17.bölüm

9.4K 482 663
                                    

(Multimedya:Nazlı Yıldırım🐣)

Herkese merhaba!Benim bir tanecik okurkuşlarım,nasılmış bakalım?Uzun bir süre oldu sizlerle yeni bölümde görüşmeyeli ve ben sizi bu süreçte çook özledim.💜

Bir ara duraksamıştım sanki,ne olduğunu tam olarak kendim de bilmiyorum.YM'ne bölüm yazamıyordum.Bunun için kendimi çok da zorlamıyordum açıkçası,çünkü ben YM'ni yazarken dinlendiğim için,mutlu olduğum için yazıyorum ve eğer kendimi yazmak için mecbur etseydim,ne ben mutlu olurdum,ne de ortaya bir bölüm çıkardı.Fakat,neyse ki,sonunda yeni bölümü yazıp,yayımlayabildim.Çoğu zamanki gibi sınır aşılmasa bile.Ama yine de çok şükür yarabbim sjsjsjsj❤

Neyse,neyse.Geçen bölümün sonuna öyle komik tepkiler almıştım ki hsdjshsj
Yorumlarda da hep bölüm hakkında bir şey soruyordunuz ki,spoiler vermemek için kendimi zor tutuyordum,ne kadar,bazı minnacık spoilerler versem de  ;)

Şu an hepinizin bölümü merak ettiğini ve muhtemelen bu yazdıklarımı okumadan geçeceğininizi az çok tahmin edebiliyorum okurkuşlarım sjsjsj
O zaman hemen bölüme ışınlanalım.Beğenmeniz dileğiyle can içlerim😍

Bu arada geçen bölüm sizlerden bol bol yorum istemiştim ama bölümdeki hararetten dolayı unutup yazmamışsınız galiba sjdjsj Şaka şaka,siz nasıl mutluysanız öyle.Fakat,bu bölüm beni yorumlara boğsanız,çok da fena olmaz hani jdjsj

Bu arada okurkuşlarım,ekranın aşağısındaki minnacık yıldıza da basarsanız,beni çok mutlu edersiniz💜

💙Keyifli okumalar🌻

🌟🌟🌟
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim.
Sen beni hep bıraktın;
bense hep arkandan ağladım.
~Can Yücel

...
Demirden...

Kolay mıydı acı?Gelip geçer miydi, hemen?Yoksa yakar mıydı insanın canını?

Cevaplayayım o zaman,

Acıyı birilerine anlatmak;kolaydı.

Kağıda dökmek;kolaydı.

Fakat,onu yaşamak öyle kolay değildi işte...Ona dayanmak kolay değildi.Geçip gitmesi için sabretmek kolay değildi.Kolay değildi...

Peki,acılar konuşabilir miydi?Mesela,benim lâl acılarımın aksine...

Sonra aniden Seneca'nın bir sözü yağmur damlalarının bulutların arasından hırsla yere düşmeleri gibi,düştü yüreğime.

Hafif acılar konuşabilir,ama derin acılar dilsizdir...

Gerçekten,insan kendinden yorulur muydu?Yaşadıklarından,yaşamadıklarından,
beklentilerinden,umutlarından,hayal kırıklıklarından.

Ben artık Nazım Hikmet gibi,yitirmiştim kendimi kendi içimde.

Öyle işte...

Doktorun ağzından çıkan o lanet cümleler benim hayatımı bitirebilecek cinsdendi.Beynim bir türlü dediklerini algılayamıyordu.Anlayamıyordum...

Ne demişti ki,sahi?

Ölüm...

Hepimiz bir gün nasıl anadan üryan gelmiştikse,öyle de göçüp gidecektik bu dünyadan.Peki,söylenmesi bu kadar kolay olan bir şey neden hepimizin zoruna gidiyordu ki?Zaten gelip geçici dünyanın kanunu değil miydi bu?Hepimize verilen bir süre vardı ve biz bu sürenin içerisinde öbür dünyamızdaki cennetimizi kazanmak için çalışıp çabalamalıydık.

Yıldız MahallesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin