Bölüm 5

132K 1.8K 68
                                    

Pencereden içeriye sızan ışık gözlerime vuruyordu. Uykum ışık yüzünden uçup gitmişti. Gözlerimi açıp etrafa baktım. Henry yanımda yatıyordu. Benim buraya nasıl geldiğim hakkında hiç bir fikrim yoktu. Üzerimdeki ince yorganı çekip, yatakta oturur vaziyete geldim. Ona baktığımda sırtı bana dönüktü. Yüzünü göremiyordum. Üstümdeki ince yorganı çekmemle onun da üzeri açılmıştı. Altında sadece boxer vardı. Eğer gece sevişmişsek benim üzerim niye giyinikti anlamamıştım. Yerde ayakkabılarım, yeleğim ve fularım vardı. Henry uykulu sesiyle konuştuğunda irkildim, uyanık olduğunu anlamamıştım. "Gece bir şey olmadı. Sadece uyuduk." dedi. Bu adam benim nasıl aklımı okuyordu anlamıyordum. Henry'e dönüp konuştum, "Ben sesli mi düşünüyorum? Yoksa sen akıl mı okuyorsun?" diye sordum. Henry yatakta dönüp, yüzünü bana doğru çevirdi. Uykulu gözlerle bana bakıyordu, "Ne düşündüğünü bazen anlıyorum." dedi. Sarkıttığım bacaklarımı tekrar yatağa çekip tüm vücudumu ona döndürdüm. "Ciddi olamazsın? Gerçekten o kadar belli mi ediyorum?", dedim. Henry güldü, "Evet maalesef." dedi. Üzülmüştüm. Düşüncelerimi belli etmek hiçte iyi sayılmazdı. Yatağın kenarındaki komodinin üzerindeki telefonum titreyince elime aldım. Annem arıyordu. "Efendim anneciğim." Henry'e kaş göz yapıyordum, sakın ses çıkarma demeye çalışıyordum ama ne kadar başarılı olduğum meçhuldü. Henry gülümseyerek suratıma bakıyordu. "İyi misin El?", "Evet anneciğim iyiyim merak etme." , "Peki. İyi misin diye sormak için aramıştım. Ayrıca Violet telefonunu açmayıca merak ettim." dedi. İyi ki açmamıştı telefonu Vi, yoksa ne yapardım bilmiyorum. "Vi duşta anne merak etme sen.", "Tamam, El bir dakika bekle." Annem yanındaki bir kadınla konuşuyordu. "Toplantıya çağırıyorlar efendim." dedi bir adam. Annem, "Hemen geliyorum." dedikten sonra konuşmaya geri döndü. "El, daha sonra konuşuruz. Seni Seviyorum öptüm.", "Ben de anneciğim, görüşürüz.", dedikten sonra telefonu kapattım. "Tanrım gerçekten annenden korkuyorsun." dedi Henry kahkaha atarak. "Tanısan sen de korkardın." dedim. "Tanıştır o zaman." dedi. Ciddi olamazdı değil mi? Kahkaha attım, aklınca benle dalga geçiyordu. "Ciddiyim." dedi. "Neyim olarak çıkacaksın karşısına?", dedim gözlerimi devirerek, sonra devam ettim. "Bak anne bu adam ilk yattığım kişi, hatta ilk sevgilim ve ayrıca Henry Cavill kendisi. Ve evet önüne gelen her kızla yatıyor mu? Diyeyim." dedim dalga geçerek. Henry ellerini başının altına koyup konuştu, "Her önüme gelen kadınla yatmıyorum, aksine bu konuda çok seçiciyimdir. Ayrıca ilk sevgilin olma fikri hoşuma gitti." dedi. Ukala ukala konuşması beni delirtiyordu. Elimi yumruk yapıp göğüsüne vurdum. Fakat bir kası bile hareket etmemişti. Bu sanki bir karıncanın Hulk'a vuruşu gibi bir şeydi. Henry kolumu tutup çekti, çekmesinden dolayı üzerinde düşmüştüm. Yüzü yüzüme çok yakındı, dudaklarıyla dudaklarımın arasında milimler vardı. Burnuma dolan erkeksi kokusu aklımı başımdan alıp götürüyordu. Vücudumun altındaki kasları gerginleşmişti. Tanrım bu büyük bir cezaydı. Bu adamın aurasına düşmeyecek bir kadın bile yoktu. Ve kesinlikle o kadınlar arasında ben de vardım. "Bu hırçınlığını sex sırasında kullansan iyi olur." dedi. Söylediklerini bile umursayacak bir vaziyette değildim. Şu an aklımda sadece Henry'nin dudakları vardı. Tüm vücudum alev almış, yanıyordu. Onu istiyordum, bacaklarımın arasında istiyordum kesinlikle. Aramızdaki milimleri yok edip dudaklarına yapıştım. Bunu yaptığım için daha sonra pişman olacaktım ama zerre umursamıyordum. Şu an tek ihtiyacım olan onun kudretli erkekliğiydi ve beni orgazmın derinliklerine ulaştırmasıydı. Henry bunu bekliyormuş gibi, beni yanına atıp hemen üzerime çıktı. Kesinlikle en sevdiğim pozisyon buydu. Onun altında olmak, tüm ağırlıyla ezilmek, vücudunun büyüklüğüyle kaybolmak beni o kadar azdırıyordu ki... Henry'nin de
bunu sevdiğini biliyordum, sürekli üzerime çıkmasının başka bir anlamı olamazdı.
Yerdeki yeleğim, fularım ve ayakkabılarım yanına üzerimdeki çizgili tişörtte eklenmişti. Lacivert dantelli sütyenimle karşısındaydım. Ellerim ensesini kavrayıp onu kendime çektim. Dudaklarımız birbirlerimizi hunharca ve sertçe öpüyordu. Kesinlike ikimizde sert olmayı seviyorduk. Bu birbirimize olan açlığımızın kanıtı gibiydi. Birbirlerimize açtık, en azından ben ona açtım. Onu istiyordum deli gibi. Dudakları çeneme kayıp ordan da boynuma ulaştı. "İzini bırakma. Kapatamam." dedim. Tüm gün fularla gezmenin ne kadar zor olduğunu yeni öğrenmiştim. Kesinlikle yeni morluklara ihtiyacım yoktu. Ensesindeki saçları çekerken onun dudakları göğüslerimi buldu. Saklı hazineye kavuşmuş gibi hunharca saldırıyordu. "O zaman ben de buraya bırakırım izimi." dedi. Sütyenimin kopçasını açıp çıkarttı. Göğüs uçlarımı hemen ağzının içine alıp emmeye başladı. Ben de onun tüm vücudunu okşuyordum. Ona dokunmak o kadar şehvet verici, o kadar azdırıcı bir şeydi ki aklımı kaybediyor gibiydim. Göğüs aramı ısırıp yalarken elleri iki göğüsümü kavramış hamur yoğurur gibi yoğuyordu. O ısırdıkça ben de saçını çekiyordum. Deli gibi ıslanmıştım. Henry ellerini pantolonumun düğmesine götürüp açtı. Elini bacak arama sokup kadınlığıma dokundu. "Islanmışsın." dedi. Benim tek yapabildiğim inlemekti. "Beni istiyor musun?" diye sordu. "Evet." dedim. Karnımı öpüp pantolonumu çıkarttı. Sütyenimle takım ama sade olan kilodumla kalmıştım karşısında. "Bu manzara aklımdan asla çıkmıyor." dedi. Kilodumun üstünden kadınlığımı öpüp tekrar göğüslerime geldi. "Seni sikmem için yalvarmanı istiyorum." dedi. İnlemelerim kesinlikle yalvarıştı zaten ama o sözcükleri istiyordu. Erkekliğini kadınlığıma sürttüğünde, oldukça sesli bir şekilde inledim. Ne yapacağını çok iyi biliyordu. Bir kadını nasıl etkileyeceğini, nasıl tatmin edeceğinin farkındaydı. Benden istediği sözcükleri duyamayınca bir kez daha bastırdı kendisini bana. Resmen işkence ediyordu, istediğini almak gibi bir huyu vardı ve bunu oldukça başarılı şekilde yapıyordu. Göğüslerimdeki dudakları önce boynuma sonra çeneme en son dudaklarıma ulaştı, dudaklarımı diliyle yalayıp ısırdı. Onun istediği cümleleri kurmamanın cezasını çekiyordum kesinlikle. Neden bilmiyorum ama istediğini yapmamak bana oldukça haz veriyordu. Onu üzerimden atıp bu sefer ben üzerine çıkmıştım. Erkekliğinin üzerine oturup sürtünüyordum. Kırmızı uzun saçlarım göğüslerimi örtmüştü, dudaklarımı ısırarak yüzüme bakıyordum. "Beni sikmek için yalvarmanı istiyorum." dedim. Başını geriye atıp, gözlerini yumdu. Sürtünmeleri ağırdan aldıkça daha fazla deliriyordu. Bacaklarımın arasındaki erkekliği oldukça büyümüş, zonkluyordu. Onun durumu benden daha vahim haldeydi. Bana oynadığı oyunu aleyhime çevirmenin hazzını yaşıyordum. Kırmızı saçlarımı iki yandan tepeme doğru topladım. Dik ve oldukça dolgun göğüslerim karşısındaydı. Göğüslerime bakıp dudaklarını yaladı. "Tanrım!!! El seni sikmek istiyorum." dedi. Bildiği kadınlara benzemediğimi anlaması gerekliydi. O oldukça ateşli biri olabilirdi ama ben bildiği kadınlar gibi yalvaran biri değildim. Yalvaracak kişi oydu. Saçlarımı tekrar serbest bırakıp, ellerimi göğüsüne koydum. "Elbette." dedim gülerek. Aldığı komutla tekrar yerlerimiz değişmiş üzerimde olan oydu. Bu sefer oldukça hırçındı. Elinde patlayan oyunu yüzünden olduğunu biliyordum. Hemen son parçalardan kurtulup içime girmişti. İlk sexin aksine bu sefer sertti. Sonuna kadar sokuyordu. Her girişinde yatakta zıplıyordum. Bu can acıtmak yerine daha fazla zevk vermişti bana. Bacaklarımı beline dolayıp, sırtındaki tırnak izlerime yenilerini ekliyordum. Diğer elim onun o sıkı kalçasına gitmiş, avucumla kavramıştım. Delirten bir erkekti. Kesinlikle beni o kadar iyi tatmin ediyordu ki, başka kimseyle yatmayı bile düşünmüyordum.

>><<

Komodinin üstünde deli gibi çalan telefonumu kavradım. O kadar yorgundum ki kolumu kaldıracak gücüm yoktu. Henryle tek beden olmuş şekilde uyuya kalmıştık. Omzumun üstündeki kafası hareketlenince onunda uyandığını anladım. Göğüslerimin üzerindeki kolu daha sıkı kavramış, sırtım daha çok göğüsüne yapışmıştı. Telefonumu açıp konuştum, "Efendim?", "El? Nerdesin sen?", Violetin kızgın sesini umursamayarak konuştum, "Neden? Ne oldu?", "Annen aradı, az kalsın pot kırıyordum. Niye söylemiyorsun ben de kalacağını?" dedi. Uykulu bir sesle konuşmaya devam ettim, "Unutmuşum.", Henry omzumu ve boynumu öpmeye başlamıştı. "Neredesin sen?", "Henry'le." dedim. Vi'nin şaşkınlığını ve ard arda sorduğu soruları umursamayıp telefonu kapattım. Daha sonra açıklardım ne de olsa. Arkamda rahat durmayan Henry'e, "Rahat dur." dedim. "Sana doymuyorum." dedi. Ben de asla doymuyordum. Bu kaçıncı sevişmemizdi bilmiyordum. Sayısız kere orgazm olmuştum ve bu yüzden çok yorgundum. "Çok yorgunum." dedim. "Ben seni rahatlatacak bir şey biliyorum." dedi ve yataktan kalktı. Dönüp ona baktığımda odadaki camla kaplı olan lavaboya girip küveti doldurmaya başladı. Arkadan o kadar çok sexi duruyordu ki, istemsizce yine ıslanıyordum. Ben de arkasından kalkmış üzerimdeki çarşafla birlikte lavaboya girmiştim. Henry, "Gerçekten buna ihtiyacın var mı?" dedi elimin altındaki çarşafı göstererek. "Utanıyorum." dedim. Sabah ki azgın kadının eseri yoktu. Henry yanma gelip elimdeki çarşafı alıp düşmesini sağladı. "Benden utanmanı istemiyorum." dedi. Anlımı öpüp sıcak su ile dolu olan küvete girmemi sağladı. Köpüklerin arasına girdiğimde gergin kaslarım gevşemeye başlamıştı. Henry altındaki boxerı çıkartıp arkama geçti. Sırtımı göğüsüne yaslandırıp, saçlarımı tek omzumda topladı. Açıkta kalan omzuma dudaklarını bastırıp duruyor, kokumu içine çekiyordu. "Ella ne demek?" diye sordu. Bu soruya şaşırmıştım, "Peri kızı, demekmiş. Babam beni görür görmez ismimin bu olmasına karar vermiş." dedim. , "Peri kızı demek, baban haklıymış. Gerçekten peri kızısın." dedi. Gülümsedim. "Baban nerde?" diye sordu. Onun hakkında ilk kez bahsettiğimi farketmişti. "Avusturalya." dedim. Ona anlatıp anlatmama konusunda kararsız kalmıştım ama sonra anlatmaya karar verip devam ettim, "Ben çok küçükken annemle ayrılmışlar, o günden beridir Avusturalyada.", "Görüşmüyor musunuz?", "Sene de bir kaç defa arar, ben de en son lise 1'deyken yanına gitmiştim." dedim. "Şimdi anlıyorum." dedi. Neyi anladığını anlamamıştım. "Neyi şimdi anldın?" diye sordum. "Erkeklerden bu yaşına kadar uzak durmanı." dediği şey benim hakkımda yaptığı en doğru tespitti. Ben bile o sıra farketmiştim bunu. "Bu yaşına kadar sevgili yapmamış olman... Sanırım terk edilme korkun var." dedi. Haklıydı. Her zamanki gibi, bu bazı şeyleri daha iyi anlamama sebep olmuştu. Tek anlamadığım şey Henry'le neden birlikte olmuş olduğumdu. Tabi ki onunla herkes birlikte olmak ve yatmak isterdi ama benim terk edilme korkum varsa, Henry bunun için en yanlış insandı. Kesinlikle en yanlış kişiyle birlikteydim. Beni terketme olasılığı en fazla olan insan oydu. "Sustun." dedi. Ne düşündüğümü merak ediyor gibiydi. "Onca zaman sonra gidip en yanlış erkeğin kollarına girmememin ne kadar saçma olduğunu düşünüyordum." dedim. Bir şey söylemedi. Ne diyebilirdi ki zaten. Hayır ben seni asla bırakmayacağım falan mı diyecekti. Şaka gibi bir hayat yaşıyordum. İkimizde daha fazla bir şey söylememiş, sıcak suyun bizi mayıştırmasına izin vermiştik.

PATRON  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin