"Taehyung seni seviyorum."-
Ayağa kalkıp yüksek kahkahalarla gülmeye başladı. Dalga geçer gibiydi.
"Neden gülüyorsun?"
"Komik çünkü, beni sevebilmen komik."
"Hislerimi bu şekilde aşağılayamazsın."
Sıktığım yumruğu önümdeki cam sehpaya indirdim.-
Nefes nefese uyandım. Saçlarım terlediğim için anlıma yapışmıştı. Onları anlımdan çekip, yanı başımda duran bardaktaki suyu bir dikişte bitirdim.
Son zamanlarda böyle rüyalar görüp görüp duruyordum. Beni o kadar üzüyorlardı ki, gerçeklermiş gibi hissediyordum.
Taehyung'u bir haftadır görmüyordum. Nedeni bu da olabilirdi. Bilmiyordum.
Bugün geleceğini hatırlayıp minik bir tebessümün yüzümü ele geçirmesine izin verdim.
Hızlıca bir duş alıp, evi toparlamalıydım. Berbat hâldeydi.
Tam ayaklanmıştım ki telefonumun çalmasıyla duraksadım. Arayan Taehyung'du.
"Alo"
"Alo, gguk. Nasılsın? Günaydın."
"İyiyim, iyiyim de senin sesin telaşlı gibi, bir sorun mu var?"
"Yok, hayır. Sadece çekim biraz gecikti onun için. Ben de şey için aradım seni, ben öğleden sonra değil de akşam gelebilirim ancak. Belki sende kalırım, sorun olmaz değil mi?"
İçimden sevinç nidaları atıyordum.
"Tabii olmaz, istediğin zaman kalabilirsin Tae. Burası senin de evin."
"Teşekkür ederim Gguk, gerçekten iyi bir arkadaşsın."
Her ne kadar arkadaş kelimesine üzülsem de belli etmemeye çalıştım.
"Sen de öylesin Taehyung."
"Her neyse akşama geliyorum, görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu hızlıca kapattım ve banyoya doğru yeniden yol aldım.
...
Uzun uğraşlar sonucu evi toparlayabilmiştim. Neyse ki ev çok büyük değildi. Her yeri süpürüp silmek beni güçten düşürse de enerjim az sonra gelecek olan 'arkadaşım' sayesinde yükseliyordu.
Yemek yapmaya üşenip dışarıdan söylemeye karar verdim. Tae'nin en sevdiği restorandan sipariş verdikten sonra kitap okuyarak sevgili 'arkadaşımı' beklemeye başladım.
Henüz on sayfa bitmemişti ki kapı çaldı. Elinde poşetlerle hızlıca içeriye daldı.
"Gguk hemen masayı hazırla, en sevdiğimiz restorandan yemek alıp geldim."
"Ne, naptın Tae?"
"Noldu Gguk, sevmiyor muydun yoksa, seviyorsun diye hatırlıyorum. Ah cidden zevklerin ne çabuk değişiyor."
"Hayır, hayır seviyorum ama ben de aynı restorandan sipariş verdim bir on dakika önce."
"Restoranı ara eğer yola çıkmamışsa iptal edebilirsin. Ben de masayı hazırlayayım."
"Ya yola çıkmışsa?"
"O zaman onları da yarın yersin Gguk. Yemek işte ne zararı var."
"Peki."
Arama geçmişinden numarayı bulup hemen aradım. Yola çıkmadığını öğrenince derin bir nefes aldım. O yemekler beklerse hiç de güzel olmazlardı.
"Neyse ki yola çıkmamış."
Gülümseyerek telefona bakıp bir şeyler yazıyordu. Bir gariplik vardı.
"Heyoo, yola çıkmamış diyorum, kime diyorum!?"
Ani bi panikle telefonu masaya bıraktı ve bana döndü.
"Ha iyi iyi."
"Sen neden sırıtıyorsun bakalım?"
"Sırıtıyor muyum?"
"Evet bayağı otuz iki dişinin hepsini görebiliyorum."
"Farkında değildim. Komik bir video gördüm ondandır herhalde."
"Yalan söylüyorsun."
"Ne?"
"Yalan söylüyorsun diyorum."
"Neden sana yalan söyleyeyim?"
"Nedenini bilmem ama söylüyorsun işte."
Ayağa kalkıp yanıma ilerledi. Yüzü gergin bir hâl almıştı.
"Yalan söylesem bile, bu seni ne kadar ilgilendirir?"
Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Ve o an bir kez daha anladım, ben Tae'den gittikçe uzaklaşıyordum.
"Haklısın, ilgilendirmez. Hadsizliğim için üzgünüm."
Eyvah eyvah neler yapıyorum ben böyle ¯\_ʘ‿ʘ_/¯.
Umarım beğenerek okumuşsunuzdur, sizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diary | Taekook ✓
FanfictionJeon Jungkook hayran olduğu ünlü modelin dmlerini günlük gibi kullanırken fark edileceğini hiç hesaba katmamıştı.