Meters

4.1K 392 106
                                    

Dakikalardır tek kelime etmeden yemek yiyorduk. Kendimi bitmiş, tükenmiş hissediyordum. Etrafıma yeniden kozamı örmekten ve oradan çıkamamaktan korkuyordum.

Önümdeki boş kapları alıp çöpe attıktan sonra salona geçtim. Onunla konuşmaya ne cesaretim vardı artık, ne de gücüm. Yaptıklarımı tekrarlayıp yanıma oturdu.

"Hadi ama Gguk çocuk gibi küsecek miyiz?"

"Küs değiliz."

"Neden konuşmuyorsun o zaman?"

"Hadsizlik etmekten korkuyorum."

Yalan değildi korkuyordum, çünkü haddimin ne olduğuni kestiremiyordum artık.

"Uzatacak mısın cidden?"

"Uzatmakla ilgili bir şey yok ortada Kim. Dediğim gibi haddimi aşmaktan korkuyorum. Çünkü bugün sayende bazı şeylerin hâla haddim olmadığını öğrendim. Mutluluğunun sebebini öğrenmek bile haddim değil, ilgilendirmiyor beni, bu kadar."

"Biliyor musun cidden bebek gibisin."

Yumruklarımı sıkmaktan elim bembeyaz kesilmişti. Boğazımdaki yumru gitmiyordu, içimden Tanrı'ya sadece beş dakika için yalvarıyordum. Sadece beş dakika ağlamamak için.

"Her neyse, ne yapmak istersin?"

"Tadım kalmadı, gidiyorum."

"Ama yani bu akşam pazar akşamı Kim, normalde film izlerdik."

"Bu akşam normal değil Gguk. İyi geceler."

Kapıyı çarpıp çıktı, ben de onun arkasından bakakaldım. Yine yalnız kalmıştım.

Bu da çerezlik bölüm olsun. Umarım beğenerek okumuşsunuzdur. Sizi seviyorum.

Diary | Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin