Need

5.9K 446 82
                                    

Korkarak ilerler bazen insan, ne olacağını bilmeden, yolun sonunda karanlık mı var yoksa aydınlık mı bilmeden ilerler. Yolda onu yakalayacak acılardan korkar fakat yine de ilerler. Geldiği onca yolun karanlık bir çıkış için olabileceğinden korkar fakat yine de ilerler.

İnsanoğlu aptaldır, bir o kadar da zeki. Zekası hep olmadık yerlere çalışır, en gerekli yerde de aptala dönüşüverir bir anda.

Üstüne her şeyi vazife görür. Kimi zaman hakim olur başkalarını yargılar, kimi zaman psikolog olur insanların duygularına kılıflar uydurur.

Patavatsızdır insanoğlu. Konuşur düşünmeden. İşin sonu ona batar mı, karşısındaki üzülür mü diye düşünmeden konuşur.

Ama insanoğlu en çok acımasızdır. Konu kendi olunca karşısındakinin eli kanda olsa da umursamaz. Önce kendini kurtarır. Kendi önemlidir çünkü. Hayat sadece kendi için gereklidir.

Ben bu zamana kadar bir şeyleri farketmeye çalışarak geçirdim ömrümü. Seokjin'le saatlerce oturup kitaplar okudum, belgeseller izledim. Dışarıda oynayan çocuklara katılmayıp sadece izledim onları. İnceledim.

Seokjin'e ne gördüysem anlattım, ne anladıysam anlattım. O da hep dinledi beni. Ben de onu.

Biz dinlerdik birbirimizi, abi kardeş değil de birbirimizin dinleyicisiydik sanki. Ben konferans verirdim o dinlerdi, o konferans verirdi ben dinlerdim.

Hiçbir zaman geniş arkadaş grubu olan çocuklardan olmadım. Birkaç arkadaşım vardı. Onlar da beni dinlerlerdi. Dinleniyor olmayı severdim. Ama en çok annemin beni dinlemesi hoşuma giderdi.

Okuduğum masal kitabını uzun uzun anlatırdım anneme. Dinlerdi. Bazen sıkılırdı beni başka şeylerle oyalamaya çalışırdı. Üzülürdüm böyle yapınca, uzun süre anlatmazdım ona bir şeyler. Ama sonra daynamayıp yeniden anlatmaya başlardım.

Seokjin benim gibi değildi. Anneme bir şeyler anlatmayı sevmezdi. Aslına bakarsanız sadece bana bir şeyler anlatmayı severdi.

Bir keresinde bana "eğer sen gelmeseydin Tanrı mutlaka ömrümü sonlandırırdı, çünkü anlatmadan yaşayamayacağımı bilirdi." dedi.

Ona "benden başka seni dinleyecek başkaları olabilirdi." dedim. Omuz silkti.

"Aslına bakarsan ben sen gelmeden önce anlatma ihtiyacı duymuyordum fakat sen geldikten sonra duymaya başladım."

Annem bazen anlatırdı. Seokjin ben bebekken bile bana saatlerce bir şeyler anlatırmış. Öyle ki karşısında bir yaşıtıymışım gibi anlatırmış bana her şeyi. Gördüğü ağacı, beğendiği oyuncağı hepsini teker teker anlatırmış. Sonra da yanımda uyuyakalırmış.

Seokjin gitti gideli ben kimseye bir şey anlatamadım sanırım. En azından eskisi kadar anlatamıyorum. Elimden gelmiyor. Kimse Seokjin gibi dinleyemez çünkü beni. Ben hep buna inandım.

Oysa içimde o kadar çok şey birikti ki, ben artık taşıyamıyorum bile. Seokjin'in mezarının başında saatlerce her şeyi anlatmam da yetmiyor artık.

Defterlere yazmam, Tae'ye mesaj atmam da yetmiyor.

Anneme anlatamıyorum çünkü artık annemmiş gibi gelmiyor. Babam zaten benden geçmiş, ben de ondan.

İçime atmak hiç bana göre değil fakat yapıyorum işte bunu. Çünkü Seokjin yok ve ben anlatacak birini bulamıyorum.

...

Duruşma salonuna ağır adımlarla ilerleyen anne ve babasına baktı genç adam. Garip hissediyordu. Boşanmalarını istiyordu fakat eski hayatına duyduğu tükenmez özlem bir şeyler düzelebilir mi diye düşündürmüyor değildi.

Sahi neden gelmişti. İçinde bir şeyler daha biriktirmek için mi. Daha fazla  düşünmek istemedi. Yerini aldı ve duruşmanın başlamasını bekledi.

Babası gayet mutlu görünüyordu, annesi de. Hoş eskiden ne çok aşıklardı birbirlerine. Eski günleri hatırlayınca gülümsemeden edemedi genç adam. İçindeki özlem her geçen zamanda çığ gibi büyüyordu fakat  ne çare asla geri dönmeyecekti o günler. Kendisi de çok iyi biliyordu.

Tek celsede boşandı annesi ve babası. Bir şey demedi. 23 yılın bu kadar kısa bir sürede kesilip atılmasına ses çıkarmadı. Çıkarsa da işe yarar mıydı ki ya da birinin umrunda olur muydu? Acı acı gülümsedi anne ve babasıyla tek sözcük dahi etmeden çıktı adliyeden. Ve ihtiyaç duyduğu yere gitti. Abisinin mezarına...

Alışılmadık türde bir bölüm oldu sanırım. Aniden ilham geldi ve yazdım işte. Umarım beğenmişsinizdir. Sizi seviyorum.

Diary | Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin