günler sonra
"onu görmeye hazır olduğuna emin misin?" diye sordu seonghwa yeosang'a hapishanenin dışındalarken.
"evet, bir gün onunla yüzleşmem gerekecek." yeosang başını salladı " mutlu olmalıyım ama gerçekten değilim" iç çekti " yıllarca öldüğüne inandım, bu yüzden hayatta ve hapishanede olmasını beklemiyordum."
"acele etme" seonghwa ona sarılmak için kendine çekti ve alnını öptü. " henüz hazır değilsen başka bir zaman geri gelebiliriz"
"hayır hayır" yeosang başını iki yana salladı " onu şimdi görmeliyim"
"tamam" seonghwa başıyla onayladı. "seninle gelirdim ama henüz onu görmeye hazır olduğumu sanmıyorum." seonghwa iç geçirdi " onu geçen sefer buradayken... çok uzaktan görmüştüm ama onun o olduğunu bilmiyordum... biliyorsun"
"evet anladım" yeosang başını salladı. "sorun değil. kendim gideceğim. ama lütfen beni burada bekle tamam mı?" diye sordu yeosang ona ve seonghwa başını salladı.
"seni burada bekliyor olacağım."
"teşekkür ederim" yeosang yürümeden önce ona küçük bir gülücük verdi
-
bir süre sessizce oturduktan sonra yeosang konuşmaya başladı
"annemin bana öldüğünü söylediğini biliyor muydun?" diye sordu yeosang babasına
" biliyordum" babası başını salladı " babanın bir suçlu olduğunu bilmeni istemedi"
"neden bunu yaptın?" yeosang'ın yanaklarından yaşlar süzüldü. " evet bir kazaydı anlıyorum... ama neden onlara yardım etmedin? neden oradan uzaklaşıp onları ölüme terk ettin?"
"çünkü.." aşağı baktı " bir korkağım ve bunun için hapse gireceğimi biliyordum. yaptığım şeyin yanlış olduğunu biliyordum ve onlar beni hapse atmadan önce kaçmak istedim"
"ama onları kurtarabilirdin! onlara yardım etseydin hala hayatta olabilirlerdi." yeosang ona bağırdı. " annemin bana neden yalan söylediğini şimdi anlıyorum" yeosang başını salladı. " babamın korkak ve bencil biri olduğunu ve birisinin sırf başını belaya sokmasın diye ölmesine izin veren bencil biri olduğunu bilmenin beni çok hayal kırıklığına uğratacağını biliyordu"
"yeosang seni anlıyorum. kızgınsın, ama ben hala senin babanım..."
"erkek arkadaşımın ailesini öldürdün!" diye bağırdı yeosang ona " onun hayatını mahvettin ve neredeyse benimkini de mahvettin. tahmin et ne oldu? onu çok seviyordum ve onsuz ne yapardım bilmiyordum! babamın ailesini öldüren kişi olduğunu öğrendiğinde neredeyse beni terk edecekti. benim hatam olmasa bile hala benimle olmak istediği için şanslıyım!"
"bunu bilmiyordum" babası aşağı baktı "lütfen onu buraya getir ki özür dileyebileyim. her şeyden çok pişmanım. bu bir kazaydı. "
"evet bir kazaydı. " yeosang başını salladı " ama sen ailesini ölüme terk ettin? bu bir kaza değildi. bu kaçınılabilecek bir şeydi. onları kurtarabilirdin! ve erkek arkadaşımı buraya getireceğimi bile düşünme! ona yaşattığın her şeyi hatırlatmayacağım!neredeyse onu da öldürüyordun! ve sadece kazada değil, onu annesiz babasız bıraktığında da! bazı korkunç insanlarla yaşamak zorundaydı ve insanların ona yaşattığı onca pislikten sonra hala hayatta olması bir mucize! fazlasıyla depresyondaydı ve hepsi senin suçun!"
"yeosang..."
"gerçekten zamana ihtiyacım var. sadece bunu yaptığına inanamıyorum." yeosang ayağa kalktı " annem benimle senin hakkında konuştuğunda böyle bir şey yapacak biri olduğunu asla düşünmezdim. sanki hiç yanlış yapmamışsın veya zarar vermemişsin gibi senden bahsetti. senin hakkında fazlasıyla hayal kırıklığına uğradım ve zamana ihtiyacım var." yeosang ondan uzaklaştı ve hapishaneden çıktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Past | seongsang
Hayran Kurgu@ateezblueprint'ın Our Past | seonsang kitabının çevirisidir. Kang Yeosang'ın alnında küçükken karıştığı araba kazasından kaynaklı bir yara izi vardı. Yara izi onu büyüdükçe özgüvensiz kılan bir şeydi. Daha sonra Park Seonghwa ile tanıştı, hayatı...