"ah merhaba" minho yeosang'a gülümsedi. "ben minho... seonghwa'nın erkek arkadaşı"
"ah." dedi yeosang biraz şaşırarak. seonghwa ve minho'nun yakın olduğunu görmüştü ama çıktıklarını asla düşünmezdi. "gitmek zorundayım"
"yanlış bir şey mi söyledim?" diye sordu minho seonghwa'ya. "senden hoşlanıyor mu?" minho seonghwa'ya fısıldadı ama yeosang onu hala duyabiliyordu.
"h-hayır" yeosang başını iki yana salladı. "biz sadece arkadaşız. gitmeliyim"
"yeosang bekle-" seonghwa konuşmaya başladı ama yeosang uzaklaşmıştı. "bekle... kaykayını unuttu." seonghwa kaykayı aldı. "minho okula geri dön. gitmeliyim"
"bu neydi?" diye sordu minho , seonghwa yeosang'ın peşinden koşamay başladığında.
"yeosang bekle" seonghwa ona yetişmeye çalışıyordu. "kaykayını unuttun" diye bağırdı seonghwa, bu da yeosang'ın durup geri dönmesine neden oldu. seonghwa'ya doğru yürüdü ve kaykayını ondan aldı.
"teşekkürler" arkasını döndü ve yürümeye başladı.
"yeosang bekle" seonghwa kolunu tuttu.
"ne?" yeosang arkasını döndü ve kollarını göğsünde çaprazladı.
"bir sorun mu var?"
"demek istediğim... bilmiyorum. sen söyle" diye alay etti. "bir gün önce bana benimle yaşamak istediğini söylüyorsun ama sonra ertesi gün erkek arkadaşın olduğu ortaya çıkıyor"
"başka seçeneğim yoktu" diye mırıldandı seonghwa.
"kim o zaten? neden birdenbire onunla çıkıyorsun? nereden geldi ki?"
"o benim erkek kardeşimin arkadaşı. bir süredir benden hoşlanıyordu."
"neden böyle söylüyorsun?" diye sordu yeosang.
"ne gibi?"
" sanki ona karşı bir şeyler hissetmiyormuşsun gibi... duyguları tek taraflıymış gibi"
"çünkü-"
"zaten halihazırda bir erkek arkadaşın varken neden benden seninle yaşamamı istedin ?" diye sordu yeosang. " duygularımla mı oynamak istedin? bunu senden hiç beklemezdim."
"minho'dan okuldan sonra erkek arkadaşım olmasını istedim. minho erkek arkadaşım olmadan önce seninle birlikte yaşamak hakkında konuştum."
"ah, seninle yaşamak istemediğim için başka birine mi sormaya gittin?" vay canına asla böyle olduğunu düşünmezdim."
"ne gibi?"
"bir fuckboy gibi" ( kısaca insanlarla yalnızca cinsel ilişki için birlikte olan erkek)
seonghwa yeosang'ın söylediklerine inanamayarak bir süre sessiz kaldı. ne yani şimdi de bir pislik mi olmuştu? ne için? evden atılmaktan korktuğu için mi? minho'ya çıkma teklifi etmek zorunda kaldığı ve yapmazsa evden atılmakla tehdit edildiği için mi? yeosang'dan , birlikte olmak istemediği biriyle olmaktan kaçmasının tek yolu bu olduğu için onunla yaşamasını istediği için mi?
"demek benim hakkımda düşündüğün bu..." seonghwa kollarını göğsünde çaprazladı. "tamam o zaman" arkasını döndü ama uzaklaşmak üzereyken yeosang kolunu tuttu.
"s-seonghwa öyle demek istemedim-" diye konuşmaya başladı ama seonghwa kolunu çekti.
"dürüst olmana sevindim" seonghwa başını salladı. "benim hakkımda böyle mi düşünüyorsun? güzel... senin gibi masum bir çocuk için çok kötü bir etkim olduğu için benimle takılmayı bırakmalısın"
"onu kastetmemiştim-" diye konuşmaya başladı yeosang ama uzaklaşmaya başladı.
"seonghwa!" yeosang bağırdı ama seonghwa yürümeyi bırakmadı.
-
"seni bu kadar üzen şey ne?" minho yatağında otururken kaşlarını çattı ve kollarını seonghwa'ya doladı.
"hiçbir şey değil" seongwa yeosang'ın söylediği şeyi hatırlamak istemeyerek başını iki yana salladı.
"az önceki çocuk yüzünden mi ? arkadaşın olan?" seonghwa sessiz kaldı. " ikiniz kavga falan mı ettiniz?"
"önemli değildi... onun hakkında konuşmayı bırakabilir miyiz?"
"tamam" minho gülümsedi ve başıyla onayladı. "ama bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun değil mi? güvenebileceğin biri olmak istiyorum"
"tamam" seongwa başıyla onayladı. " sağol minho"
minho bir şey söylemek yerine kollarını seonghwa'nın boynuna doladı ve onu öpmek için eğildi. öpüşürken seonghwa'nın tek düşünebildiği, yeosang'ın daha önce söylediği şeydi. seonghwa kısa süre önce yeosang'a karşı hisler beslemeye başlamıştı ancak onu şimdiden unutmak istiyordu.belki minho onu unutmasına yardım edebilirdi.
minho onu gerçekten önemsiyor ve her zaman ona nasıl olduğunu soruyordu. her zaman ona güvenebileceğini ve hayatıyla ilgili şeyleri zaten bildiğini söylüyordu. zaten küçükken ailesinin öldüğünü biliyordu. zaten evlat edinen ebeveynlerini biliyordu ve bayan kim'in seonghwa'ya davranması gerektiği gibi davranmamasından şüpheleniyordu. seonghwa'nın yeosang'a açılması daha zor olurdu. başından itibaren ona her şey anlatması gerecekti... ve muhtemelen yeosang onu anlamayacaktı.
belki de yeosang'ı unutmak en iyisidir . ve belki minho ona yardım edebilir.
seonghwa sonunda teslim olup kollarını minho'nun etrafına sarıp onu neredeyse anında öptü. minho'yu yatağa yavaşça itti ve boynuna öpücükler bırakmak için öpüşmelerinden uzaklaştı.
-
"günaydın" seonghwa wooyoung''un, wooyoung san ve mingi'nin olduğu dolaba geldiğinde gülümsedi. san ve mingi arkadaş olduklarından seonghwa onunla birkaç kez konuşmuştu.
"oh hey!" dedi wooyoung. " artık bir erkek arkadaşın olduğunu duydum"
"doğru" seonghwa başıyla onayladı.
"bu nasıl oldu? bize her şeyi anlat" san gülümsedi.
"yapacağım merak etme" seonghwa gülümsedi.
"hey millet..." yeosang onların önünde durduğunda seonghwa'nın gülümsemesi kayboldu.
"yeo! nerelerdeydin?" diye sordu wooyoung ona. " neden geç kaldın? seni almaya evine gittim ama annen hala uyuduğunu ve gelmeyeceğini söyledi."
"kendimi iyi hissetmiyordum ama şimdi iyiyim"
"emin misin?" diye sordu wooyoung ve yeosang başını salladı. seonghwa onunla göz teması kurmak istemediğinden etrafına bakındı ve minho'nun okula girdiğini gördü.
"beyler gitmem gerek"
"ooo, git erkeğini al" dedi san ve gülümsedi.
"sonra görüşürüz" daha sonra seonghwa minho'nun yanına gidip kolunu onun omzuna attı.
"sizce de bu ilişki oldukça gizemli görünmüyor mu?" diye sordu mingi. " bizimle onun hakkında hiç konuşmadı"
"seonghwa'nın ne kadar gizemli olduğunu biliyorsun...her zamanki kadar gizemli. bizimle özel hayatı hakkında hiç konuşmuyor, öyleyse neden erkek arkadaşı hakkında konuşsun ki?" wooyoung omuz silkti
"şey... sizi bilmiyorum ama bence gülümsemesi sahte görünüyor." dedi mingi ve yeosang seonghwa'dan gözlerini ayırmıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Past | seongsang
Fanfiction@ateezblueprint'ın Our Past | seonsang kitabının çevirisidir. Kang Yeosang'ın alnında küçükken karıştığı araba kazasından kaynaklı bir yara izi vardı. Yara izi onu büyüdükçe özgüvensiz kılan bir şeydi. Daha sonra Park Seonghwa ile tanıştı, hayatı...