Merhaba,
Değerli okuyucularımı merakta bırakmak istemediğim için sınırın aşılmasını beklemedim ve yeni bölüm yayımladım.
Ama bu bölümde sınırı dikkatte alacağım, 10 beğeni ve 20 yorum.
Sınır aşıldığında taslak olarak kaydettiğim yeni bölüm yayımlanacak.
İyi okumalar! 😘
"Bayan Karina, kanser değilsiniz."
Bu duyduğum en güzel şeydi. Gözlerimden akan yaşlar bu sefer mutluluktan akıyordu. Bir kez daha bu cümleyiyi duymak beni çok mutlu etmişti.
"Sadece birleşme sırasında oluşan ufak bir yırtılma. Müdahile etmeyi bile gerektirmeyecek. Bu sıralar sadece dikkatli olsanız iyi olur. Ve en az bir hafta sex yapmayın." dedi.
Söyledikleri umrumda bile değildi. Tek duyduğum kanser olmayışımdı. Kafamı sallayıp odadan çıktım. Kapının önünde gergin bir şekilde bekleyen Henry'nin yanına gittim. Henry beni görür görmez hemen kalkıp yanıma geldi.
"El iyi misin? Ne oldu? Neden ağlıyorsun?", Henry'nin telaşlı sesi ve korkulu gözlerini umursamayarak onu tutup öptüm. Şaşkınlıktan bana karşılık veremesede bu umrumda değildi çok mutluydum. Ve kanser değildim.
>><<
Henry ile birlikte eve gidiyorduk. Birden arabayı sağ çekip bana baktı, "El ben daha fazla dayanamayacağım, neler oluyor söyler misin artık?", dedi. Derin bir nefes aldım. Anlatmak zor olacaktı.
•
2 yıl önce
"El, bak düğün için mekan yerleri buldum." Bilgisayarıyla birlikte yanımdaki koltuğa oturmuştu. Göz yaşlarıma engel olamadım. "Bak burası oldukça güzel. Bir de tatil yeri buldum.", dedi. Onun bu kadar heyecanla düğünümüz için koşuşturması beni daha çok mahvediyordu. Henry neşeyle suratıma baktığında kaşlarını çattı. "Sevgilim noldu? Neden ağlıyorsun?" dedi bilgisayarı kapatıp sehpanın üzerine koyarken. Beni kollarının arasına alıp, saçlarımı okşadı. "Hadi güzelim söyle noldu?", içimdeki zehri akıtmam gerekiyordu. Bunu onun için yapıyordum, en azından kendimi böyle avutuyordum.
"Henry...", "Dinliyorum güzelim.", "Henry ben ayrılmak istiyorum.", dedim. Cümle ağzımdan o kadar zor çıkmıştı ki, çıktığı yerleri deşmişti. "Ne?", Henry kolunu çekip ayağa kalktı. Ben de ondan sonra ayağa kalktım. "El sen neyden bahsediyorsun?", dedi. Göz yaşlarım akarken konuştum, "Ben bu ilişkiyi devam ettiremiyorum.", "Ne demek devam ettiremiyorum? Sen ne saçmalıyorsun?", dedi. Boyun damarları çıkmıştı. Ne kadar sinirlendiğini ve üzüldüğünü görebiliyordum. "Şaka mı yapıyorsun? Bak bu şakaysa hiç komik değil!", dedi. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Ağlamaktan konuşamıyordum. Henry gelip kafamı kaldırdı. Akan göz yaşlarımı silerken konuştu, "Güzelim ne oldu o zaman neden böyle yapıyorsun?", dedi. Öyle sıcak bakıyordu ki yaşadıklarımı anlatmak istedim bir an.
Düşündüm. O dünyalarca ünlü Henry Cavill'di. Zaten benim gibi biriyle evleniyordu. Şimdi ise kanserli bir kadınla evlenecekti. Bu onun için çok acımasızca olurdu. Yaşayıp yaşamayacağım belli değildi. Onu böyle bir şeyin içerisine sürükleyemezdim.
"Henry ben daha fazla bu hayata dayanamıyorum. Sürekli hakkımda yapılan iğrenç linçlere dayanamıyorum. Ben seninle sürekli ordan oraya gidemem. Hayallerimden senin yüzünden vazgeçemem." dedim.
Aklıma ne geliyorsa söylemiştim. Henry'nin gözlerinden yaş akınca ağlamam dahada şiddetlenmişti. Onu böyle görmek beni kahrediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON (+18)
FanfictionBol +18 olcaktır. 18 yaşından küçükler ve rahatsız olanlar okumasın. #2 - Henrycavill