sekiz

392 59 7
                                    

"hey yeosang, seonghwa'yı gördün mü?" diye sordu wooyoung ona

"hayır" yeosang başını iki yana salladı "neden?" 

"genellikle şimdiki dersini atlar, bu yüzden buralarda bir yerlerde, ayrılmaya hazırlanıyor olmalı" wooyoung etrafına bakındı. yeosang da aynı şeyi yaptı ve seonghwa'nın minho ile olduğunu gördü. 

"orada" dedi yeosang onunla yüzleşmemek için arkasını geri dönmeden önce. 

"seonghwa!" wooyoung bağırdı " buraya gel!" seonghwa'nın onu fark etmesi için ellerini havaya kaldırıp salladı.

yeosang neden bu kadar gürültülü bir insanla arkadaş olmaması dilediğini anlamıştı. 

"ah, merhaba" seonghwa önlerinde durduğunda gülümsedi.

"hey bu dersi hep atladığını sanıyordum" dedi wooyoung ona.

"evet ama dersim minho ile bu yüzden gitmeye karar verdim."

"minho?" diye sordu wooyoung ona

"evet şimdi birlikte olduğum çocuk" seonghwa başını salladıktan sonra yeosang'ın sırtını ona döndüğünü ve ona hiçbir şey demediğini fark etti. "hey yeosang" dedi seonghwa. yeosang'ın ona yüzünü dönmesine  neden olmuştu

"ah hey, seni görmemiştim" diye yalan söyledi yeosang

"sen gerçekten kötü bir yalancısın" seonghwa yanaklarını çimdikledi 

"dur..." yeosang kaşlarını çattı

"ah, orada san'ı gördüm" dedi wooyoung. "sonra görüşürüz" san'a doğru koştu.

"bir sorun mu var" diye sordu seonghwa yalnız kaldıklarında.

"hayır" yeosang başını iki yana salladı ve seonghwa'nın elini yüzünden çekti. 

"eğer dün sorduğum şey yüzündense sorun değil. benim yanıma taşınmak istememeni anlıyorum. bunu sormamalıydım bile." 

"sorun yok... ama arkadaşın muhtemelen seni bekliyor" 

"arkadaşım mı?" seonghwa yeosang'ın baktığı yöne döndü ve minho'nun dolapların yanında onu beklediğini gördü. "onunla senden daha fazla takıldığım için kıskanıyor musun" seonghwa gülümsedi.

"hayır" yeosang kollarını göğsünde çaprazladı. " sadece arkadaş olduğumuzu söylemiştim. neden kıskanayım?"

"şey, ben asla o şekilde bir kıskançlıktan bahsetmedim" seonghwa tek kaşını kaldırdı. yeosang ise yalnızca sessiz kaldı. yalan söylemeye kalkıp kıskanmadığını söylerse seonghwa'nın hemen anlayacağını biliyordu. 

"hiçbir şekilde kıskanmıyorum" yeosang, seonghwa'nın ona bakışı yüzünden gerginleştiğini hissediyordu. 

seonghwa bir şey söyleyemeden zil çaldı. bu da dersin bir sonraki zil çaldığı anda başlayacağı anlamına geliyordu. 

"pekala arkadaşın seni bekliyor. bugün derse gireceğine göre sonra görüşürüz" yeosang arkasını dönüp uzaklaşmak üzereydi ancak seonghwa kolunu tuttu. 

"şu an bayan kim'in dersi var değil mi?" 

"evet neden?"

"dersten kaçmak ister misin?" diye önerdi seonghwa. "hemen ardından öğle yemeği vakti böylece bir süreliğine bir yerlere gidebiliriz"

"bilmiyorum" yeosang biraz düşündü. " tamam iyi" 

"gidip minho'ya söyleyeceğim" yeosang başını salladı ve wooyoung'u bulmaya gitti. 

"hey woo dersten kaçıyorum" 

"bu bir alışkanlık haline geliyor değil mi?" güldü. 

"her neyse... kaykayımı arabanda bıraktım. alabilir miyim?" 

"tabii, burada" wooyoung arabasının anahtarlarını verdi.

-

"böyle yapamazsın!" yeosang seonghwa'nın kaykay yapmaya çalıştığını görünce güldü.                  " düşeceksin" kaykay tepeden aşağı yuvarlanırken yeosang hemen kollarını arkadan seonghwa'ya sardı. "neden burada kaykay yapmayı denersin ki?" diye sordu yeosang seonghwa'nın kendine ne kadar yakın olduğunu fark etmeden önce. 

"ben bir acemiyim. nereden bilebilirdim ki?" seonghwa doğrudan gözlerinin içine baktı. "belki daha iyi bir öğretmen olmalısın" 

"b-ben öğretmen değilim" yeosang kollarını seonghwadan çözdü. 

"tamam hadi...öğret bana" seonghwa surat astı. acele edip kaykayı aldı, sonra da yeosang'ın olduğu yere geri döndü. 

"tamam ama sabrım çabuk tükenir bu yüzden hızlı bir öğrenici olursan iyi olur" 

"en iyimi yapmayı deneyeceğim bay kang" dedi seonghwa. bu da yeosang'ın şakacı bir şekilde gözlerini devirmesine sebep oldu. 

"hadi oraya gidelim" yeosang seonghwa'yı ayakta dikili bırakmadan önce bir yeri işaret etti ve kaykayına bindi. 

"hey!bekle" seonghwa peşinden koştu. yeosang durdu ve seonghwa ona yetişti. 

"şimdi sen sür" yeosang kaykaydan indi ve seonghwa dikkatlice kaykaya bindi. 

"düşeceğim" diye bağırdı  seonghwa kaykay hareket ettiğinde yeosang onu ittirdiği için. "hey!" seonghwa ayağını yere koydu ve kaykayı durdurdu. "beni itme" kaşlarını çattı. "korkutucu."

"korkutucu mu?" yeosang güldü. "vay canına, dersten kaçan ve her zaman başı belaya giren kötü bir çocuğun kaykay yapmaktan korkacağı kimin aklına gelirdi...?" 

"kaykay yapmaktan korkabilirim ama ben hala bir baş belasıyım, bu yüzden sen iyisi mi bundan kimseye bahsetme. korumam gereken bir itibarım var."

"tamam tamam yapmayacağım" yeosang güldü. "seni küçük bebek" yeosang seonghwa'nın yanaklarını sıktı. daha sonra ne yaptığının farkına vardı ve zihinsel olarak yüzünü kapattı. bunu neden yapmıştı ki? yeosang,seonghwa'nın gözlerinin içine bakarken yanaklarının ısınmaya başladığını hissetti. 

"hadi devam edelim" yeosang kaykayı aldı ve seonghwa'nın önüne bıraktı. 

"tamam" seonghwa tekrar kaykayın üstüne bindi. "ama elimi tut" yeosang bir şey söyleyemeden yeosang'ın eline uzandı. 

"neden bu kadar korkuyorsun?"  yeosang seonghwa'nın elini tuttuğu gerçeğini görmezden gelmeye çalışırken gergince güldü. 

"çünkü ne yaptığımı bilmiyorum. düşebilirim" 

"işte o şekilde öğrenmeye başlayabilirsin" yeosang omuz silkti. 

"öğrenmeye başladığında korktun mu?" 

"hayır" yeosang başını iki yana salladı. "bundan daha korkunç şeyler var. başıma daha kötü şeyler de geldi" 

"ne demek istiyorsun?" seonghwa kaykaydan indi ama yeosang'ın elini bırakmadı. 

"şey..." diye başladı yeosang. küçükken geçirdiği araba kazasından bahsetmekten pek hoşlanmıyordu. woo ile de bu konu hakkında pek konuşmamıştı ama belki bundan bahsetmek onu daha iyi hissettirebilirdi.  "ben daha küçükken bir-..."

"hey seonghwa" arkalarından bir ses duydular. yeosang ne olduğunu anlayamadan minho'nun onlara doğru yürüdüğünü gördü. yanlarına ulaştığında kollarını seonghwa'nın etrafına sardı ve bu da seonghwa'nın yeosang'ın elini bırakmasına sebep oldu. 

"bebeğim dersi atlayıp seninle gelmeye karar verdim" dedi minho ve seonghwa'nın yanağını öptü. 

"b-bebeğim?" diye sordu yeosang. 

Our Past | seongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin