldığında en yakın arkadaşının yüzü görüş alanına girdi.
"Herkes seni bekliyor, tatlım"
Merve, derin bir iç çekişin ardından topuklarını yere vurarak arkadaşına doğru döndü. Küçük el çantasını sıkıca kavrayıp, boşta duran kolunu arkadaşını kucaklamak üzere kaldırdığında "Çok heyecanlıyım Mavi" diye şakıdı "Hissediyor musun?"
Yanağından öptüğü arkadaşına bakıp kaşlarını yukarı kaldırdı. Mavi, başını sallayıp "Sesin bile titriyor. Sakin ol" diyerek elini sıktığında Merve "Elime yüzüme bulaştırmak istemiyorum" diye inledi.
Arkadaşının masmavi gözleri mutlulukla, gururla parlarken Merve bir nefes daha aldı ve "Hadi" dedi "Annem, elinde ev terliğiyle odamı basmadan gitsek iyi olur"
**
Kutlama için seçtikleri mekân oldukça sıcaktı. Ailelerin çoğunlukta olduğu restaurantın boğaza bakan kısmında geniş bir masa ayarlanmıştı. Anne ve babası, küçük kız kardeşi ve onlara eşlik eden liseden beri dostluklarını esirgemeyen Mavi ile İlker de yanındaydı. Gözlerinin kahvesi, sıcacık bakıyordu bu akşam. Merve, hareketleriyle küçük bir kız çocuğundan farkı yokmuş gibiydi. Yanakları ısınıyor, kalbi gümbürdeyerek atıyordu. Masadaki çekirdek ailesine bakıp iç geçirirken, babasının elini sırtında hissederek ona döndü. Tüm gün iş yerinde neler yaptığını heyecanla anlatırken İlker'in "Sanki senelerdir orada çalışmıyormuş gibi anlatmıyor mu?" demesiyle kısmış olduğu gözlerini genç adamın gülümseyen yüzüne çevirdi. Masanın altından atmış olduğu tekmeyle iki büklüm olan arkadaşına sırıtarak bakarken annesinin "Aa Merve!" demesi üzerine kaşlarını kaldırıp yeniden babasına döndü ve tüm dikkatini, ilgisini, sevgisini bu masadaki insanlara vererek huzurlu bir akşam geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK LABİRENTİ ( Kuyu Serisi #1)
Ficción GeneralÖzlemek... Tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanmak gibiydi. Geçmiyordu. Bitmiyordu. Birini uzaktan sevebilmenin ötesinde özlemin ucu bucağı olmuyordu. Yakıyordu. Ağlatıyordu. Merve, Mir Ali'nin gidişinin ardından bir kırık kalple baş başa kalmıştı...