Bölüm 15

209 32 0
                                    


BÖLÜM 15Elçin, bulabildiklerini Merve'ye anlatırken genç kadın sanki bir şeyler eksikmiş gibi hissediyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 15

Elçin, bulabildiklerini Merve'ye anlatırken genç kadın sanki bir şeyler eksikmiş gibi hissediyordu. "Bulabildiklerim bu kadar. Ama iki sene önce adam bıçaklamaktan ötürü tutuklanmış ve şartlı tahliyeyle salıverilmiş." Diyen Elçin, derin bir nefes alarak patronuna bakarken Merve parmakları arasında çevirip durduğu kalemiyle düşünceler içerisindeydi. "Nasıl salıverildiği hakkında bir yorum yapmayacağım ama altı sene önce nerede olduğunu bulabildin mi?" diye mırıldanarak sorarken Elçin "Merak ettiğiniz Mir Ali Bey'le bir arada olup olmadıklarıysa eğer, bilmiyorum" dedi "Çünkü Mir Ali Bey'in de nerede olduğunu bulamadım."

Merve'nin bu sözler üzerine kaşları çatıldı. İçini çekerek duvardaki saatine baktıktan sonra "Öğleden sonra bir duruşmam var." Dedi "Yardımın için sağ ol, Elçin."

"Rica ederim Merve Hanım." Diyen genç kız odadan çıktığında Merve'nin bakışları da kısılmıştı. Bir şekilde Nevzat, Mir Ali'nin hayatına girmişti. Mir Ali'nin bunu anlatacağı günü sabırsızlıkla bekliyor olsa da içinden bir ses biraz daha kurcalarsa Nevzat Ayaz'ın kendi isteğiyle ayağına geleceğini söylüyordu.

*




Morali bozulmuştu. Bugün yeni işindeki ilk yenilgisini almıştı. Duruşma beklediğinden çetin geçmiş, hâkim karşısında ilk defa kendisini ve müvekkilini savunurken çaresiz hissetmişti. Gözleri yanarak adliyenin koridorunda yürürken dişlerini sıkıyordu. Burnunu çekerek dışarı çıktıktan sonra derin nefesler aldı. Titriyordu. "Sakinleş, temyize gideceğiz." Diyen Poyraz Bey'in sesiyle gözlerini kısarak ona baktığında "Beni orada yere serdi." Dedi tıslayarak.

"Dersine iyi çalışmıştı." Diyen Poyraz Bey, karşı tarafın avukatının gülümseyerek yanlarına gelmesiyle duruşunu dikleştirdi. Merve'yse sanki mümkünmüş gibi daha da sinirlenerek yanlarına gelen adama baktı. "Tıpkı lisede olduğun gibisin!" diyerek tısladığında genç adam "Beni hala hatırlıyor olman ne hoş" diyerek boynunu büktü ve gülümseyerek Poyraz Bey'e baktı "Güzel bir davaydı." Dedi. Elini uzattı. Poyraz Bey, elini tutup sıkarken Merve "Midem bulanıyor." Diyerek yanlarından ayrıldı. Merdivenlerden inerken adam peşinden geldi. "Bu akşam Tekila'ya gelsene. İlker'ler de orada olacak. Hem bir şeyler içeriz hem de galibiyetimi kutlarız." Diyerek gülümsediğinde Merve durup ona baktı. "Beni rahat bırak Murat!" dedi.

"Peşinde değilim ki?" dedi Murat da omuzlarını silkerek "Bu davada karşılaşmış olmamız tamamen tesadüf ama kabul et güzel oldu."

Bir zamanlar Siyah'ın en yakın arkadaşı olan bu genç adam şimdi kendi arkadaş grubunda yer alıyordu. İlker'den almış olduğu dost kredisi de Merve'nin sinirini zıplatan bir diğer unsurdu.

"Ee gelecek misin?"

Merve, elini kaldırıp bir taksi durdururken "Hayır." Dedi "Bizimkilerle görüşüyorsan Mir Ali'nin döndüğünü de öğrenmiş olmalısın. Yani..." dedi içini çekerek "Gelemem. Planlarımız var." Döndü. Taksinin kapısını açtı. Binmek üzereyken "Onu da getirsene" dedi Murat "Eminim bizimkiler de onu görünce sevinecektir." Merve, gözlerini kısarak bir müddet Murat'a baktı ardından tek kelime dahi etmeden arabaya bindi. O binip uzaklaşırken Murat da peşinden dudaklarını büzerek baktı.

Taksi, Mir Ali'nin yeni evinin arazinde durduğunda Merve'nin kalbi kıpır kıpırdı. Onu yoldayken aramış ve geleceğini bildirmişti. Yanında getirdiği yiyecekleri bir eline alıp, taksinin ücretini ödedikten sonra dışarı çıktı. Sert esen rüzgâr uzun saçlarını havalandırıp, karıştırırken yerden kalkan toz bulutu gözlerini kırpıştırmasına neden oluyordu. Meraklı ve ilgili gözlerle kabası biten eve bakarken yürümeye başladı. Balçık ve taşlı yollarda yürümek ayağındaki topuklularla imkansızlaşıyordu. Söylenerek evin önüne gelmeyi başarırken içini çekerek, önündeki tahta basamağa baktı. Sağlam olup olmadığını tarttığı sırada "Eğer gözlerinle bunu anlayabilirsen bana baktığında ne gördüğünü çok merak ediyorum" dedi Mir Ali. Başını kaldırdığında onun evin ikinci katından kendisine baktığını görüp, gülümsedi. "Bu basamak beni tartar mı?" diye sordu.

"İşçiler senin üç katın ağırlığında," diye seslendi Mir Ali "Ve hala iki ayak üzerindeler." Gülümseyerek içini çekti ve dirseklerini kenara yaslayarak gözlerinin içine baktı. "Orada durmaya niyetli misin?" diye sordu.

Merve "Olabilir. Buradan oldukça güzel gözüküyorsun."

"Demek bana bakınca güzel olduğumu düşünüyorsun?"

Merve "Dediğim gibi."

Mir Ali, dudaklarını büzerek gülümsemeye devam ederken "Bugün havlu attığın kulağıma geldi." Diye mırıldandı. Merve'nin yüzündeki gülümsemenin kayboluşunu dikkatle izlerken kıkırdadı. "Bu görülmeye değer. Bence sende kızınca çok güzel oluyorsun." Dediğinde doğrularak içeri girdi. Merve başını iki yana salladıktan sonra basamakları çıktı ve kendisini içeri attı. Mir Ali ile girişte buluştular. Göz göze geldiklerinde genç kadının ilk yaptığı kendisini onun kollarına bırakmak oldu. Elindekileri yere bırakıp, kollarını genç adamın beline sararken "Sen şimdi sarılmaktan da hoşlanmıyorsundur." Diye homurdandı. Yanağını göğsüne yaslamış, Mir'in kokusunu içine çekiyor, sıcaklığının tadını çıkarıyordu.

Mir Ali "Buna sesimi çıkarmamam gerektiğini düşünüyorum." Diyerek kızı kollarında sımsıkı tutarken, dudaklarını da başının tepesine dayadı. Yarım saat sonra evin tamamlanmak üzere olan bir köşesinde oturmuş, Merve'nin açıklama getirerek önüne bırakmış olduğu yemeği yiyorlardı. "Kim dedin?"

"Murat işte." Diyen genç kadın kaşlarını çatıp, hırsla sandviçinden bir yudum alırken "Ondan nofrot edoyorumçia" diye mırıldandı. Mir Ali, kızın dudağının kenarına bulaşan sosu alıp, emerken "Hala arkadaşsınız demek." Diye söylendi. Merve, ona şöyle bir baktı ardından "Okuldan sonra herkes bir yana dağıldı. Siyah'a olanları biliyorsun, sen yokken o vardı yanımda demek istemezdim ama gerçekten o vardı. Ama sinir bozucu işte! Karşıma geçip gerim gerim geriliyor. Onu görmek istemiyorum dedikçe sürekli karşıma çıkıyor. Of başka konuya geçebilir miyiz?" diye önerince Mir gülümsedi "Kaşının üzerinde bir sivilce var." Dedi.

Merve, ona baktı, baktı, baktı. "Yaaa!" diye bağırdı önündeki patates kızartmalarından birkaçını üzerine atıp "Bunu söylememelisin." Yanakları kızarmıştı.

Mir Ali "Bana oradan göz kırpıp duruyor. Acıyor mu?" diyerek kızın kaşına doğru parmağını uzatırken Merve gülerek geri çekildi "Sinirimi bozuyorsun." Dedi ama kahkaha atma isteğini durduramıyordu. Mir Ali, ona dokunmak için hamle yapınca Merve eline vurarak onu savuşturdu. Ardından küçük sos şişelerinden birini eline aldı. "Yaklaşırsan bunu üzerine boca ederim." Dedi. Mir ona bir kaşını kaldırdı ama blöfünü görmezden geldi. Elini aşağı indirip, ona dokunmayacakmış gibi yaptıktan sonra aniden Merve'nin kolunu tutup kendisine çekti. Genç kadın, elindeki sos şişesini üzerine doğru sıkınca Mir hamlesinden kaçamadı ve yüzünün sol tarafını boydan boya acılı sosa bulayan kıza şaşkın bir bakış fırlattı. Merve, ona bakıp gülerken elindeki şişeyi yere bıraktı. Başını geriye doğru çekip, Mir'in elinden kurtulmaya çalışırken, onun yüzündeki sosu kendi yüzüne sürmesinden kaçmaya çalışıyor "Acı sos ama!" diye bağırıyordu bir yandan.

Mir "Bence sorun yok." Deyip kızın yanağına dokunurken gözlerinin içine baktı. "Belki henüz zamanı değildir." Diye mırıldandı.

Merve'nin yüzündeki gülümseme ağır ağır kaybolurken "Neyin?" diye sordu usulca. Mir Ali, dudaklarını öptüğünde bedenini saran titremeyi anlatmanın bir tarifi yoktu. Genç adam geri çekildiğinde kaşları havaya kalkan genç kadının yüzündeki şaşkın ifade Mir'i gülümsetti. Ancak başını eğip onu tekrar öptüğünde yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. Merve'yi kollarına hapsetmiş, kaçmasından korkar gibi sımsıkı sarmıştı.

AŞK LABİRENTİ ( Kuyu Serisi #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin