İnstagram|karmaşehrinbaby
↬Sezen Aksu-Vazgeçtim
Oy ve yorum...oy ve yorum please.🙄
🥀
Piyanonun esaretinden kurtulan her bir melodinin sesi kalbinin duvarlarına çarpıp kırıklarını olduğu yerde titretirken akmayan gözyaşlarından dolayı kızaran ve acımaya başlayan gözleri tuşların üstünde fütursuzca gezindi. Piyano çalarken yanından asla eksik etmediği bir şişe şarabın yerini şimdi iki şişe alırken içmekten bulanan zihniyle olduğu duruma daha çok kapılmıştı. Zarif,ince parmakları tuşların üstünde ağır çekimde hareket ederken hüzün kokan melodinin sesi acısını iki katladı.
Neredeyse gece yarısını geçen saate bakıp yorgun bir nefesi içine çekti. Eve gelir gelmez boş bir salonla karşılaşmıştı. Henüz taze olan öfkesinin getirisiyle Behzat'ı art arda aramış olsa da sonuç büyük bir hüsrandan ibaretti. Ama yine de bekleyecekti...Gerekirse sabaha kadar bu piyanonun başında çalmaya devam ederdi o gelene kadar.
Buğulanan bakışlarını netleştirmek için gözlerini kırpıştırıp dibi gören kadehindeki son şarabı iki yudumda bitirdi. Melodisi bozulan piyanosu ile dudaklarını birbirine bastırdı. Yaptığı her şey sanki bir hayal kırıklığı oluyordu ve ağlaması için elinden geleni yapıyordu. "Ağlamayacağım,"dedi burnunu gürültüyle çekip yutkunurken. Parmakları geri eski yerini alarak çalmaya hazırlanmışlardı. "Behzat gelene kadar dayanacağım. Ben...güçlü birisiyim."
Sözleri biter bitmez melodiyi çalmaya başladığında dönen başına rağmen kararını değiştirmedi. Aradan iki saat geçip akrep yerini değiştirirken piyanonun sesi dinmek bilmiyor aksine gittikçe daha çok yükseliyordu. Biten melodiyi yenisiyle değiştirmeye başladığı sırada tanıdık olan ses tüm gürültüye rağmen duyuldu. Piyanoyu çalmaya son veren Eyşan omzunun üstünden yan tarafa kafasını çevirdiğinde her zamanki durgun yüzün sahibiyle karşılaştı. Öyle yorgun,yaşamaktan vazgeçmiş görünüyordu ki...Fotoğrafta ki adamla aralarında dağlar kadar fark vardı.
"Bu sefer kalbi kırılan kişi benim,"dedi acı bir gülüş dudaklarına konarken. Birbirine dolanan ayaklarına aldırmadan puftan kalkıp dimdik karşısına geçti. "Seninle konuşmak istediğim o kadar şey var ki...Neden bu kadar geç kaldın?"
Maviliklerine yerleşen halsizlikle ona baktı Behzat. "Bazı işlerim vardı."
"Konuşacaklarımızın önemli olduğunu söylemiştim ama sen yine de bana cevap yazmadın. Neden geri dönüş yapmadın,"dedikten birkaç saniye sonra onun cevap vermesi için susarken alamadığı yanıtlarla bir kırık daha kalbinden söküldü. Piyanonun üstünde duran fotoğraf karesini eline aldı. "Ben seni neden hatırlamıyorum? Bu kadar yakın olduğum birisini unutamam ki! Behzat..."
"Hayatının hiçbir yerine ait değildim,"dedi sesine işleyen soğukluk ve mesafeyle. Dikildiği köşeden bedenini ayırıp Eyşan'la arasındaki mesafeyi makul bir şekilde kapattı. Akları kızaran gözlerde bakışları gezinirken özlemle iç çekmemek için kendini zor tuttu. "O resimde büyütülecek bir anın izleri yok Eyşan. Seninle sadece kısa bir flört dönemi yaşadık ve sonrasında ayrıldık. Ben zaten Mehlikâ'da tutuklu kaldım."
Son cümlenin ağırlığı o kadar büyüktü ki Eyşan tam o anda yerin yedi kat dibine girmek istedi. Sancılarla savaşan kalbi kanlar içerisinde kalırken bir damla gözyaşı sonunda yerinden kurtulup elinde tutmaya devam ettiği fotoğrafa damladı. Söylenenlere inanmak istemedi. Her ne olursa olsun Behzat hayatının neresinde olursa olsun onu hatırlamalıydı. Gerçi abisi uçak kazasından sonra hafızasını kaybettiğini ve tüm her şeyin silindiğini söylemişti.
Üstelik artık yeni bir duygunun esaretiyle karşılaşmıştı. Mehlikâ'yı merak etmek bir yana dursun yavaş yavaş ona öfkelenmeye başlamıştı. Başladıkları her konunun o kadına bağlanmasını kaldıramıyordu. İçindeki hisle gözlerinde ufak bir ateşin kıvılcımı tutuştu. "Sende biliyordun değil mi? Hafızamı kaybettiğimi biliyordun ama bana hiçbir şey çaktırmadın,"dedi sesindeki suçlamayla. Fotoğraf parmaklarının arasından kayıp parkeye düşerken bir an sonra hüzünlü his gözlerine yerleşti. Art arda yaşadığı duygu patlamalarıyla hareketlerini kontrol edemezken kolları çoktan Behzat'ın beline sarılmış,yüzünü korunmak istermiş gibi göğsüne gömmüştü. "Ama benden seni almışlar Behzat. Sana dair ne varsa her şeyi elimden almışlar. Bu kadar mı sevmedin beni? Bizi hatırlamamı istemeyecek kadar mı uzaktık? Mehlikâ kadar değerim yok muydu sende?"
Canını o an kaybedeceğinden o kadar emindi ki Behzat hâlâ nasıl nefes alabildiğine şaşırıyordu. Maviliklerine sinmiş yağmur damlalarıyla ona sarılan kadının dokunuşuna bu kadar muhtaç olduğunu yeni yeni fark ediyordu. Yanağına süzülen gözyaşını silmek istedi. Onu bu kadar inciten insanların karşısına dikilip binbir parçaya bölmek istedi. Kalbinden akıp dilinin ucuna kadar tüm güzel sözlerle birlikte tüm isteklerini bir kutuya kapatıp sessizliğe sığınmayı tercih etti. Teselliye muhtaç olan Eyşan'dan bakışlarını çekip göz temasına son verirken kollarını tıpkı onun gibi bedeninin etrafına doladı. Parmaklarının arasından şelale misali akan saçın tutamlarından yayılan gül kokusunu özlemle içine çekerken biraz daha sarılışı sıklaştırdı.
"Bizden hiçbir hâlt olmazdı,"dedi sesine sinen geçmişin izleriyle. Gözlerini yumup burnunu kokunun kaynağı olan saçlara yaslayıp son kez soludu. "Bizden hiçbir hâlt olmaz artık gül güzeli."
Yeterince mahvolmamış gibi paramparça olan kalbinin canlı hâlini gözlerinin önüne getiren Eyşan önce sesinden sonra da sıcaklığından uzaklaştığı adamın arkasından tükenmişlikle baktı. Tam olarak neyi beklediğini bilmiyordu ama istediğinin bu olmadığına emindi. En azından bir şeylerden bahsedemezler miydi? Geçmişte kısa bile olsa yaşadıkları o dönemin hiç mi hatrı yoktu? Gözleri parmağında taşıdığı iki ayrı yüzüğe kaydı. O gece takmaya karar verdiği yüzüğün sahibini ve notun sonunda yazan harf zihnine çöreklendiğinde yeni bir aydınlamayı yaşadı.
Bakışları merdivenlere kayarken çoktan harekete geçmişti. Odasına gidip kutuyu aldıktan sonra içindeki her şeyi kontrol edip son durağı olan Behzat'ın odasına nezaket kurallarını çiğneyerek girdi. Onu elinde düşmek bilmeyen sigarasıyla gördüğünde dudakları isterik bir gülüşle kıvrıldı. "Seninle kısa bir flört dönemi yaşadığımızı söylüyorsun,"dediğinde kutuyu yatağa fırlatmış açılan kapaktan her şeyin dökülmesine izin vermişti. Parmağındaki yüzüğü çıkarıp ikisinin görebileceği hizaya getirdi. "Kimse böyle hediyeler vermez Behzat. Flört döneminde olan bir insan öyle bir not yazmaz! Sen hayatımın öyle bir yerindesin ki...Seni bulamıyorum. İnkar etmek yerine bana bir açıklama yap!"
Yatağa saçılan eşyalara ve yüzüğe dalan bakışlarını karşısında duran kadına çeviren Behzat bir adım yaklaşarak aralarındaki mesafeyi kapatıp yüzüğü eline aldı. "Her insanın kendini kaybettiği bir an vardır Eyşan. O zamanlar kendimizi o kadar kaptırmışız ki etrafımızda olanları görememişiz. Tüm her şey ortaya çıktığında ise ayrıldık,"demesiyle Eyşan'ın tutunduğu dalı kırdığını gözlerinde gören Behzat yanan her bir parçasına rağmen devam etti. "Asıl sen neyi öğrenmek istiyorsun? Unutma ki sen nişanlısın ve geçmişte ki bize değil,senden koparılan hayatına odaklanmalısın. Benden sana uzatılacak bir umut dalı yok. Yeterince tükenmişlik ve kırıklarım var."
Belki de korkusundan geriye kaçıyordu. Çünkü ikinci bir yıkımı kaldıracak bir can daha kalmamıştı kendisinde. Sevdiği kadını bir kere daha kaybetme ihtimaline karşı ona uzak olmayı yeğlerdi. Canı haddinden fazla yanacaktı,hatta o kadar acıyacaktı bazen ölmek isteyecekti ama yine de onun bir gülüşünde canlanacak kadar ruhu dolup taşmıştı. Bu yüzden yanından çekip giden kadını gitmemesi için durdurmak yerine öylece arkasından bakıp düştüğü duruma ruhsuzca gülmekle yetindi. Hâline acınacak bir adamdı. Nereden tutarsa tutsun bir tarafı hep yıkılıyordu ve artık savaşacak hâli kalmamıştı. Geçen dört yıl ona özlemin yanı sıra vazgeçmeyi öğretmişti.
🥀
Bölüm Sonu.
Ooo,olaylar olaylar ne olacak bizimkilerin bu hâli?
Behzatcığım çok güzel seviyorsun ama korkuyorsun. Bu işler böyle yürümez canığmhqkpansm
Bir sonraki bölümde neler olur sizce? Eyşan ne yapar?
Aşkla kalın.🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Davası|Tamamlandı.
RomancePiyanonun tuşlarında ince zarif parmaklarını gezdirirken tam karşısında yer alan adama kıvrımlı kirpiklerinin altından baktı. "Kalbini kırabilirim." "Zaten kırık." ⅋ Geçmişim kayıptı. Geçmişimde ki ben kayıptı. Geçmişimde ki aşk kayıptı. Ben şimdi...