Henry elindeki bezi bitirmiş olduğu tabağın üzerine koydu. "İzninizle artık ben gitsem iyi olur, saatte epey geç oldu.", anneme bakarak kurduğu cümleleri ifadesiz bir şekilde dinliyordum. Kapıya doğru geldiğimizde annem konuştu bu sefer, "Bay Cavill, sizin bu kadar centilmen ve anlayışlı biri olduğunuzu bilmiyordum. Bu akşam gösterdiğini bu davranışlar için teşekkür ederiz. Ve lütfen okulumuzun davetini geri çevirmeyip, bize eşlik ederseniz çok mutlu olacağım.", "Bayan Karina, ben teşekkür ederim her şey için. Beni evinize almanız çok büyük bir şeref, ayrıca okula katılacağımı iletin. Sayelerinde çok önemli insanlarla tanışmama vesile oldular." Henry'nin kurduğu cümle üzerine bakışlarım gözlerini buldu. Bana bakıyordu, bana bakması o kadar çok heyecanlandırıyordu ki beni, olduğum yerde heyecanla atan kalbimi duyabildiğini düşünüyordum. Hepimizle vedalaşıp, siyah mercedes arabasına binen Henry'i izledim bir süre. Kapının önünden içeriye giren Vi ve annemi umursamayarak, arabasının içerisinden bana bakan Henry'e odakladım. İçim burkulmuştu. Onu daha şimdiden özlemeye başlamıştım, nasıl geçirecektim günlerimi onsuz bilemiyordum. Henry eline telefonu alıp mesaj yazdı. Elimde titreyen telefonumu alıp açtım, mesajı bana yazmıştı.
"Yarın, bir fırsat bulup bana gelmeni istiyorum. Bir günümüz daha vardı geçireceğimiz, unutma."
Bakışlarımı kaldırıp Henry'nin sabırsızca cevabımı bekleyen suratına çevirdim. Aslında gitmeyi düşünmüyordum ama bana bakan bakışlarına kapılıp gitmemek elimde değildi. Onu istiyordum, ne duruma düşeceğim umrumda değildi. Sadece onu istiyordum ve fırsatım varken kullanmamak aptallık olurdu.
"Tamam."
Yazıp gönderdim. Henry bana gülümseyerek bakıp arabasıyla uzaklaştı. Ben de eve girdim. "El, Bay Cavill'in geleceğinden haberin var mıydı?", annemin bana bakan bakışlarını umursamayarak konuştum. "Elbette, hayır.", "Sabah ki tavrın neydi öyle, odana kilitledin kendini ve saatlerce çıkmadın. Neler oluyor?", anlaşılan sorgu zamanım gelmişti. Bakışlarımı Vi'ye çevirip konuştum, "Violetle tartıştık, istediğim bir ayakkabıyı yarın alacağını söylemişti ama bundan vazgeçip beni kandırdı." dedim. Vi durumu sorgulamadan oynadığım oyunu anlayıp devam etti, "Evet bayan Karina, onu kızdırdım. Özür dilemek için yarın istediği bir ayakkabıyı almaya gideceğiz." dedi. Annem bizim tartışmalarımıza alışık olduğu için durumu daha fazla sorgulamayı bırakıp konuştu, "Tatlı tabaklarını toplamadan yatmak yok. Ben çok yorgunum yatacağım." . Odadan çıkan annemin arkasından bakakaldık. Onun odasınının kapı sesini duyana kadar ikimizde konuşmadık. Kapı sesini duyar duymaz Vi beni kolumdan tutup koltuğa oturtmuştu. "Dökül! Çabuk." , derin bir nefes alıp, Henry ile aramda geçen her şeyi anlatmaya başladım.
>><<
"El, bana yarın gitmeyeceğini söyle.", "Bilmiyorum Vi, onu istiyorum. Yıllarca onun hayalini kurdum, şimdi gerçek olurken bunu kulanmamam saçmalık olmaz mı?", "El, hayalini kurduğun adama aşık oldun farkında mısın? Sen ona aşıksın ve onun bunu kullanmasına izin vermemelisin. Bak canım dostum, aranızdaki bu şey bir gün bitecek ve ben senin üzülmeni istemiyorum.", "Violet, biliyorum haklısın ama ben her türlü üzüleceğim bari onunla geçireceğim zamanları değerlendireyim.", Violette benim gibi çıkmaz yoldaydı. Her iki seçenekte benim için felaketti, o da bunun farkındaydı. "Sizi hiç tanıştırmamalıydım. Hepsi benim suçum.", Violetin kendisini üzmesine dayanamayıp sarıldım. "Sen dünyadaki en muhteşem şeyi verdin bana, hayallerimi gerçekleştirme fırsatı verdin. Bunu nasıl öderim bilmiyorum.", Violet sırtımı okşadı. "El senin üzülmene dayanamıyorum.", "Violet, ben mutluyum. Hayallerimin gerçekleşmesine mutluyum, iki seçeneğin sonunda üzgün olacağımı bilsemde buna değer. Ben buna razıyım. Tamam mı?", Violet kafasını anlayışlı bir şekilde salladı. Bu benim tercihimdi ve benim hayatımdı. Üzülceğimi bile bile her vaktimi onunla geçirmeye razıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON (+18)
FanfictionBol +18 olcaktır. 18 yaşından küçükler ve rahatsız olanlar okumasın. #2 - Henrycavill