"hey ben geldim" San wooyoung'un karşısına seonghwa'nın yanına oturdu.
"niye bu kadar geç kaldın?" diye sordu ona wooyoung
"öğretmenim hemşireye gitmeme izin vermedi. bayılma taklidi yaptım , mingi beni hemşirenin ofisine götürüyormuş gibi yaptı" san gülmeye başladı. " yere düştüğümde öğretmen "yardım edin!" diye çığlık atmaya başladı"
yeosang yalnızca ifadesizce ona baktı, bunun özellikle en yakın arkadaşı wooyoung'un yapacağı türden bir şey olduğunu biliyordu.
"bu çok komik" seonghwa gülmüştü. " iyi iş choi" deyip ona bir beşlik çaktı.
yeosang onun tam tersi kafada olan bu üç adamla aynı masada nasıl oturduğunu düşünüyordu. hepsi birer baş belasıydı, yeosang ise bir öğretmene yalan söylemeye cesaret bile edemezdi. wooyoung'un sınıfta hasta numarası yapmasının tam olarak sebebi de buydu.
san " sınıftan nasıl çıktın seonghwa" diye sordu.
"oh, sadece dersin sıkıcı olduğunu söyledim ve dışarı çıktım" omuz silkti. " öğretmen bana bağırdı ve disipline vereceğini söyledi, ama kimin umrunda"
hepsi güldü, yeosang ise ona inanamayarak bakmıştı. ama dürüst olmak gerekirse onların gerçekten havalı olduğunu düşünüyordu. bu şeyleri yapmaya nasıl cesaret edebilmişlerdi?
" ben de kötü bir şey yapardım ama yeosang benimleydi, bu yüzden yapmadım" dedi wooyoung
" sen ne yaptın" diye sordu seonghwa
"sadece hasta numarası yaptım, yeosang çıldırdı ve beni hemşirenin ofisine götürmek için öğretmenden izin istedi"
" yeosang o bunu hep yapıyor, nasıl hala inanabiliyorsun" diye sordu san.
"o an çok gerçekçi görünüyordu"
" ama öğretmen nasıl hala inanabiliyor" seonghwa sormuştu.
" wooyoung bunu farklı derslerde yaptı, aynı ders değildi" diye açıklık getirdi san. " niye bugün okulu asmıyoruz?" diye sormuştu san onlara.
wooyoung başını sallayıp "ben varım" dedi.
"ben de" seonghwa da kabul etti ve hepsi bir şey demesi için yeosang'a döndü.
" okula dönmeliyim, daha fazla dersi kaçıramam"
" ah, hadi ama yeosang sadece bugünlük" " her zaman iyi bir çocuk olup okula gidiyorsun, niye sadece bugünlük okulu asmayasın?"
"woo onu zorlama, istemiyorsa yapmak zorunda değil."
" peki iyi o halde, geri dönebilirsin" dedi wooyoung kasiyer onu kurabiyeleri ve içecekleri alması için çağırmadan önce. " burada, hepsini alabilirsin. sana en sevdiğin kurabiyelerden alacağıma söz vermiştim" wooyoung geri geldi ve yeosang'a kurabiye dolu bir torba uzattı.
"bu artık sana kızmadığım anlamına gelmiyor ama teşekkürler" yeosang torbadan bir kurabiye aldı ve ısırdı. seonghwa'nın ona baktığını fark edince " bir tane ister misin?" diye sordu. seonghwa başını iki yana salladı ve kahvesinden bir yudum aldı.
"yani... neden kaymak istemiyorsun? bu ikisi birbirine yapışık olacak ve ben yalnız kalacağım. üçüncü kişi olmak istemiyorum." seonghwa suratını asmıştı.
"okulu asmak gerçekten benim yapacağım türden bir şey değil"
"peki" seonghwa yalnızca başını salladı. " hadi gidelim" ayağa kalktı ve bardağını aldı. " mingi'yi davet edeceğim, yalnız kalmak istemiyorum" telefonunu çıkardı.
yeosang bu kadar sıkıcı olmayı kes. diye düşündü yeosang kendi kendine. böyle devam edersen sonsuza kadar utangaç olacaksın. yeosang koltuğundan kalkmadan önce iç çekti. " pekala okulu asacağım... ama sadece bugünlük."
"vay canına, bugünün geleceğini hiç düşünmemiştim" dedi wooyoung. " emin misin?"
"evet, hadi şimdi gidelim"
-
pekala millet ama başımızı belaya sokacağımız şeyler yapacağımızı söylememiştiniz" dedi yeosang onların yapmak üzere olduğu şeyi izlerken.
"oh, sakin ol yalnızca seonghwa'nın öğretmeninin arabasına yumurta atacağız. " dedi wooyoung buzdolabından yumurta kutusunu alırken.
"hadi birden fazla kutu yumurta atalım. o kadın can sıkıcı" . seonghwa dolaptan başka bir kutu yumurta aldı, ardından parasını ödemeye gittiler.
"bu çok çocukça" dedi yeosang
seonghwa omuz silkti " evet, ama eğlenceli" " sen de denemelisin, denemezsen eğlenceli olup olmadığını bilemezsin"
-
okulun otoparkına gittiklerinde, seonghwa yeosang'ı yanında sürüklerken wooyoung ve san'dan biraz uzak durdu, kimsenin onları görmemesini sağladı.
" hadi bakalım" seonghwa yeosang'a bir kutu yumurtayı verdi. benim öğretmenimin arabasına atabiliriz ama gerçekten sevmediğin bir öğretmenin varsa bana söyle onun arabasına da atabiliriz.
yeosang bir süre düşündü. hangi öğretmenini hiç sevmiyordu?"iyi.. matematik öğretmenim beni tüm sınıfın önünde mahçup etmişti. yumurtaları onun arabasına atabilir miyiz?"
"tabii ki. nerede?" seonghwa etrafına bakını.
"orada" yeosang bir arabayı işaret etti ve seonghwa onun işaret ettiği yöne baktı, gözleri büyüdü.
"bayan kim'den mi bahsediyorsun" diye sordu ve yeosang başını salladı.
"niye onu tanıyor musun?"
"hayır. demek istediğim... evet. geçen sene onunlaydım"
"sana karşı iyi miydi?" diye sordu yeosang. seonghwa sadece omzunu silkti.
" hadi onları atalım o zaman" seonghwa yumurtaların kutusunu açtı ve onları tek tek , tüm gücüyle arabaya atmaya başladı. yeosang aynısını yaptı ve kahkaha attı.
" vay canına, bu eğlenceli" yeosang bir yumurta fırlattı ve arabanın tepesine düştü. yumurtalar bittiğinde kartonunu arabaya fırlattı ve güldü. " bu çok iyi hissettirdi, bu öğretmen en kötüsü"
" ne yaptı?" seonghwa ona döndü, ilgiyle baktı.
"o- " yeosang bir şey diyemeden seonghwa otoparka doğru gelen bir güvenlik görevlisini gördü.
"gitmeliyiz"diye fısıldadı yeosang'ın elini tutup otoparkın çıkışına koşmadan önce. seonghwa "yeosang, daha hızlı koş" diye bağırınca yeosang koşabildiği kadar hızlı koşmaya başladı. wooyoung ve san onlardan sonra koşmaya başladı. okuldan uzaklaştıklarında koşmayı bıraktılar. " sizin gelmediğinden emin olacağınızı sanıyordum" dedi seonghwa wooyoung ve san'a
"ups, üzgünüz" wooyoung ve san birinin gelip gelmediğini farketmek için fazla meşguldü.
" bu nasıl hissettirdi ama yeo?" diye sordu wooyoung ona.
"harika" yeosang güldü. " hak ettiğini aldı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Past | seongsang
Fanfiction@ateezblueprint'ın Our Past | seonsang kitabının çevirisidir. Kang Yeosang'ın alnında küçükken karıştığı araba kazasından kaynaklı bir yara izi vardı. Yara izi onu büyüdükçe özgüvensiz kılan bir şeydi. Daha sonra Park Seonghwa ile tanıştı, hayatı...