Drunk

6.6K 528 200
                                        

kth_official: Jungkook dün için özür dilerim. Sanırım beni eve getirmişsin. Çok sarhoş olmalıyım.

Jeongguk: Ne özrü Taehyung ben alt kattayım seni ben getirmedim ki. Başka biri getirmiş olmalı.

kth_official: Bekle geliyorum.

Taehyung hızlı adımlarla merdivenlerden indi. Karşısında gördüğü görüntü kahkaha atmasına neden oldu. Jungkook pembe pijamalarıyla oturmuş etrafa ne olduğunu anlayamamış gibi bakıyordu.

"Hey neye gülüyorsun sen öyle?"

"Pijamalar çok yakışmış "

"Kim giydirdi bunları bana ya"

"Ben giydirdim."

Taehyung sesin geldiği yöne baktığında Baekhyun'u görmeyi beklemiyordu.

"Ne yani sen mi getirdin bizi eve?"

"Evet ben getirdim. Dün gece körkütük sarhoş olmuştunuz. Taehyung'u defalarca kez aradım ama açmadı. Neyse ki ordaki barmen görmüş de açmış. Ben olmasam kalıyordunuz orada."

"Özür dileriz baek, bilerek olmadı biliyorsun."

"Her şeyi anladım da neden bu pembe ipek pijamayı bana giydirdiğini anlamadım."

"Kustun dün gece çünkü üstün başın berbat oldu. Ben kıyafet ararken üstündeki alıp bunu giymek istiyorum diye ağladın ben de giydirmek zorunda kaldım."

Taehyung  yeniden bir gülme krizine girerken Jungkook utançtan kıpkırmızı olmuştu.

"Sarhoştum hatırlamıyorum."

"Tamam tamam ağlama gülmüyorum artık."

Baekhyun Taehyung'un yanına gitti ve kulağına fısıldadı.

"Konuşmamız lazım."

"Tamam konuşalım."

Birlikte bahçeye çıktılar. Jungkook ise hâlâ tam olarak ne olduğunu kavrayamamış ağrıyan başını ovuyordu.

"Evet ne söyleyecektin Baek?"

"Şu çocuk, kim o?"

"Jungkook mu? Arkadaşım yeni tanıştık."

Baekhyun kaşlarını kaldırdı ve şaşkın bir ifade takındı.

"Ne, neden öyle bakıyorsun?"

"Bana en son benim arkadaşım olamaz, Jimin'den sonra falan demiştin?"

"O zaman kırgındım ve psikolojim pek yerinde değildi. Hem sen de benim arkadaşımsın Baek. Demek ki olabiliyormuş."

"Yani öyle de ne bileyim yıllardır sadece iş yapıyorsun. Kendine vakit bile ayırmıyorsun. Bu duruma üzüldüm diyemem hatta çok mutlu oldum. "

"Biliyorum ihmal ettim kendimi biraz ama düzeliyorum sanırım Baek."

Baekhyun içten bir şekilde gülümsedi ve Taehyung'a sarıldı, Taehyung da ona karşılık verdi.

Kendilerine doğru gelen bedeni görünce ayrıldılar.

"Şey bölmek istemezdim ama bana artık düzgün bir kıyafet verebilir misiniz?"

...

"Bir dakika bu oyun daha yeni çıktı ve hemen alabildin mi? İnanamıyorum."

Taehyung, Jungkook'un oyun koleksiyonu hakkındaki aşırı tepkilerini izlerken gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Aman Tanrım resmen hayalini kurduğum bütün oyunlar  burada."

"İstersen birkaç tanesini ödünç alabilirsin Gguk."

"Gerçekten mi çok teşekkür ederim."

Jungkook kollarını bir çocuk edasıyla Tae'nin boynuna doladığında kısa süreliğine şoka uğradı. Havada kalan kollarını Jungkook'un beline doladığında minik bir gülümseme ele geçirdi dudaklarını.

Tavşan gibi oradan oraya zıplayarak oyun seçmeye çalışan Jungkook bir hayli eğlendiriyordu Tae'yi.

"İstersen artık yemek yiyelim Jungkook. Kahvaltı hazırlamış Baek bizim için."

Jungkook gülümseyerek döndü ve kafasını olur anlamında salladı.

Mutfağa indiler, pankek kokusu ikisinin de ciğerlerini doldurdu. Jungkook'un yüzünde yeniden o büyük, parıltılı gülümseme yerini aldı. O gülümseyince Taehyung da gülümsüyordu, nedenini bilmiyordu.

Elindeki şurubu bir çırpıda pankeklerin üzerine döktü Jungkook. Sadece önündeki tabağa odaklanmış, pankekleri bitirmeye çalışıyordu.

Taehyung ise elindeki dergiyle meşguldü. İçindeki bir makale dikkatini çekmişti, pürdikkat onu okuyordu.

"Tonrom, Bok bo ponkokloro nosol yopton todloro horoko*"

Taehyung büyükçe bir kahkaha attıktan sonra düşmemek için masaya tutundu, dünki adam küçücük bir çocuğa dönmüştü bir anda, bu hâli epey eğlenceliydi.

"Ağzındakini bitir Jungkookcum önce, ben yapmadım yandaki pastaneden aldım pankekleri onlara sorarsın tarifini."

Jungkook mahçup bir biçimde kafasını salladı ve tabağına geri döndü.

...

Taehyung anahtarı çevirdi ve bana döndü,

"İstediğin kadar burada kalabilirsin, kullanmıyorum zaten."

Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemiyordum. Çok utanmıştım. Bana evini veriyordu resmen.

"Hayır, hayır bir iş bulup, ev kiralayınca çıkacağım hemen, hiç merak etme."

"Saçmalama Jungkook, ne merak etmesi, istediğin kadar kalabilirsin, faturaları sorun etme tek kişisin zaten."

"Bari faturaları ben ödeyeyim. Yoksa kalmam."

"Peki, peki sen öde."

Sıkkınlıkla kafamı kaşıdım. Ona yaklaştım ve belini sardım. Yaptığım yanlıştı belki de şu an ama ona içten bir teşekkür etmek istiyordum. Sarılarak bunu yapabileceğime inandırmıştım kendimi.

"Çok teşekkür ederim Taehyung, bana çok iyi geldin."

Belime konan iki eli hissettiğimde gülümsedim.

"Ne demek Jeongguk, sen de bana çok iyi geldin, inan bana."

Beni dövseniz yeridir, çok uzun zaman oldu biliyorum, üzgünüm. Ama inanın bana ilham asla uğramadı bana uzun zamandır. En azından bu fic için. Yeniden özür dilerim ve keyifli okumalar. Sizi seviyorum...


Diary | Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin